Bütün gece yatağında döndü durdu. Ayşe'ye yardım etmek istemiyordu ama mecburdu. Düşündü... Aklına hiçbir şey gelmiyordu. Sabah uyandığında Yahya Bey yanında değildi. Aşağı inmiştir herhalde...
Yatağından kalktı ve üstünü değiştirdi. Saçlarını iki yana aldıktan sonra dışarı çıktı. Bazı müşteriler de o sırada odalarından çıkıyorlardı. Başıyla selam verdiler birbirlerine.-Günaydın..
-Günaydın.
Güzide hızla mutfağa daldı ve önlüğünü üstüne geçirdi. Ayşe ona bir bakış attı.
-Ooo... Güzide.. Uyandın mı sonunda...
Güzide hiçbir şey demedi. Sadece masanın üzerindeki doğranması gereken salatalıklara baktı. Ayşegül Hanım ikisinin arasındaki gerginliği sezmişti. Ayşe fazla ileri gitmeye başlamıştı.
-Ayşe..
Ayşe bu sefer ona döndü. Ayşegül ona kaşlarını kaldırarak baktı ve Ayşe elindeki bıçağı sinirle salatalıklara batırdı ve kesmeye başladı. Güzide de domatesleri doğramaya başladı. O sırada bahçe kapısından Yahya Bey girdi.
-Oo hanımlar... Günaydın.
Hep bir ağızdan:
-Günaydın.
Sami de arkasından içeri daldı.
-Vay be... Bütün güzel kadınlar buraya toplanmış.
Ayşe sırıttı.
-Sen konuşma fazla bakiim! Doğru iş başına...
-Ya off! Güzellik de yaramıyo..
-Hadi hadi... Çok konuşma fazla... Al şunları müşterilere götür.
Sami tepsileri kaptı ve mutfaktan çıktı. Yahya Bey de sandalyelerden birine oturdu ve Güzide'yi izlemeye başladı. Kime bir şey fark etmemişti. Bir süre sonra Güzide fark etti ve Yahya Bey'e baktı.
-Siz de çay, kahve...
-Bir kahve iyi olurdu.
-Tamam.
O sırada mutfağa Sami daldı yine.
-Hanımlar Seyit Abi kahvesini odasına istiyor.
Ayşe gülümsedi ve hemen tezgahın başına geçmeye hazırlandı. Güzide kolundan tuttu. Fısıldayarak konuşmaya başladı.
-Hayır Ayşe!
-A-a! Sana n'oluyor be?
-sana bir daha Seyit'in odasının önünden bile geçmeyeceksin demiştim.
-Bırak kolumu! Ayrıca sana ne?
Ayşegül ikisini fark etti ve kaşlarını çattı.
-Şşt! Sessiz olun bakayım! Ayşe sen salatalıkları doğra... Güzide sen de Seyit Bey'in kahvesini götür.
Güzide kafasını salladı ve kahveyi yapmaya başladı. Ayşe sinirle Güzide'ye baktı. Güzide biraz tırsmıştı. Çünkü Ayşe'nin bakışı hayra alamet değildi. Özellikle de dünkü tehditini düşünecek olursa... Üstündeki önlüğü çıkarıp masaya bıraktı ve kahveleri tepsiye yerleştirdi. Bir tane kahveyi de Yahya Bey'e verdikten sonra merdivenlerden yukarı çıktı. Tam Seyit Bey'in odasına gireceği anda içeriden sesler duydu. Bir kişi daha vardı içeride.. Güzide gülümsedi ve sonra tek eliyle saçlarını ve kıyafetini düzelttikten sonra kapıyı tıklattı. İçeriden 'girin' sesi gelince kapıyı açtı ve Seyit'le Celil'in yanına geldi. Karşılıklı oturuyorlardı. Celil Güzide'yi görünce gülümsedi ama sonra Seyit'in ikisine de tip tip baktığını görünce hafifçe öksürdü ve önüne döndü. Kahveyi Seyit'in önüne bıraktıktan sonra Celil ona döndü ve
-Ellerinize sağlık. Teşekkür ederiz.
-Rica ederim.
Güzide gülümsedi ve arkasını dönüp kapıdan çıktı. Tam kapıyı arkasından kapatacağı sırada içerideki konuşmalar dikkatini çekti. Kapıyı afif aralık yapıp dinlemeye başladı.
-Celil.. Kardeşim.. Sana Topkapı'nın yanında bir ev tuttum.
-...
-Hani sana burada kalamazsın demiştim ya...
-E-evet... Hatırlıyorum.
Güzide'nin kaşları kalktı ve gözleri doldu. Ama dinlemeye devam etti.
-İşte... Sana o yüzden bir ev tuttum. Fazla güzel değil. Ama idare eder. Burada kalamazsın.
-Biliyorum Seyit.
-Üzgünüm kardeşim. Ama o başkasıyla evli. Ayrıca sen de başkasıyla evlisin.
-Evet biliyorum. Ama aslında ben evli değilim.
-Nasıl? Alya?
-Biz boşandık... Bu sabah.
-Aa? Bilmiyordum.
-Üzülmene gerek yok ki Seyit. Zaten Alya'yı koruyabilmek için evlenmiştik.. Ama o da beni sevmiyordu zaten... Biz arkadaşız...
-Evet biliyorum Celil. Neyse... Sonuçta anlaşmalı bir şeydi. O kadar da önemli değil.
-...
-Neyse sen ne zaman o eve geçersin?
Celil bir süre yerdeki halıyı inceledi. Güzide'yi düşündü bir süre.. Ve onun başkasıyla evli olduğunu ve hamile olduğunu... Burada kalamazdı. Onu fazlasıyla seviyordu ve ona aşırı alışmıştı. Onun sesine... Gülümsemesine... Konuşmasına...
-Celil? ... Celil??
-Ha? Ne?
-Diyorum ki... Ne zaman geçersin o eve?
-Ha... Bu akşam.
Güzide'nin gözleri büyüdü. Tekrar.. Ve hıçkırığını bastırmak için eliyle ağzını kapadı. Kapıyı yavaşça çekip parmak ucunda aşağı indi.