Bölüm 26

75.4K 3.7K 1.5K
                                    

İstanbul-2019

Kız kulesine karşı oturmuş mis gibi çayımı yudumlarken duvarla arama giren mindere yaslandım. Bacaklarımı da dümdüz uzatıp ayaklarımı birbirinin üzerine attım. Sabah ki yağmura inat o kadar güzel bir hava vardı ki içimi huzurla dolduruyordu.

Hemen yanımda oturan Hakan'a baktım. Bir elinde telefonu bir elinde ince belli çay bardağı aynı benim gibi bacaklarını uzatmış oturuyordu. Fakat o benim gibi kız kulesine değil elindeki  telefonuna bakıyordu.

Hakanlarda kahve içtikten sonra Deniz özel dersi olduğu için yanımızdan ayrılmıştı. Mert müzik stüdyosu haline getirdiği odasına kapanınca bizde Hakan'la dışarı çıkmıştık. Ben ısrarla Kız Kulesine karşı oturalım diye tutturunca da buraya gelmiştik.

Çayımı yudumlarken tekrar bakışlarımı bütün zerafetiyle önümüzde duran Kız Kulesine çevirdim. Saat 20:00 civarlarında olduğu için hava tamamen kararmıştı. Kız Kulesi'nin  ışıl ışıl, kendini en güzel gösterdiği saatlerdi.

Kulenin güzelliğini seyrederken Mert'in söylediklerini de düşünmeden duramıyordum. O kız Murat'ın sevgilisi miydi bilmiyordum fakat içimden bir his olmadığını söylüyordu. Belki de yanılıyordum. Fakat ne önemi vardı ki ? O yada bir başkası hayatında birileri vardı sonuçta. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. İçimde bir boşluk vardı ve ben onu hangi his ile dolduracağımı gerçekten bilmiyordum. Yıllar sonra hayatında birilerinin olması normaldi aslında. Zaten biz birbirimizin hayatına hiç girememiştik. Normal olmayan bendim. Bunu kabul etmeliydim.

Fakat yine de böyle metrolarda peşimde dolaşması , Fatih'in beni sevmediğini ima etmesi , bazen hala eski günlerdeki gibi güzel  bakması kafamı karıştırmıştı. Belki de bu yüzden sevgilisi olmadığını düşünmüştüm. Murat çözülemez değişik bir insan olabilirdi ama değerleri olan bir adam olduğunu düşünüyordum. Kendi kendime iç çektim. Ben Murat'ı ne kadar tanıyordum sahi ? Birlikte geçirdiğimiz 10 günde birbirimizi ne kadar tanıyabilirsek o kadar !

"Şu kıza baksana Zehra ?" Sesiyle düşünceler aleminden sıyrılıp Hakan'a döndüm. Elindeki telefonu bana döndürmüş ekrandaki kız fotoğrafını bana gösteriyordu. Dikkatimi bir kaç saniye fotoğrafa verip yüzüne baktım. "Nasıl?" Dedi, merakla. "Müzik öğretmenliği 3. Sınıf. İnstagramdan yazıştık. Buluşacağım ama korkuyorum, fotoğraftaki gibi değilse bırakıp kaçamıyorum sonra amına koyayım! Sesindeki telaşa gülümsemeden edemedim.

"Senin derdini seveyim Hakan!" Dedim, sitemle. Fakat hala  cevap bekleyen bakışlarla yüzüme bakıyordu. Tekrar fotoğrafa alıcı gözüyle baktım. "Kız gayet güzel. Git buluş bence. Müzik öğretmeni demek"  düşünür gibi dudaklarımı kemirdim. " Sesi de güzeldir bunun. Huyu da güzelse ohoo oldu bu iş."

"Ya dalga geçme kızım. Huyunu sesini boşver. Photoshop var mı sence bunda?" Ekranı kendine döndürüp iki parmağını ekrana yerleştirdi. Fotoğrafı büyütüp büyütüp kızın yüzünü incelemeye başladığında içten bir kahkaha attım. Fakat Hakan bu meseleyi oldukça önemsiyor gibi ciddiydi.  "Shop olmasa bile filtre kesin var! Zaten ben bile filtresiz fotoğraf koymuyorum artık. Gerçi filtre beni çok değiştirmiyor farkındaysan." bütün ciddi ifadesiyle yüzüme baktığında kendimi tutamayıp tekrar kahkaha attım. Sinir olmuş gibi ekranı kapatıp telefonunu hızla cebine soktu. Fakat sinirlerim çok bozulmuştu kahkahamı durduramıyordum.

"Bana bak sen iyisin değil mi?" Ciddiyetle yüzüme bakarken gülmemde durmuştu. "Delirmedin inşallah!" Dedi, yüzüne aşırı kaygılı bir ifade yerleştirip. Tekrar gülümsedim. "Henüz değil!" Dedim, alayla. Oda gülümserken arkasına yaslandı.

Zehra.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin