Bölüm 134: Yasak Alan (2)

1.2K 124 6
                                    

Ertesi sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Mustafa gözlerini açtı. Dört Element Yenileyici Hap' ın gücü muazzamdı.

Mustafa' nın normalde bir hafta içinde iyleşmesi gereken yaraları sadece bir gece sürmüştü.

Hapın etkisi bu kadar ile sınırlı değildi. Gücü 3 seviye atlayarak Demir Beden aleminin zirvesine ulaşmıştı.

Mustafa ayağa kalktığında bedeninden taşan gücü çok rahat hissedebiliyordu.

Bedenindeki ani güç artışını ilk başta neden olduğunu anlamadı. Ama daha sonra küçük hırsızı gördüğünde aklında bir fikir oluştu.

" Gerçekten ya büyük bir dahisin yada bir canavar. Belki her ikisidesin. " Küçük hırsız, uyanan Mustafa baktığında alçak bir sesle mırıldandı.

Mustafa' nın hapı sadece bir gecede özümsemesi kendisini şok etmişti. Kendisi de zamanında bu hapı almıştı. Hapı özümsemesi tam bir hafta sürmüştü. O zaman kendisine büyük bir dahi denmişti. Ama şimdi Mustafa bakınca kendisinin dahi olduğunu iddia etmek sadece bir şaka olurdu.

".... " Mustafa, Küçük hırsızın sözlerine sadece gülümseyebildi. Tam olarak ne diyeceğini bilmiyordu.

Birkaç saniye sonra konuşmaya başladı ve " Ben bayıldıktan sonra ne oldu ? " dedi.

Küçük hırsız daha sonra yaşanan olaylar hakkında küçük bir açıklama yaptı.

" Anlıyorum. " Mustafa, küçük hırsıza baktığında hakkında birkaç olumlu düşünce oluşmuştu.

O gün küçük hırsızın geri döndüğünü hatırlıyordu. Bedeninde ki ani güç artışına neden olacak tek kişide küçük hırsızdı.

" Artık benim çantamı verme vaktin gelmedi mi ? "

" Çantanı alabilirsin zaten açamıyorum. " Küçük hırsız mutsuz bir ifade ile Mustafa' nın uzay çantasını verdi.

Birçok kez deneyip başarısız olduktan sonra uzay torbasına olan ilgisini artık kaybetmişti.

" O gün beni nasıl buldun ve nasıl olurda zihin gücünde bu kadar yetenekli ve güçlüsün ? "

Küçük hırsız yüzünde tatlı bir ifade ile sordu. O günü hatırladığında aklında ki soruları sormaya karar vermişti.

" Bunlar bir sır. Sen neden beni soymaya kalkıştın. "

" Benimki de bir sır. "

Küçük hırsız Mustafa' nın cevabından açıkça mutlu değildi.

...

Birkaç dakikalık tanışma konuşmasından Mustafa' sadece küçük hırsızın gerçek adının Ayşe olduğunu öğrenmişti. Ayşe kapalı bir kutu gibi olabildiğince az kendisi hakkında bilgi vermişti.

Hal böyle olunca Mustafa' da kendi kişisel bilgilerini ve koz kartlarını açığa çıkarmadı.

" Nereye gitmeyi planlıyorsun ? "
Ayşe, Mustafa bir beklenti içinde bakarken sordu.

" Şu anlık bilmiyorum. "

" Bu iyi. Benimle gelmek ister misin? "
Ayşe, Mustafa' dan aldığı cevap tam istediği cevaptı. Planları için Mustafa gibi yetenekli biri gerekiyordu.

" Fark etmez. "

" Bunu evet olarak kabul ediyorum. "

" Tamam. "

Mustafa, Ayşe' nin normal biri olmadığını fark etmişti. Bu küçük kız ilk 20 İmparatorluktan biri olmalıydı. Hatta ilk 10' dan biri bile olabilirdi.

Bu yüzden Ayşe' yi takip etmekten hiçbir sakınca görmedi. Bu dünya hakkında ki bilgisi sınırlıydı. Ayşe' yi takip etmek kendisine zarardan çok yarar getirecekti.

" Bunu sana açıkça söyleyeceğim. Gideceğimiz yer 7 Yasak Alan' dan biri olan Buz Vadisi. Bu yerde ki soğuk enerji o kadar yoğun ki buz enerjisinden uzman olanlar bile bu yerde donmaktadır. Tek tehlike soğukluk değil aniden saldıran yaratıklara ev sahipliği yapması ölüm riskini dahada attırıyor. Yinede benimle gelmek istiyor musun? "

" Buz Vadisi kulağa ilginç geliyor. " Mustafa, Buz Vadisini duyduğunda aklına birden Deniz geldi.

Bu dünyadaki tehlikeler çok büyüktü. Sevdiği insanların hepsi tehlike altındaydı. Biran önce güçlenmeli ve onları bulması gerekiyordu.

Deniz, Buz Vadisini duyduğunda daha da güçlenmek için oraya gidecekti. Bu yüzden Mustafa tehlikenin boyutuna aldırmadan mutlaka buz vadisine gidecekti.

Ayşe, Mustafa' nın cesaretli olduğunu biliyordu. Teklifi kabul etmesine fazla şaşırmadı ama içinden biraz sevindi. Mustafa' nın yardımıyla bu yolculuktan çok fazla yarar elde edebilecekti. Özellikle buraya gelmesine neden o hazineyi bulması için çok yardımı dokunacaktı.

Kısa bir hazırlıktan sonra üçlü Buz Vadisine doğru yola koyuldu. Yolları bir haftalık bir süre alsada yolda neler ile karşılaşacaklarını bilemezlerdi.

....

Antik Şehrin merkez kulesinde gözleri parlak yeşil renginde yirmili yaşlarda bir genç öfke içinde kaşlarını çatmıştı.

Bu kişi Yeşil Yılan İmparatorluğunun prensi Yılmaz' dı. Adamları birkaç gündür ateş kurdunu arıyordu ama halen bir işaret yoktu.

Tek derdi bu da değildi buraya gelirken babası tarafından kendisine verilen Dört Element Yenileyici Hapı çaldırmış ve hırsızı yakalayamamıştı.

" Bana o üçünü derhal bulun! " öfkeli olan Yılmaz' a kimse birşey söylemeye cesaret edemezdi.

Odada ki üç kişi başlarını eğdi ve odadan ayrıldı. Ama yapabilecekleri pek birşey yoktu.

Terk edilmiş diyar hem çok büyük hemde içinde birçok gizli tehlike vardı. Diğer imparatorluktan gelen insanları da hesaba katarsak bu ellerini kollarını sallayıp her yere giremeyecekleri bir gerçeklik oluşturuyordu.

Bu efendilerine söyleyecek kadar kimse cesur değildi. Tek yapabilecekleri şanslarına güvenip arama alanını attırmaktı.

Gökyüzü İmparatoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin