Medya - Time Back
<><><>
"Unuttun mu yoksa? Ah Reyyan, az önce imzaladın ya. Tüm mal varlığın artık benim, aynı eskiden olduğu gibi." Elindeki imzalı kağıdı havaya kaldırarak bana gösterdi.
"Yok artık! Gerçekten bunu yaptın mı!?"
"Yaptım Reyyan, sen beni bunu yapmaya zorladın!" Sinirle ayağa kalktım. Kağıdı elinden alıp parçalayacağım sırada kağıdı benden geri aldı.
"Biraz yavaş Reyyan'cım, önemli bir kağıt bu." Sinirle güldüm.
"Bu yaptığın adaletli değil Miran! Bu kağıtları beni kandırarak imzalattın!"
"Doğru ya! Sen babamdan rica etmiştin, babam da tüm mal varlığını sana vermişti zaten. Doğru, çok haklısın!" Daha bugün kendime bu serveti kaybetmeyeceğimi söylüyordum ama şimdi..
"Sana inanamıyorum! Sana gerçekten inanamıyorum!"
"Nasıl oluyormuş Reyyan hanım?" Anlamadım dercesine bakışlarımı ona yolladığımda çok geçmeden cevap verdi.
"Kandırılmak diyorum, nasıl oluyormuş?"
"Kötü.. kötü oluyormuş Miran!" Gözlerimdeki hayal kırıklığıyla onu arkamda bırakarak caddeye çıktım. Ondan böyle bir şeyi beklemiyordum. Ben nasıl onu kandırdıysam o da beni kandırmıştı.
Kandırılmanın bu kadar ağır bir duygu olduğunu tahmin etmemiştim ama.
***
"Ne yapıyorsun burda?" Diyen tanıdık sese doğru baktım.
"A siz? Eee.. Tamer? Tamer Bey'di değil mi?"
"Evet." Diyerek yanıma oturdu.
"Sen de Miran'ın nişanlısı Reyyan'sın değil mi?" 'Nişanlısı' kısmını bastırarak söylemişti. Kıkırdamama engel olamamıştım.
"Evet."
"Peki burada ne yapıyorsun? Hem de yeni evlenmişken."
"Siz nerden biliyorsunuz bunu?"
"Şirkette herkes bunu konuşuyor."
"Anladım. Peki siz burda ne yapıyorsunuz?"
"Şurdaki lokantada yemek yiyordum." Dedi kaşlarıyla lokantayı işaret ederken.
"Tesadüfen seni gördüm, üzgün gözüküyordun."
"Üzgün değilim." Dedim buruk bir gülümsemeyle.
"Bu seferki evliliğinizi yürütebilecek misiniz?"
"Bu seferki derken?"
"İkinci defa evlenmediniz mi? Yani sosyal medyada görmüştüm." Utançla gözlerimi yumdum.
"Doğru.. tekrardan denemeye karar verdik." Dedim kısık bir sesle.
"Sen neyi bekliyorsun burada?"
"Hiç.. hiçbir şeyi. Ben kalkmalıyım artık, iyi günler." Bir şey demesine izin vermeden yanından geçerek bir taksi çevirdim. Sorularıyla beni çok boğmuştu gerçekten.
10 dakika sonra konağa geldiğimi fark ederek taksicinin parasını ödedim ve taksiden indim. Gözüm kapının yanındaki tabelaya kaydı istemsizce. Artık orada 'Şadoğlu' değil, 'Aslanbey' yazıyordu. İçeri gireceğim sırada kolumdan tutulmasıyla yerimde sendeledim. Hızla arkamı döndüm.
"Miran n'apıyorsun? Az kalsın düşüyordum!"
"Ama düşmedin değil mi?" Cevap vermek yerine gözlerimi yumup sabır dilemeyi tercih etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜKEMMEL GELİN
Romance-TAMAMLANDI- "Düzelir sandım.. senin varlığınla biraz olsun hayat yüzüme gülmüştü ama nedense şimdi fark ediyorum her şeyi. Geçmiş peşimi bırakmayacak.." Kuruyan gözyaşlarımla birlikte ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Gökyüzü ve yeşilliğin...