İstanbul-2019
Pazar akşamı salonda otururken Deniz'in kahvelerimizi getirmesini bekliyordum. Perdeleri açık camdan gökyüzünü izlerken Cuma akşamını düşünmeye başladım.
Minik Zehra'nın annesiyle babasına yazdıklarını okurken yaralanan ruhum, Murat'ın yazdığı notu okuyunca sudan çıkmış balığa dönmüştü. Notu okuduğum ilk dakikalarda gerçek bir şok yaşadım. İdrak edemedim. Tekrar okudum. Gülümsedim... Tekrar okudum. Ağladım... O gece o notu kaç defa okuduğumu bilmiyorum. Her okuduğumda bambaşka duygular hissettim.
Çünkü okuduklarım tahayyül edemeyeceğim kadar güzel, kabul edemeyeceğim kadar acıydı...
Kabullenemiyordum..!
Cuma akşamından beri ruhum yıllar öncesine, Kaledağ'a gitmiş gibiydi. O güne... İlk sarıldığımız o büyülü ana... O gün bana öyle bir sarılmıştı ki ruhlarımızın birbirine karıştığını hissettim.
Ben o gün ciğerlerimi yıllarca sızlatacağını bilmediğim bir kokuya aşık oldum. Ben Murat'a... Kokusuna... Özlerken bile hiçbir uzvunu öne koyamadığım güzel suratına... En çokta koyu kahve gözlerine... Aşık oldum!
Bu aşkın yıllarca beni hırpalamasına, hasretle sınamasına izin verdim. Onu o kadar çok özledim ki, özlemekten yoruldum... Ben Murat'ı özlerken kayboldum... Peki Murat nereye kaybolmuştu?
Şimdi okuduklarımı kabullenmem, Murat'ın da benim ona hissettiklerimi hissettiğine inanmam imkansızdı! Murat'ın o notta bahsettiği zaman bu zaman değildi, buna emindim...
O notu yazacak kadar bana değer veren adam yıllarca beni yapayalnız bırakamazdı. Yıllarca görevden göreve koştuğunu düşünüp gelemediğini düşünsem bile, karşıma çıktıktan sonra ki tavrı yazdıklarını yalanlar nitelikteydi.
"Geldim..." dedi Deniz, neşeli bir sesle. Elindeki tepsiyi sehpaya bırakıp yanıma oturdu. Bakışlarını solgun yüzüme çevirdi. "Şükür iki gündür yapıştığın yataktan çıkarabildim seni... Konuşalım mı artık?"
"Konuşalım." Dedim, durgun bir tavırla.
Evet Deniz'e Murat'ın yazdığı notu gösterdim. Yaşadığım her şeyi içimde taşımaktan çok yorulmuştum. Cuma akşamı Deniz eve geldiğinde duygusal olarak gerçekten tükendiğimi hissediyordum. Anne ve babamın acısı, Murat'ın notu, Baran'ın tekrar başıma musallat olması, Bala'nın özlemi... Deniz yanıma yatıp o gece benimle birlikte uyudu. Zaten ne zaman birimiz tükendiğini hissedip en dibe düşse, mutlaka birlikte uyurduk.
Deniz bu konunun beni ne kadar yıprattığını bildiği için dün bütün gün beni kendi halime bıraktı. Bugün öğlen özel dersi olduğu için de dışarıdaydı. Eve henüz yarım saat önce gelmişti ve bende kendimi konuşacak kadar iyi hissediyordum.
Aslında okuduklarımı Deniz'e göstermemin bir diğer nedeni Murat'ın arabada söyledikleriydi. Sen görmek istediklerini görür, duymak istediklerini duyarsın... Ne demek istediğini gerçekten anlayamıyordum. Görmekten kastettiği günlüğüme yazdıkları olamazdı. O günlüğü her gün elime almadığımın farkında olmalıydı. Yine de ne demek istediğini anlayamıyordum ve ikincil bir akla ihtiyacım vardı. Hem Deniz ilişkiler ve erkekler konusunda gerçekten deneyimliydi. Yine de Murat'la karşılaşmamızın görev sonucu olduğunu bilmediği için tam olarak doğru yorumlayacağını da düşünmüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehra.
Genel KurguDoğu Anadolu'ya bağlı Kaledağ köyünde , dedesi ve kardeşiyle yaşayan Zehra'nın hayatı, bir gece ansızın onlara sığınan yaralı bir askerle değişir. 5 yıl sonra kaderin tekrar bir araya getirdiği Zehra ve Murat'ın hikayesi İstanbul'da devam eder . Ka...