Gökyüzü İmparatoru

Bölüm 60: Ruh Sözleşmesi (1)

Mustafa normalde bu sesi duyamazdı. Ama değişen DNA' sı sayesinde işitme yeteneğide gelişmişti.

" Yasmin sırt roketi "

Mustafa' nın demesi üzerine yeni yaptığı nano robotlar hızlı bir şekilde birleşip sırt roketini oluşturdu.

Mustafa hızlı bir şekilde gökyüzüne yükseldi. Yasmin' den sesin kaynağının yeri tahmini öğrenen Mustafa hızlı bir şekilde uçmaya başladı.

Birkaç kilometre uçtuktan sonra Mustafa etrafına biraz bakındı. Daha sonra bazı nano robotlarıda araştırma için gönderdi.

Nano robotlardan hızlı bir şekilde bilgi alan Mustafa uçarak biraz açıklık bir alana geldi. Burda altı kişi gördü. Bu altı kişiden biri elinde kanlar içinde ağlayan küçük bir canlı tutuyordu.

~ Birkaç saat önce ~

Canavar Ormanı' nın derinliklerine doğru gizemli bir mağara vardı.

Bu mağaranın önünde set set ağaç ve bitkiler bulunuyordu. Bu bitki ve ağaçların hepsinde yüksek miktarda zehir bulunuyor. Bu zehire maruz kalan çelik beden aşamasında biri olsa bile bir kaç dakika da ölecekti.

Zehirli bitkiler ile gizlenmiş bu mağaranın içinde tam aksine çok güzel kokan şifalı bitkiler vardı.

Bu mağaranın sahibi küçük bir peri kabilesidi. Periler doğanın ruhu olarak bilinirdi. Bu sayede bitki yetiştirme konusunda tam bir dahilerdi.

Küçük ve savunmasız bedenleri yüzünden sürekli bir arada yaşayan periler, kendilerini savunmak için zehirli bitkiler yetiştirirlerdi.

Bitki yetiştirme yetenekleri yüzünden simyagerler tarafından kutsal canlılar olarak anılırdı.

Set set dizilmiş zehirli ağaç ve bitkilerin arasından yavaşça küçük bir ışık hüzmesi çıktı.

Bir kaç saniye sonra ışık hüzmesi kayboldu. Ortaya küçük narin kanatları olan yaklaşık 10 santim boyunda küçük bir peri çıktı.

Bu perinin üzerinde özel işlemeler ile kaplı yeşil bir elbise vardı. Gözleri altın sarısı renginde olan perinin uzun pembe renkte ipeksi saçları sahipti.

Küçük peri heyecanlı bir şekilde etrafına baktıktan sonra " Sonunda dış dünyayı görebileceğim " dedi.

Altın sarısı gözleri ile etrafına biraz daha baktıktan sonra kimsenin olmadığı emin oldu ve " Ablamdan izinsiz kaçtım. Beni yakalarsa çok fena ceza verecek. Bir an önce uzaklaşmalıyım. " dedi.

Daha sonra ışık hüzmesine dönüştü ve gözden kayboldu.

" Dünya çok büyük ve güzel. Kararımı verdim bir daha asla o mağaraya dönmeyecem. "

Küçük peri dünyada ki tehlikeden habersiz merakla etrafına bakınıyor ve gördüğü herşey kendisinde şaşkınlık ve heyecana neden oluyordu.

Peri ırkı güvenli bir mağara bulduktan sonra kendini dış dünya ile izole ederdi. Bu yüzden küçük peri doğduğu andan itibaren hep o mağarada kalmış dış dünyayı merak ediyordu.

Dış dünya ile ilgili hep tehlikelerden bahsedilmiş olsada bu küçük perinin umrunda değildi. O halen dış dünyayı merak ediyordu.

Bu yüzden ablasından izinsiz mağaradan kaçmıştı.

Etrafını kaplayan büyüleyici manzara ile küçük peri biraz dikkatsiz haraket etmeye başladı.

Küçük peri ortamda ki manzaradan biraz sıkıldı ve başka bir yere gitmek için uçtu.

