Dönme vakitleri gelene kadar Güzide Yahya Bey'i oylamaya çalışıyordu. Farklı farklı konuları bahane edip Yahya Bey'le beraber dönmemeleri için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Ama Yahya Bey'i ikna etmek hiç de kolay değildi. Üstelik Güzide'nin hareketlerindeki tuhaflığı fark etmişti. Özellikle Ayşe'lerin otele onları ziyarete geldikleri günden beri... Celil'le Güzide'nin arasında bir şeyler olduğunu az çok tahmin ediyordu ama buna inanmak istemiyordu. Her gece bu düşüncelerle uykuya dalıyordu. Güzide'yse sanki artık Celil'le aralarındakini bilmelerinin bir sakıncası yokmuş havalarına girmişti. Çünkü tek istediği İstanbul'da kalmaktı. Son geceye kadar Yahya Bey'i ikna etmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Ama tam gidecekleri gün Yahya Bey Güzide'nin yanına geldi.
-Güzide..
-Edendim Yahya Bey?
-Sen benimle gelmeyeceksin.
Güzide şaşırmıştı. Evet gitmek istemiyordu ama Yahya Bey neden aniden fikrini değiştirmişti ki? Sevincini bastırmaya çalıştı.
-N-neden?
-Ayşegül burada yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
-Ö-öyle mi?
-Evet. Hafta sonu yedi kişilik bir grup müşteri gelecekmiş. 3 kişi halletmeleri zor olur. Sonuçta artık yaşlı başlı insanlarız.
-Tamam Yahya Bey. Ama siz dikkatli olun.
-Merak etme. Birkaç aya kadar dönerim zaten.
-Tamam.
Beraber aşağı indiler. Kapının girişinde üst üste iki bavul duruyordu. Yahya Bey bavullara bir göz gezdirip eline aldı. Yolcu ettiler ve Güzide arkasından bir kova su döktü. Gözden kaybolana dek arkasından baktı sonra içeri girdi. Gitmediği in mutluydu ama içinden Yahya Bey'in güvenli bir şekilde tarladaki eve varması için dua ediyordu. Artık otelde 3 kişiydiler. Yahya Bey neden üç kişi halledemezler demişti ki? Eğer Güzide de gitseydi otelde sadece iki kişi kalacaklardı. Ayşegül Hanım ve abisi. (her zamanki gibi adını hatırlamıyorum ;)) Sami de Yahya Bey'le gitmişti zaten. Mutfağa girdiğinde Ayşegül Hanım hamur açıyordu. Sanırım akşam yemeği olarak börek yapacaklardı.
-Görüyor musun Güzide? Otelde kala kala 3 kişi kaldık. İyi ki gitmedin. Yoksa bu işlerin altından nasıl kalkacaktık hiç bilmiyorum.
-Merak etme abla. Hallederiz biz.
-Tabi hallederiz.
-Abla?
-Efendim?
-Celil Bey'i de otele mi çağırsak.
-Neden?
-E adam yaralıymış. Yeni yeni iyileşiyor. Duyduğuma göre çamaşırhaneden tek başına kalıyormuş. Bildiğin gibi çamaşırhane kalınacak bir yer değil.
-Haklısın. O kadar bize yardımı dokundu. Hem biz ona iyi bakarız.
Güldüler. Akşama doğru Güzide çamaşırları bırakmak için çamaşırhaneye gitti. Bu saatte çalışanların çamaşırhanede olmaması büyük şanstı. Yemek molası veriyorlardı. Güzide çamaşır sepetin masaya bıraktı ve sessizce merdivenlerden yukarı çıktı. Kapının altından ışık vuruyordu. Kapıyı tıklattı.
Celil kapıyı açınca biraz şaşırdı ama hemen ona sarıldı.-Güzide sen ne yapıyorsun burada? Gitmemiş miydin?
-Hayır. Yahya Bey gitti. Benim kalmam gerekti.
Celil gülümsedi.
-E sen neden geldin?
-Ayşegül Abla'nın kesin talimatlarıyla otele geliyorsun.
-O-olmaz Güzide.
-N-neden olmasın? Yahya Bey yok nasıl olsa.
-Evet de ben burada iyiyim Güzide. Hiç gerek yok gerçekten.
-Ne yani? Beni görmek istemiyor musun? Beni sevdiğini sanmıştım.
Güzide'nin en iyi yanlarından biri tamamen saf ve duygusal olmasıydı. Günah işleyen bir melek gibi...
-H-hayır tabiki de seni görmek isterim ama şimdi rahatsızlık vermeyim.
-Ne rahatsızlığı Celil. Saçmalama. Hem gelmezsen Ayşegül Abla bayağı bozulur.
-İyi peki.
Beraberden otelden çıktılar ve otele yürümeye başladılar. Kendilerini izleyen bir çift gözün farkında olmadan... Yahya Bey.
Evet yeni bölüm geldi hadi sevinin. Şaka şaka. Neyse... Açıkçası o Yahya Bey'in bir anda fikir değiştirme olayını kafadan attım. Dizinin o sahnelerini izlememiştim. Hatta hiçbir sahnesini izlemedim. ;) (Celil'le Güzide sahneleri hariç..) Vee... İzleyenler fark etmiştir. Yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz... :(