Medya - Duysun Dağlar Duysun Taşlar
<><><>
"Tanıştırayım eşim Gönül, bu da oğlumuz Ege."
Azat'ın bunu demesiyle hepimizin ağzı şaşkınlıkla açıldı. Tabii ki benim şaşkınlığım sadece bir roldü. Ben bunu başından beri biliyordum zaten. Bu ailenin ne yiyip içtiğini kendilerinden daha iyi biliyordum.
"Lan ne diyorsun sen Azat!?" diye çıkıştı babası. Haklıydı da. Ardından Ali Aslanbey konuştu.
"Oğlum sen ne dediğinin farkında mısın? Ne ara evlendin de çocuğun oldu." Azat sadece başını eğmiş onları dinliyordu. Yaren koşarak yanımıza geldi.
"Ne oluyor!? Bu ne demek Azat!? Biz bugün nişanlanacaktık!" Yaren'in gözlerinden adeta ateş çıkıyordu. Azat şaşkın gözlerle bize baktı. Ah benim salak kardeşim! Bu böyle mi söylenir. Ne biliyim insan bi' çocuğun sindirmesini bekler değil mi? Aklımdaki düşünceler neredeyse gülmeme sebep olacaktı.
"Ne? Ne diyorsun sen? Ben.. ben bunu bilmiyordum." Suçlu gözlerle bize bakıyordu. Lafa karışıp mükemmel bir gelinmiş gibi davranmanın tam da zamanıydı.
"Azat senin bir suçun yok. Her şey benim yüzümden. Nişan işini ben çıkardım. Ah! Çok aptalım! Senin duygularını düşünmeden hareket ettim. Benim yüzümden İlay'da kendini kötü hissediyor." Etrafa masum bakışları atıyordum. Azat elini koluma koydu.
"Hayır yenge, böyle söyleme. Senin bir suçun yok. Her şeyi iyi niyetinle söyledin sonuçta. Evlendiğimi söylemeyen benim." Mehmet Aslanbey sinirle gülüp konağa girdi, ardından ben, Azat, Gönül ve Ege hariç tüm herkes.
"Azat arkadaşım baban neden sana bağırdı?" Ege konuşmuştu. Azat endişeyle Ege'nin önünde diz çöktü ve ellerinden tuttu.
"Babacım bana neden arkadaşım diyorsun?" Ardından bana döndü.
"Çocuk işte." Ege konuşmaya devam etti.
"Ama sen benim arka-" Ege'nin daha fazla konuşmasına izin vermeyerek lafa karıştım.
"Azat, Gönül uzun yoldan geldiniz. Ben size bir oda ayarlayayım." Diyerek yanlarından ayrıldım. İlk işim Yaren'i bulmak oldu. Odasında sinirle oturuyordu.
"Yaren! Yaren! Bana bak!" beni dinlemiyordu, sadece elleriyle oynuyordu.
"Salak mısın sen!? Bana bak dedim!" Sesim fazla yüksek çıkınca bana dönmek zorunda kalmıştı.
"Ne var ne!"
"Yaren sen gerizekalı mısın! Merak etme, Gönül en yakın zamanda bu konaktan gidecek." Diyerek gülümsedim.
"Sen.. sen ciddi misin? Ama çocuğu var." Ah Yaren. Ege onun çocuğu değil ki.
"Dinle, şuan sana anlatamadığım şeyler var. Sadece sabret güzelim. Gönül gidecek, İlay Aslanbey gelecek." Göz kırparak odasından çıktım. Azat'ın odasına gittim ve yatağı güllerle süslettim. Evli çiftlerin odası böyle olurdu değil mi(!) Sırıtmama engel olamıyordum. O sırada Gönül ve Azat odaya girdi.
"Yenge bu ne böyle?"
"Ne varmış Azat? Siz karı koca değil misiniz?" Azat sessiz kaldı.
"Her neyse ben sizi yalnız bırakayım." Gönül'ün kolunu sıvazlayıp odadan çıktım.
~Yazar'dan~
Gönül sessiz adımlarla yatağın bir ucuna oturdu. Azat ise yatağın öteki ucuna.
"Herkese gerçeği söylemeliyiz Azat." dedi genç kadın pütürlü sesiyle.
"Olmaz, babam gerçeği öğrenirse çıldırır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜKEMMEL GELİN
Romance-TAMAMLANDI- "Düzelir sandım.. senin varlığınla biraz olsun hayat yüzüme gülmüştü ama nedense şimdi fark ediyorum her şeyi. Geçmiş peşimi bırakmayacak.." Kuruyan gözyaşlarımla birlikte ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Gökyüzü ve yeşilliğin...