Perinin gözden kaybolmasından sonra arkasından bir kaç kişi çıktı. Bunların üzerinde kırmızı renkte ve arkasında dolunay amblemi olan bir elbise vardı. Bu grubun Kanlı Dolunay Klanı' na ait olduğu gösteriyordu.

" Bugün şanslı günümüz. O peri ile klana dönersek büyük bir ödül alabiliriz. Hızlı ve sessiz olun. "

Konuşan kişi grubun lideri gibi görünen 1. Seviye Demir beden aşamasında yirmili yaşların sonunda bir kişiydi.

~ Whoosh Whoosh...~

Gruptaki diğer 5 kişi hiç ses çıkarmadan saygılı bir şekilde lideri takip etti.

Küçük peri arkasında ki insanlardan habersiz etrafındaki manzaranın tadını çıkarıyordu.

" Ahhh... "

Küçük peri birden kendisini saran ağ tarafından büyük bir acı hissetti.

" Hahaha... Bugün gerçekten şanslı günüm. "

Küçük peri acının şokunu atlatamadan etrafını saran 6 kişiyi görünce altın sarısı gözleri korkudan titremeye başladı.

" Kıdemli kardeş periler genelde grup halinde yaşar. Diğer periler uzakta olamaz. "

" Doğru dedin. "

Grup lideri eline aldığı periye sert bir yüz ifadesi ile " Bana bak küçük ailen nerde ? " dedi.

Küçük peri hayatında ilk kez insan gördüğü için çok korkuyordu. Ablası hep ona insanların canavarlardan daha tehlikeli yaratıklar olduğunu anlatmıştı.

Küçük peri korksada asla ailesini satmazdı. Periler daima bir birine kollayan ve yardım eden bir ırktı. Bu yüzden kararlı bir şekilde " Size asla söylemem. " dedi.

" Hep birşeyi merak etmiştim. Bir peri kanı lezzetli mi değil mi ? Şimdi bunu öğrenebilirim. "

Küçük peri liderin sözleri ve bakışları yüzünden korkusu daha da artmaya başladı.

Korkudan titremeye başlayan periye bakan grup lideri " Hahaha... Bu senin son şansın " dedi.

Perinin korkusu artmış olsada ailesini yinede satamazdı. Lider periden hiç cevap alamayınca perinin küçük bedenini kesti.

" Ahhh... "

Daha önce hiç acı tecrübesi olmayan peri için bu darbe çok ağırdı. Altın sarısı gözleri doldu ve ağlamaya başladı.

Küçük perinin gözleri dolmuş ve ağlıyor olsada yinede ailesi ile ilgili hiç birşey söylemedi.

Lider perinin kanı ile kaplanmış elini ağzına götürdü. Dili ile kanlı elini yaladı. Sanki çok lezzetli bir yemek yemiş gibi liderin ağzı sulandı ve " Gerçekten çok lezzetli bir kanın var. " dedi.

Küçük peri liderin hareketini görünce korkusu daha da arttı. Lider şuan periye lezzetli bir yemek gibi bakmaya başladı.

Perinin daha fazla kanını içmek isteyen lider başka bir yara daha açtı.

~ Çınnn ~

Daha fazla dayanamayan peri ağzını açtı ve çığlık attı. Bu perilerin yardım çağrısıydı. Bir peri zorda kaldığında sonik bir ses dalgası ile yardım isteğinde bulunabilirdi.

Bu ses dalgası onlarca kilometre öteden bile duyulabilirdi. Bu şekilde zorda kalan bir peri istediği zaman ailesine haber verebiliyordu.

Küçük peri acıdan dolayı istemsiz olarak attığı çığlık sonrası pişmanlık duymaya başladı. Şimdi aileside bu insanlar tarafından ele geçirilecekti.

Şu an keşke hiç dışarı çıkmasaydım diye içinde geçiriyordu.

" Benden yardım isteyen sen misin ? "

Tüm umutları yıkılan küçük peri gökyüzünden gelen bir ses ile umut ile dolmaya başladı.

Altı kişi hemen gelen sese tepki verdi ve yukarı baktı. Gökyüzünde uçan Mustafa' yı görünce oldukları yerde donup kaldılar.