Utku: Ela, ben... ben o adamı görmeye dayanamıyorum. Annemi aldattı o pislik. Üstelik ben onları gördüm!
Bunu söylerken bir anda yüzünü bana dönmüştü ve gözünden bir yaş düşecekken göz yaşının düşmesini engellemek için onun yanağını öptüm.
Utku: Şimdi ise her gün onu görmek zorundayım. Bana hala oğlum diyebiliyor, ama ben ona hala baba diyemiyorum. Annem onu çok seviyordu ama o diğer kadınlarla... Pislik! Bilerek bu okulda görev yapıyor kesin. Bana yakın olabilmek için. Nefret ediyorum ondan!
Ela: Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Yani aile konularına karışamam ben.
Utku: Ortada bir aile bile yok ki konusu olsun. Hem senin bir şey demene gerek yok yanımda kal yeter.
Ela: Derse girmeliyiz. Sakin kalmaya çalış tamam mı? Ben senin yanındayım.
Utku: Tamam ama sınıfa girdiğimizde sana bir şeyler söylerler kesin. Takma kafana olur mu?
Ela: Umrum da bile değiller. Hadi sınıfa geçelim.
Utku: Gel hadi.
Dedi ve zoraki ve buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
Sınıfa girerler...
Ela: Kusura bakmayın hocam özür dileriz.
Defne bana niye geciktiniz der gibi bakıyordu. Sıraya oturdum ve Defne'ye kağıt verdim. Doğan ile beraber okudular. Doğan "anladım" diye fısıldadı.
Doğan: Of bu karı ne konuşuyor ya iki saattir? Bıktım lan.
Defne: Sus be duyacak şimdi.
...
Ela ve Utku...
Ela: Canım sıkıldı ya ben biliyorum zaten bunları?
Utku: Of bu derste seni izleyemiyorum.
Ela: Beni değil hocayı izle.
Utku: Ben bu hocayı sevmiyorum. Ben kimseyi sevmiyorum?
Ela: Ne? Beni de mi?
Utku: Sen benim için kimse değilsin. Sen benim prensesimsin. (Kulağına eğilip söyledi)
Teneffüs zili...
Doğan: Hadi hep birlikte kantine inelim?
Ela: Aynen hadi gidelim.
Utku: Ben gelmeyeyim ya gidin siz.
Ela: Utku, gel işte tek başına ne yapacaksın.
Utku: Ela beni zorlama.
Ela: O zaman bende gitmiyorum.
Utku: Elaa. Beni yalnız bırak, lütfen.
Ela: Sınıf dolu yalnız.
Utku: Ben onlar varken de yalnızım.
Ela hiçbir şey demeden sınıftan çıktı ama Doğanların yanına gitmemişti. Tek başına bahçeyi turluyordu.
Ela'nın Gözünden...
Kendi başıma okulun etrafını dolaşıyordum. Bir çocuk geldi ve benim oturduğum banka oturdu. Bana bakıyordu.
Selim: Merhaba, sen Utku'nun sevgilisiydin değil mi? Hani şu playboy Utku ve Doğan kankalar.
Ela: Onlar artık playboy değiller.
Selim: Her neyse bana göre hala playboylar. Bu arada ben Selim. Sen?
Ela: Neden soruyorsun?
Selim: Doğru, adını bilmeyen yok. Diğer kızlardan hiçbir farkınız yok, sizi de iki gün seviyormuş gibi yapıp daha sonra da ayrılacaklar. Hep yaptıkları şey işte.
Ela: Git başımdan! Dinlemek istemiyorum. (Gayet soğuk kanlı söyledim.)
Selim: Gerçekleri duymak hoşuna gitmedi mi yoksa? mal gibi sırıtıyordu.
Doğan yavaşça Selim'e yaklaşıyordu. Elini dudağına götürdü ve şşt der gibi yaptı.
Doğan: Neymiş o gerçekler?
Selim: Bu kızları kullandığınız. Ne? Yalan mı yani bay playboy Doğan.
Doğan: Selim seni bir daha ne Ela'nın yanında ne de Defne'nin yanında görmeyeceğim! Anladın mı?!
Selim: Gelirsem ne olur bakalım?!
Doğan: Ona o zaman karar veririz. Şimdi s*ktir git!
Selim önce etrafına baktı daha sonra da Doğan'a bir yumruk attı. Daha sonra Doğan hızla kalktı ve Selm'in üstüne yürüyüp yumruk attı. Üstüne çıkıp tekmelemeye başladı. Kameraların olmadığı kör nokta da kavga ediyorlardı. Sonra Selim kalktı ve koşarak gitti.
Ela: Neden kavga ettiniz şimdi? Benim yüzümden başın belaya girecek.
Doğan: Kavga iki taraflı olur? :D
Ela: Hiç uslanmayacağız değil mi?
Doğan: Asla. dedi ve çapkın bir gülümseme attı.
Gülümsedik ve birbirimize sarıldık.
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patenci Gençlik Yolda...
Fiksi RemajaBirbirini gönülden seven üç dost ve yaşadıkları güzel maceralar...onları kimse ayıramaz.Çünkü aralarında bir bağ var.Bu bağ ne mi? Gözleri gibi baktıkları patenleri.Hayat onlar için üç şeyden oluşuyordu,aileleri,arkadaşları ve patenleri... Onların h...