Gitme

112 7 2
                                    

Geç yazdığım için özür dilerim ama bazen yazarken içim sıkılıyor. Yazanlar bilir.

Bir hafta sonra Güzide otele döndü. Son görüştükleri günden beri Celil'i görmemişti. Yahya Bey, karısının başına gelenler yüzünden tarlaya dönüş işlemlerini ertelemişti ve 2 ay sonra döneceklerdi. Ama bugün büyük gündü. Ayşe'yi evlendireceklerdi. Hem de Mürvet'in abisiyle. Yani Seyit'le aynı evde kalacaklardı. (Bizi ilgilendirmez.) Nikahları kıyıldı ve Ayşe Mürvet'in evine taşındı. Güzide Ayşe'nin evliliğinden sonra az da olsa rahatlamıştı. Ama bu Ayşe'nin onu rahat bırakacağı anlamına gelmiyordu. Ertesi gün Yahya Bey bazı işlerini halletmek için dışarı çıktı. Ayşegül Hanım ve Sami de çamaşırhaneye gittiler. Güzide bu fırsattan yararlanıp bir mektup yazdı. Alya'ya verdi ve Alya da onu Celil'e götürmek için yola çıktı. Yürürken Yüzbaşı'yla karşılaştı. Duraksadı ama onu görmezlikten gelmeyi seçti. Tam yanından geçerken Yüzbaşı onu kolundan tuttu ve kenara çekti.

-S-sen ne yapıyorsun?! Bırak kolumu!

-Bırakıcam. Ama önce bana bir cevap vericeksin.

-N-ne?

-O Petro denen adamla aranızda bir şey var mı?

-P-Petro mu?

-Evet.

Alya kıkırdadı.

-Aslında var.

-Nasıl var?!

-Ben onu seviyorum.

-..

-Aşığım tamam mı?!

Bağırdığı gibi kolunu çekti ve koşarak Celil'in evine gitti.

-Alya?

-Celil al bunu.

-Bu ne?

-Güzide'den..

Celil bir süre mektuba baktı sonra eline aldı ve Alya'nın arkasından kapıyı kapattı. Okuduktan sonra hızla Şeref Oteli'ne doğru yürümeye başladı. Güzide Celil'in gelmeyeceği düşüncesiyle paniğe kapılmıştı. Canı sıkıldı ve oturma odasına geçti. İçinde güllerin olduğu vazoyu aldı. İçindeki suyu temiz suyla değiltirdi ve gülleri tekrar içine yerleştirdi. Yaptığı işe o kadar dalmıştı ki kapıda duran Celil'i fark etmedi. Vazoyu eaki yerine yerleştirirken duraksadı ve gülümsedi.

-Geldin.

Celil hiçbir şey demeden onun karşısına geçti.

-Beni neden çağırdın Güzide?

-Yahya Bey işleri olduğu için dışarı çıktı.

-Hı.hı

-Ayşegül Abla ve Sami de çamaşırhanede.

-Evet...

-Ben de seni görmek iste-

-Güzide ben gidiyorum.

-N-ne? N-nereye?

-Seyit birkaç gün önce cepheye gitti ve bugün bana bir mektup geldi. Seyit beni de cepheye çağırıyor. Gitmek zorundayım.

-Hayır! Celil. Gitme.

-Hayır Güzide. Olmaz. Üzgünüm.

-Lütfen.

-Bak Güzide... Senden uzak durmaya çalıştıkça sana daha fazla bağlanıyorum.

-Git-gitme.

Gözleri dolmuştu.

-Sen adımı bir kağıt parçasına yazdığın anda ben geliyorum zaten. Bu ikimiz için de iyi olacak. Sana söz veriyorum.

-A-ama ya seni bir daha göremezsem.

-Göreceksin.

-Gitme.

-Güzide...

Aynı anda sanki bir mıknatıs gibi birbirlerinin dudaklarına yapıştılar. Bu ikisi için de istemsiz bir olaydı. Sanki birbirlerini özlemiş gibiydiler. İkisi de aynı anda birbirlerinden ayrıldılar. Güzide iki eliyle şok olmuş gibi ağzını kapattı.

-Celil yalvarırım gitme.

-Gitmem gerek Güzide anlamıyor musun? Bu ikimiz için de en iyisi.

Hızlı adımlarla odadan çıktı. Güzide'nin arkasından seslenmesine rağmen...

Celil ile GüzideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin