Güzide hemen odasına çıktı. Ağlamaya başladı. Neden hep o ağlıyordu? Neden herkesin hayatı iyi gidip de onun hayatı kötü gidiyordu? Artık üzülmekten yorulmuştu. Ani bir hareketle oturduğu yerden kalktı ve koridora çıktı. Balkona yürüdü. Balkonun kolonlarının önünde durdu ve aşağı baktı. Kimse yoktu.
-Allah'ım beni affet. Dedi fısıldayarak. Bir yandan da ağlıyordu. Bir ayağını kolonun üstüne attı. Tam o sırada Alya da koridordan geçiyordu. Güzide'yi atlamak üzereyken yakaladı.
-Güzide!!! Güzide! N'apıyorsun?!
-Bırak!! Bırak!! Lütfen
Fısıldıyordu artık. Celil de bağırma seslerini duyunca Güzide'nin odasına daldı.
-N'oldu?
Güzide ağlıyordu hâla.
-Gidin!
-Hayatta olmaz!
Celil kısık sesle:
-Alya sen git.
-Gidemem Celil! Kız balkondan atacaktı kendini neredeyse!
-Alya merak etme. Ben buradayım.
Alya gittikten heme sonra Güzide konuşmaya başladı.
-Taşıyamıyorum artık... Kalbim bedenime sığmıyor... İmkansız olduğunu bile bile her gün seni severek ölüyorum.
-İnan bana... Eğer şartlar farklı olsaydı, bu aşk sadece geleceğim olurdu. Ama şu an herkes için mutsuzluk olur. Ben sevdiğim birini tekrar kaybetmeye tahammül edemem. Özür dilerim.
Ve kapıdan çıkıp gitti.