Medya - Ben seni çok sevdim
<><><>
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Volkan'a benim yüzümden eziyet ediliyordu. Şimdi ne yapacaktım? Onu nasıl bulacaktım?
"Volkan! Volkaaan!" Kimseden ses gelmiyordu ve ardından telefon kapandı. Endişeyle yere çöktüm ve bir şeyler düşünmeye başladım. Handan halamı arasam bana yardım edebilirdi. Ama olmaz, onu endişelendirmemeliyim.
Volkan'ı tekrar aradım ama ulaşılamıyordu. Ne yapıcaktım? Doğru ya! Kenan Bozkurt onun yanında. Onu ararsam ve o da telefonu yanıtlarsa konumlarını bulabilirdim.
Bakkalın önünde bir araba durdu ve içinden 50'li yaşlarda bir adam indi. Hızlı adımlarla onun yanına gittim.
"Bakar mısınız?"
"Buyur kızım."
"Amcacım, kardeşimin başı dertte. Arabınızı kullanabilir miyim lütfen? Geri getireceğim, yalvarıyorum size. Karşılığını vereceğim. Size garip gelebilir böyle arabanızı istemem ama beni tanırsınız. Ebru Aslanbey'im ben." Çantamdan 4000-5000 kadar miktarda bir para çıkartıp ona uzattım.
"Olur mu öyle şey kızım? Bu hayatta her şey para mı? Sen arabayı alıp git." Gülümsedim, hala iyi insanlar vardı bu hayatta. Adam kabul etmese de paranın bir miktarını eline sıkıştırıp arabaya atladım. Telefonumu çıkartıp Kenan'ı aradım ama açmıyordu. Pes etmeyip 2-3 defa daha aradım. En sonunda açtı.
"Ne oldu? Yoksa hasretime mi dayanamadın?"
"Ne diyorsun be! Ee.. babam soruyor, nerede kaldın diye. Aramamı söyledi." Hem konuştuğumuz süreyi kontrol ediyordum hem de yalanlar uyduruyordum. 30 saniye konuşsak yeterliydi.
"Geliyorum birazdan."
"Tamam." Telefonu kulağımdan indirdiğimde 37 saniye olduğunu gördüm. Allah'ım sana şükürler olsun. Volkan'dan öğrendiğim bilgilerle telefonumun konumunu Kenan'ın telefonunun konumuna göre ayarladım. Artık yerlerini öğrenebilirdim.
***
Ormanlık bir alana gelmiştim. Arabadan inip yürümeye başladım.
"Volkan!" Adını sesleniyordum belki duyar diye. Bir süre yürüdükten sonra Kenan ve adamlarını gördüm. Volkan bilinçsizce yerde yatıyordu. Yüzü ve kıyafeti hep kan olmuştu. Gözlerim doldu. Onlara doğru yaklaştım.
"Kenan n'apıyorsunuz burada!? Adam dövmek de noluyor!?"
"Bu o iftira atan gazeteci, Mehmet bey onu konuşturmamızı istedi. Keyfimize yapmıyoruz herhalde." İşi kıvırmam gerekiyordu.
"Haa, bu o gazeteci mi? Anladım, gerisini bana bırakın. Ben onun işini görürüm." İnandırıcı olsun diye ayağımla hafifçe Volkan'ın bacağına vurdum. Kenan ve adamlarının gittiğine emin olduktan sonra Volkan'ın yanına çöktüm.
"Kardeşim, aç gözlerini lütfen! Hepsini benim yüzümden!" Elimi gözlerime kapayarak ağlamaya başladım. Sadece ağlıyordum, elimden başka bir şey gelmiyordu çünkü.
"Amma da.. sümüklü.. olmuşsun." Duyduğum sesle gözlerimi açtım. Volkan diklenmiş bana bakıyordu. Hemen boynuna sarıldım.
"Özür dilerim, özür dilerim. Bir daha asla seni böyle şeylere dahil etmeyeceğim."
"Her zaman.. yanındayım." Zor konuşuyordu. Ondan yavaşça uzaklaştım.
"Ama sen? Nasıl kalktın? Bilinçsizdin.."
"Sadece numara yapıyordum.. konuşmamak için.." Ağlayarak bir kez daha ona sarıldım.
Ah be güzel kardeşim.. iyi ki varsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜKEMMEL GELİN
Romance-TAMAMLANDI- "Düzelir sandım.. senin varlığınla biraz olsun hayat yüzüme gülmüştü ama nedense şimdi fark ediyorum her şeyi. Geçmiş peşimi bırakmayacak.." Kuruyan gözyaşlarımla birlikte ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Gökyüzü ve yeşilliğin...