Kaledağ-2014
Odadan çıktığımda bir süre odanın kapısına yaslanıp nefeslendim. Başım dönüyor yer ayağımın altından kayıyor gibiydi.
Elim istemsizce midemin üstüne yerleştiğinde midemdeki şiddetli kasılmayı farketmiştim.
Derin derin bir iki nefes aldığımda bunun beni kendime getirmeye yetmeyeceğini anlamıştım.
Hızla salona gittiğimde adımlarım beni dış kapıya sürükledi.
Kapıyı açar açmaz buz gibi keskin hava az önce ateş almak üzere olan bedenimi cezalandırıyor gibiydi.
Birden kendimi dışarı attığımda ciğerlerime dolan soğuk havada aradığımı bulmuş gibi nefeslenmeye başladım.
Az önce ilk defa tanıştığım arzu dolu duygularım şimdi beni delicesine utandırıyordu. Ve ben gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım.
Ağlıyordum. İsyan eder gibi çıkan gözyaşlarım buz gibi ayaza inat yanaklarımı yakıyordu.
O gitmemi istemese beni öpmesine müsade edecektim ve bu aklıma geldikçe kendimi zavallı hissediyordum. Ona karşı ne zaman bu kadar zayıf hale geldiğimi bilmiyordum.
Birbirini arzulamayı, tutku dolu beraberliklerin insanı ne hale getirdiğini üstü kapalı anlatan romanlardan okumuştum.
Ancak az önce hissettiklerim, vücudumun mahrem yerlerinde uyanan şehvet beni sarsıyordu. Utandırıyordu. Bunu onunda anladığını düşünmek ise öldürüyordu.
Bir daha yüzüne bakmak istemiyordum. Bu yüksek sesli kahkaha attığımda ayıp diye susturulan ben için çok fazlaydı.
Evet o geldiğinden beri arsızlıklarına benide uydurmuştu. Kendimden beklenmedik hamleler yapmıştım ancak bunlar benim için oyun gibiydi. Kendimce benimle dalga geçmesine karşılık vermek gibiydi.
Burdan bir an önce gitmesini istiyordum şimdi. Hemen gitmeli kalbimde,ruhumda daha fazla iz bırakmadan kendini unutturmalıydı.
Daha fazla ağlamaya başladığımda gideceğini düşününce kalbimin bir beton yığınının altında kalmış gibi ezildiğini hissettim.
Unutmaya çalıştığım bir gerçekti onun bir gün gideceği. Ancak ben bununla yeni yüzleşiyormuşçasına ağlıyordum.
Oda biliyordu bunu , belkide az önce kendini tutarak beni öpmekten vazgeçmesi sadece bunun içindi. Çünkü ben onun gözlerinde ki o ateşi , kendini nasıl zor kontrol ettiğini görmüştüm.
Küçücük dünyamda henüz hiç keşfetmediğim duygularımın bilincindeydi ve sonradan yaşayabileceğim pişmanlık ihtimalini düşündüğünü anlamıştım.
Gidecekti ve beni öpmesinin benim için umut dolu bir aşkın kapısını açacağının farkındaydı. Ancak o bana umut vermemeyi seçmişti.
*******
Murat'ın buraya gelişinin 7. Günüydü.
O sabah gözlerimi dedemle Bala'nın konuşma seslerine açmıştım.
Dedemle Bala hararetle tartışıyordu.
Yataktan doğrulduğumda başımın ağrıdığını hissetmiştim.Dedem çayı sobanın üzerine demlenmeye bırakmıştı. Elimi yüzümü yıkayıp geldiğimde Bala'yla dedemin konuşmalarını dinlemeye başladım.
Bala ağlamaklı bir sesle " Korkuyorum dedim dede Yusuf'un babasının kocaman silahı varmış. Pazartesi onu getiricem sen görürsün dedi." Diyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehra.
General FictionDoğu Anadolu'ya bağlı Kaledağ köyünde , dedesi ve kardeşiyle yaşayan Zehra'nın hayatı, bir gece ansızın onlara sığınan yaralı bir askerle değişir. 5 yıl sonra kaderin tekrar bir araya getirdiği Zehra ve Murat'ın hikayesi İstanbul'da devam eder . Ka...