Bölüm 183: Av mı? Avcı mı? (1)

1K 118 5
                                    

Anka kızıl gözleri ile şuan Mustafa' ya bakıyordu. Daha önce testine birçok kişi girmişti. 

Ama hiçbiri  bir günde bu ortama adapte  olmayı başaramamıştı. Hatta büyük  çoğunluğu  ilk günden ölmüştü. 

Anka diyarında ki enerji Qi enerjisinden farklıydı. Bu enerji türü yoğun ısının yoğunlaşması ile elde edilen farklı bir enerji türüydü. Bu enerjiyi özümseyerek güçlenmek imkansızdı.

Ama bunu yapmak isteyen birkaç kişi olmuştu, aldıkları sonuç çok korkunçtu. Dantiana giren enerji ile Qi enerjisi büyük bir tepkimeye girdi ve bomba gibi patladı.

İki farklı  enerji  türü arasındaki uyuşmazlık korkunç bir şekilde sonuçlanmıştı.

Aslında Anka giren insanları daha önce uyarabilirdi.  Ama bunu yapmasının kendisine hiçbir faydası yoktu.  Hatta yararı vardı. 

İşe yaramaz çöplerden daha  erken birşekilde kurtuluyordu.

...

Mustafa  kendisini gözetleyen Anka' dan habersiz çevresini araştırmaya başladı.

Şuan iki önemli  önceliği vardı.  İlki bulunduğu ortamı daha fazla tanımak ve bu ortam ile ilgili daha fazla bilgi edinmek. Böylece olası tehlikelerden birazda olsa kaçınabilirdi.

İkincisi ise çabucak kendini güçlendirmekti.

Mustafa etrafını biraz araştırdıktan sonra bu ortamın çok garip olduğunu buldu ve sahip olduğu biyolojik bilgileri gözden geçirmesine neden oldu.

Çünkü bu ortamda yetişen herşey ateş türüydü. En basitinden etrafını saran parlak ateş ağaçları. Bu ağaçları ilk gördüğünde bir orman yangını sandı ama daha dikkatli baktığında ağaçların özelliğinin olduğunu fark etti.

Hatta yerdeki kızıl bir renge sahip çimler bile çevreye bir ısı yayıyordu. 

...

Mustafa  Yanan Ağaç Ormanı' na vardığında güçlü bir ısı dalgası hissetti.  Bu ısı dalgasını hissettiğinde gözlerinde bir parlaklık oluştu.

Bu ısı dalgası  ile bedeninde tekrar çılgınca koşan atlar ortaya çıkmıştı.  Normalde biri bu durum ile karşılaştığında yüzü ekşir ve lanet okurdu.

Ama Mustafa için bu durum tam tersiydi,  bu enerjiye ne kadar maruz kalırsa o kadar  güçlenecekti. Bu güç kendini güçlendirdiği için bu enerjiye maruz kaldığında mutlu olması gayet normaldi.

Mustafa' nın sevinci fazla sürmedi 1 saat içinde bu enerjiye adapte  olmuştu.  Enerji artık kendisini etkilemiyordu. 

Mustafa  tekrar yola çıktı ve ormanın içine girdi. Ormanda biraz ilerlediğinde gözlerinde tekrar bir parlaklık oluştu.

Ormanın içinde ki enerji seviyesi ilerledikçe artmıştı. Bu da bedeninin orman boyunca ilerlediğinde daha güçlü olacağı anlamına geliyordu.

Mustafa etrafını biraz baktı ve hiçbir tehlike olmadığı gördüğünde hemen meditasyon durumuna girdi.

Mustafa enerjiye tekrar alıştığında yanan ağaçlara biraz daha dikkatli baktı.

Girişteki yanan ağaçlarda hiçbir şey yoktu ama biraz ilerisinde bulunan ağaçlar bir avuç büyüklüğünde kırmızı toplar vardı. Toplara daha yakından baktığında bunun yanan ağaçların meyvesi olduğunu anlamıştı.

" Bu meyveler gerçekten çok kullanışlı. "

Mustafa bir meyveyi aldığında gözlerinde tekrar bir parlaklık oluştu. Bu meyvelerden çıkan güç bedeninde çılgınça koşan ateşten atları çıkaran güç ile aynıydı.

Mustafa biraz tereddüt ettikten sonra meyveden bir ısırık aldı. Bu ısırık meyvenin sadece %10 olsada kendisini çok fena etkilemişti.

Bir saniye bile tereddüt etmeden hemen meditasyon durumuna geçti. Bu meyvedeki güç çok fazlaydı. Daha önce doğal bir şekilde enerji bedenine giriyordu. Bu da enerji seviyesinin dengeli olmasını sağlıyordu.

Ama şimdi aldığı tek bir ısırık yüzünden iç organlarının büyük çoğunluğu hasar görmüştü. Ten rengi bile değişmiş kırmızı bir tonda parlıyordu.

Mustafa 3 saat sonra gözlerini açtı. Tek bir ısırık kendisini çok fazla strese sokmuştu. Bir an öleceğini bile düşündü. Ama bedeni kendisini yarı yolda bırakmadı.

Mustafa şuan ikinci olarak oluşmak istediği amaca giden yolu bulmuştu. Ormanın bu bölümünde hiçbir tehlike yoktu. Tek yapması gereken bu meyveleri yiyerek daha güçlü olmaktı.

...

Mustafa bir aydır sürekli meyve yiyiyordu. Bu süre zarfında beden gücü tekrar  artmıştı.  Ama gücünün  ne kadar  arttığından emin değildi. Gücünü test edecek birşey bulamamıştı. 

Mustafa bir aylık sürede küçük hayvanlar  görsede bunlar tehlikeli değildi. Ormanın bu bölümündeki hayvanlar etçil değildi. Ama bu hayvanları yakalamak çok zordu.

Mustafa bu hayvanları yakalamayacağını anladığında kendi hallerine bıraktı. Şuan ki önceliği beden gücünü arttırmaktı.

Ormanın bu bölümünde ki meyveler artık Mustafa için etkisizdi. Bu meyvelere artık alışmıştı. Ne kadar yesede artık boştu. Bu yüzden daha derinlere inmeye karar verdi.

~ ROAR ~

Mustafa ormanın derinliklerine girdiğinde güçlü bir kükreme duydu. Bu kükremenin içindeki gücü hissettiğinde göz bebekleri büyüdü.

Etrafına hızlıca bir baktığında kendisinden yüz metre ötede kırmızı bir alev ile çevrili bir canavar gördü.

Bu canavarın boyu yaklaşık 3 metreydi. Uzun keskin pençeleri ve parlak sarı gözleri vardı.

Mustafa bu yaratağı ilk kez gördüğünden dolayı bilmiyordu. Bu yaratık Yanan Ağaç Ormanı' nın orta kesiminde yaşayan  en güçlü canavarlardan biriydi. Kader Alemi 4. Seviyenin altında kimse bu yaratığa zarar dahi veremezdi.

Normalde bu yaratık ormanın daha derinliklerinde yaşardı. Ama bazen lezzetli birkaç av bulmak için dışarıya çıktığı olurdu.

Mustafa' yı gördüğünde bugünkü avına çoktan karar vermişti. Mustafa' yı avlayacağından o kadar emindiki ona kaçma fırsatı vermek için kükremişti. Avı ile biraz oynayıp eğlenmek istiyordu.

Canavarların güçleri artıkça zeka sevileride artıyordu, bu canavar şuanda eğlencenin ne olduğunu anlayacak kadar zekaya sahipti.

Gökyüzü İmparatoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin