ANLASANA...

26 7 0
                                    

Utku...

(Telefon çalar)

Utku: Efendim anne?

Annem: Oğlum müsait misin?

Utku: Bir şey mi oldu?

Annem: Ben bir karar aldım. Benim yanıma gelmeni ve okuluna burada devam etmeni istiyorum. Burada ki imkanlar daha iyi oğlum.

Utku: Bu kararı alırken bana sordun mu peki?

Annem: Oğlum lütfen böyle yapma, zor biliyorum ama geleceğin için...

Utku: Bırak ya. Gelecek ha!? Beim geleceğim burada tamam mı!? Beni sevdiklerimden ayıramazsın!

Annem: Biletini aldım bile, bavulunu hazırla 2 gün sonra geliyorsun. İtiraz etme gibi bir şansın yok. Gelmezsen ben getiririm.

Utku: Gelmiyorum zorla mı!?

Annem: Gerekirse zorla!

Telefonu kapattım.

Ben Ela'ya ne derim. Kardeşlerime ya? Of gitmiyorum ya zorla mı? Benim hayatım burada, herkes, her şeyim, sevdiklerim... Bela'm. Neyse sadece Doğan ve Deniz bilsin. Kızlara söyleyemem.

İçeri geçtim kendimi topladım ve sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Ve hemen Ela'nın yanına geçtim, elimi beline yerleştirdim o da başını omzuma yasladı. Bende çenemi onun başına koydum. Bizimkiler de tabu oynuyorlardı. Doğan ve Deniz'e kaş göz yaptım ve benim odama geçtik. Kızlara da özel bir şey konuşacağız dedik.

Utku: Bakın bu söylediklerim aramızda tamam mı? Kızlara söylemek yok, özellikle de Ela'ya.

Doğan: Ne oldu lan korkutma?

Deniz: İyi misin kardeşim?

Utku: Annem, beni yanına çağırıyor. Amerika'ya.

Doğan: Ne!? Gidecek misin?

Utku: Of istemiyorum gitmeyi ama ben gitmezsem zorla getittirir yanına. Bilmiyor musunuz onu.

Deniz: Peki ya Ela?

Utku: Ondan korkuyorum işte, onsuzluktan...

Doğan: Kardeşim benim. (Dedi sarılarak)

Deniz: Kardeşlerim. (Dedi ve o da bize katıldı)

Utku: İki gün sonra geleceksin dedi. Kahretsin!

Doğan: Peki gelirsin dimi? Tatillerde falan?

Deniz: Ya böyle hayatın amk!

Utku: Bilmiyorum. Ama Ela'ya göz kulak olursunuz değil mi? Ben yokken başına bir şey gelsin istemiyorum.

Doğan: Soruyor musun? Tabii ki de. Ben bir konuşıyım mı annenle?

Utku: İşe yarayacağını sanmam.

Ela: Neler oluyor!? Nereye gidiyorsun? Utku cevap ver nereye gidiyorsun?! (Gözünden bir damla yaş aktı. Onun ağladığını görmeye dayanamıyorum ben, üstelik sebebi bensem...)

Utku: Ela güzelim burada konuşmayalım olur mu? Sahile inelim mi orada konşuruz?

Ela: Hayır burada konuşacağız. Neler oluyor? Ya bir şey söylesenize?

Utku: Bizi yalnız bırakın.

Odadan çıktılar sadece ben ve Ela kaldık.

Utku: Birtanem, ben Amerika'ya gidiyorum. Çok özür dilerim.

Ela: Ne? Ne? Şaka hiç komik değil. Ne olsuğunu söyler misin artık?

Utku: Ciddiyim Ela, annem beni yanına çağırdı.

Ela: Utku... (Gözünden düşen yaş yanağında süzülürken göz yaşının düşmesine izin vermeden yanağını öptüm ve sarıldım.)

Ela: Ne zaman gideceksin peki?

Utku: İki gün sonra.

Ela: Bu kadar mı yani? Bitti mi hikayemiz?

