Batu Çokyaşar: Merhaba, acaba daha çok indirim yapma şansınız var mı?
Koray Özkan: Maalesef en son bu fiyat olabilir.
Batu Çokyaşar: Cidden, dersler için ihtiyacım var ve öğrenciyim
Koray Özkan: Ben de öğrenciyim ve paraya ihtiyacım var. Ama söyleyeyim bu fiyata bu kadar temiz bir şey bulamazsın. Alalı 1 sene olmuyor ihtiyacım olduğu için satıyorum.
Batu Çokyaşar: - _- pekala teşekkürler.
Koray Özkan: Almıyor musun?
Batu Çokyaşar: Biraz daha bakınacağım.
Koray Özkan: Pekala.
Koray Özkan: Tamam ne kadarın var?
Batu Çokyaşar: Temiz bin lira verebilirim.
Koray Özkan: Tamam olur.
Batu Çokyaşar: Teşekkür ederim. Ne zaman alabilirim?
Koray Özkan: Postaya yarın verebilirim şimdi kapanmıştır. Adresini alabilir miyim?
Batu Çokyaşar: ... /İzmir
Koray Özkan: İzmir'de misin?
Batu Çokyaşar: Evet.
Koray Özkan: O zaman, atacağım adrese gelebilir misin bugün?
Batu Çokyaşar: Bugün mü?
Koray Özkan: Müsait değil misin?
Batu Çokyaşar: Tamam geleceğim.
Koray Özkan: Yalnız internetim yok numaranı alabilir miyim?
Batu Çokyaşar: 0531...
~~~
Kafamı laptop çantasına yaslamış vedalaşıyordum. Çok olmamıştı alalı ama çok anılarımız vardı. Telefonumun titremesiyle elimi cebime attım.
"Geldin mi?" dedim.
"Evet giriyorum." dedi ne ince ne kalın olan ses.
Kafamı girişe çevirdim. Orta boylu koyu yeşil montun içinde kaybolmuş biri içeri girip boş boş etrafa bakmaya başladı ve şemsiyesini kapattı. Yağmurlu havalar hiç güzel değildi.
Çekinerek elimi kaldırdım. Gülümsedi ve bana doğru gelmeye başladı.
Tatlıydı.
Ayağa kalktım ve tokalaştık.
"Koray?" dedi saçlarını silkeleyerek. Suratıma sular geldi. "Ah üzgünüm," dedi ve elinin tersiyle yüzüme gelen suları sildi.
Afalladım ve bu duruma güldü. Şemsiyesi olmasına rağmen nasıl ıslanmıştı?
"Batu." dedim kendime gelerek. Kafa salladı.
Bilgisayarı ona uzattım.
"Vedalaştın mı?" dedi çantayı açarken.
Kafa salladım. Yine güldü. Parayı çıkarıp uzattı. Nakit olacağını düşünmemiştim.
"Bakmayacak mısın?" dedim.
"Gerek yok. Sana güvendim." dedi göz kırparak. Kafa salladım.
"Ama benim içim rahat etmez öyle." Bilgisayarı elinden çektim.
"Birlikte bakalım." dedim."Tamam. Sen öyle istiyorsan," dedi.
~~~
"Teşekkür ederim. Kendine iyi bak." dedi ve bilgisayarı alıp gitti. Hesabı isteyip ben de kalktım. Yağmur hala durmamıştı. Koşarak yurda gittim. Zaten çok da uzak değildi.
Acaba hangi üniversitedeydi? Benimkinde olsa farkedeceğimi düşünüyorum ama. Kafamı kendi kendime silktim.
"Daha fazla üzerine düşünmen gerekmiyor." dedim kendi kendime.
"Hey!" sesin geldiği yöne baktım.
"Ne yapıyorsun burada?" dedi Doruk. Çalıştığı kafenin önündeydik.
"Benim bilgisayarı sattım." dedim hiç oralı olmadan.
"Gel sana bir şeyler ısmarlayayım. 1 saate çıkacağım zaten arabayla bırakırım seni de. " dedi.
"Kafeden yeni çıktım zaten sağol." dedim. Bileğimden tutup brandanın altına çekti.
"Islanıyorsun." dedi.
"Gitmem lazım Doruk. Yapmam gereken şeyler var. Sana kolay gelsin." dedim ve çıkıp tekrar koşmaya başladım.
Doruk'u görmek artık bana eskisi gibi iyi hissettirmiyordu. Ona her baktığımda gözümde otel odasında onu bir kadınla bastığım geliyordu. Ona affettiğimi söylemiştim ama affedemiyordum.
Onu affetmek benim elimde değildi.
Aslında duygusal biri olmadığımı düşünüyordum. Demek ki yeterince şey yaşamamıştım.
Asık suratımın farkına varıp gülümsedim.
Koşmaktan nefesim kesilince eğilip dizlerimi tuttum. Yurda gelmiştim zaten. Islak yolda bu sefer yürümeye başladım.
Merdivenlerden çıkıp odama ulaştım. Tek kişilik odada kalıyordum. Eve çıkmak zor geliyordu. Her şeyiyle zor.
Yatağa uzandım ve telefonum titredi. Batu'nun ismini ekranda gördüğümde kaşlarım çatıldı. Hemen mesaja girdim.
Batu Çokyaşar: *Fotoğraf*
Batu Çokyaşar: Bu ne amına koyayım?
Kaşlarım iyice çatıldı. Korkarak fotoğrafı yükledim.
Hassiktir.
Nude bu.
Hem de benim.
Kendimi sikeyim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
¦Nude¦
Short Storyİkinci el aldığınız bir bilgisayarda eski sahibinin nudeunu bulursanız ne yaparsınız? Silmelisiniz. B×B bir kurguuuu. Kısa ve vakit öldürmelik. For you @whitefunruins @pandayunicorn Taekook kurgusu değil.