Medya - İntikam Yemini
<><><>
"Al! Al bak! Bu fotoğraf kime ait ve arkasında ne yazıyor!?" Bu fotoğraf bana aitti ve arkasında Reyyan Şadoğlu yazıyordu. Mehmet Aslanbey, Reyyan Şadoğlu yazısını okuyunca sinirle kağıdı buruşturup yere attı ve sahte bir kahkaha attı.
"Koskoca resmi belgelere inanmayacağım! Gelip de bu küçücük fotoğrafa inanacağım öyle mi!? Bu yazıyı senin yazmadığını nereden bileyim!?" Sırıtarak Yaren'e baktım. O da alttan alttan gülümsüyordu. Ardından hemen kendimi toparladım.
"Gönül ben sana n'aptım ki? Neden bana böyle iğrenç ithamlarda bulunuyorsun?" Gözlerimi doldurmuştum. Miran, destek olmak istercesine elini sırtıma koydu.
"Hala utanmadan nasıl yalan söyleyebiliyorsun yenge!? Bak sana hala saygımdan yenge di-" Gönül'ün lafını kesen kişi Miran olmuştu.
"Kes sesini Gönül! Sus artık! Karımla böyle istediğin gibi konuşamazsın!" Yan taraftan gelen sesle herkes o tarafa doğru döndü. Ali Aslanbey bayılmıştı ve yere serilmişti doğal olarak. Herkes başına toplandı.
"Baba! Baba iyi misin! Ambulans çağırsanıza ne bakıyorsunuz!" Mehmet Aslanbey, olan her şeyi unutmuş sadece babasına odaklanmıştı. Demek kalbi kötü olan kişiler de aileleri için endişelenebiliyormuş.
***
Hastanede, Ali Aslanbey'in kaldığı odada oturuyorduk hepimiz. Gönül, Azat, Miran ve Ege hariç. Azat ve Miran, Gönül ve Ege'yi trene bindirmeye gitmişlerdi. Gönül sonunda istediğim gibi şehri terkediyor, kayınvalidesinin yanına yerleşiyordu. Ali Aslanbey ise olanlara dayanamayıp kalp krizi geçirmişti. Ama şuanlık iyiydi. Ben de bu olayı fırsat bilerek, konağı ve Mehmet Aslanbey'in tüm varlığını üstüme geçirecek olan belgeleri çıkarttırmıştım. Yavaşça sandalyede oturan Mehmet Aslanbey'in yanına oturdum.
"Baba?"
"Evet kızım."
"Hani ben sana bir arsadan bahsetmiştim ya.. o arsayı almam için bu belgeleri imzalaman gerekiyor." Evet, o gün sırf bu yüzden aldığım paranın Kenan için olduğunu söylememiştim. Mehmet Aslanbey elimdeki kağıtları aldı.
"Bir okuyayım, öyle imzalayayım." Heyecanla gözlerim açıldı.
"Hayır hayır, ben okudum. İmzalayabilirsin yani."
"Peki, sen öyle diyorsan." Mehmet Aslanbey tereddüt etmeden kağıtları imzaladı. Zaferle gülümsedim. Artık tüm mal varlığı benimdi. Sonunda intikamımı alabilirdim. Yıllardır bugünü bekliyordum.
"Teşekkür ederim baba, benim için son bir şey daha yapar mısın?"
"Tabii ki kızım, sorman hata."
"Arsaya bakmaya gideceğim, siz de benimle gelir misiniz? Biliyorsunuz Miran da burada değil, tek gitmeye korkuyorum son olanlardan sonra."
"Babam uyandıktan sonra gitseydik kızım, ne acelesi var?"
"Baba benim için çok mühim bu arsa. Eğer gitmezsem başkasına satacaklar ama gelmek istemezseniz yine anlarım."
Mehmet Aslanbey buna da razı geldi ve arabama bindik. Bir süredir yoldaydık. Onu uzak bir yere götürüyordum. İntikamımı tamamlayacaktım artık..
"Daha gelmedik mi?"
"Az kaldı az."
"Anlamadım?"
"Geldik sayılır demek istedim." Yüksek dağlık bir araziye gelmiştik. Aşağısı uçurumdu. Kenan'ın beni getirdiği yere çok benziyordu. Tek fark burada küçük bir kulübe vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜKEMMEL GELİN
Romance-TAMAMLANDI- "Düzelir sandım.. senin varlığınla biraz olsun hayat yüzüme gülmüştü ama nedense şimdi fark ediyorum her şeyi. Geçmiş peşimi bırakmayacak.." Kuruyan gözyaşlarımla birlikte ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Gökyüzü ve yeşilliğin...