Utku: Çok üzgünüm Ela. Bitmedi bitemez ki? Her tatil burada olacağım. Ama eğer istemezsen anlarım?

Ela: Şşt ne diyorsun? Seni seviyorum. (Bunu söylerken ağlıyordu ama içine, yani göz yaşı akmıyordu ama ağladığı belliydi.)

Utku: Bende seni seviyorum prensesim. Bu sefer izin verirsin değil mi?

Ela yalnızca başını evet anlamında salladı. Bende dudaklarına yapıştım. Ben onu öptükçe o da beni öpüyordu. İlk defa bir kıza aşık oldum derken...

Ela: Beni unutma olur mu?

Utku: Mümkün mü sanıyorsun?

Ela: Bilmiyorum.

Utku: Bak bu son iki gün lütfen birbirimizi hiç üzmeyelim olur mu?

Ela: Seni üzemem ki ben?

Utku: Cidden meleksin.

Ela: Değilim. Melek olsaydım elimden bir şeyler gelebilirdi.

Utku: Hadi bizimkilerin yanına gidelim, çok özleyeceğim. (Kulağına eğildim ve "Benimsin" dedim.)

Ela'nın gözünden bir yaş aktı. Ellerimle yanaklarını tuttum ve yüzünü bana çevirdim.

Utku: Böyle yapma lütfen, zaten üzülüyorum seni de üzmek istemiyorum.

Ela: O zaman gitme dedi ve yere bakan gözlerini gözlerime dikti. Çok güçsüz bakıyordu. Benim yüzümden...

...

Defne: Doğru mu? Gidiyor musun?

Utku: Keşke, keşke bağırabilsem "şaka" diye. Çok üzgünüm.

Ayla: Niye bir anda böyle dedi ki annen? Of.

Utku: Bilmiyorum, ben hiçbir şey bilmiyorum!

Dedim ve duvara yumruk attım. Fiziksel çektiğim acılar, içimde ki yaraları bastırıyordu. Bu yüzden hep böyle yapardım. Canım yandığında canımı daha çok yakarım.

Doğan: Dur! Yapma, kendine zarar verme.

Utku: Bırak!

Doğan: Kendinde değilsin, otur şuraya.

Utku: Eeh bırak dedim dimi?!

Doğan bir anda boşluğuna geldiği için geri geri düşecek gibi oldu ama kendini durdurdu. Doğan sinirlenmiyordu, sanki normal bir şey gibi davranıyordu.

Doğan: Sinir krizi geçiriyor.

Ela: Ben yanına gideyim.

Doğan: Şuan sinirli diyorum, sana zarar verebilir.

Ela: O bana zarar vermez.

...

Ela: Utku?

Utku: Ne?

Ela: Benim Utku, Ela.

Utku: Efendim Ela?

Ela: Bir yolunu bulamaz mıyız? Belki annenle konuşursam?

Utku: Keşke be güzelim. Ama o bir karar verdi mi bir daha vazgeçmez.

Ela: Lütfen en azından konuşayım? Ben sensiz ne yaparım burada? Seni sevdiğimi sürekli söyleyemiyordum zaten, şimdi gidiyorsun ben kimin yanında ağlayacağım? Kimin yanında kahkaha atacağım? Kim bana güzelim diyecek? İlk sevgilim sensin, ilk beni öpen kişi sensin, ilk yanında ağladığım kişi sensin, ilk sevdiğim kişi sensin. Sen benim ilkimsin...

Bense o bunları söylerken sessizce dinliyordum. Doya doya bakıyordum gözlerine. Birden tutamadım kendimi sözlerini dudaklarımla kestim. Ben Ela'dan uzak nasıl yaşayacağım. Bu gözler olmadan uyandığım her gün benim için yeni bir kabus. Kabusları sevmem, rüyalarım varken...

                  
                                   Öpüldünüz...

            Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere.

                                👋Hoşçakalın👋

                       😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘

Patenci Gençlik Yolda...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin