Kaledağ-2014Murat tarafından kapı dışarı edilişimin üzerinden sadece iki dakika geçmişti. İki dakika boyunca yaşadığım şoku atlatmaya çalıştım. Resmen bir çöp gibi fırlatmıştı beni dışarıya. Ayaklarımın soğuktan sızlamasıyla kapının önündeki bir odun parçasının üzerine çıktım.
Dişlerim kırılırcasına birbirine vururken ne yapacağımı düşünmeye başladım. Berivanlara geri dönemezdim. Kapıyı tıklatıp ben geldim diyecek halim yoktu. Camdan geriye asla tırmanamazdım. Bu halde eve hiç gidemezdim. Burdan donmadan kurtulmamın tek yolu Murat'ın tekrar insafa gelip kapıyı açmasından geçiyordu.Ancak ona öyle öfkeliydim ki beni içeriye alması için dil dökmek gururuma dokunuyordu. Gerçekten deli olduğuna emindim artık. İlacımı alıp getirecek kadar düşünceliyken, bu soğukta beni kapıya atacak kadar da vicdansızdı. Ona ilk gizlediği şeylerde sorgusuz sualsiz inanmıştım. Şimdi ona inanmamam kadar doğal ne olabilirdi. Tamam , yüzüne yüzüne alayla gülmem biraz fazla olmuş olabilirdi. Ama yine de bana bunu yapmamalıydı.
******
Dışarıya fırlatılışımın üzerinden yaklaşık 5 dakika geçmişti. Ayak parmaklarımı artık hissetmiyordum. Ellerimi nefesimle ısıtmaya çalışıyordum ancak nefesim sıcaklığını giderek kaybediyordu. 5 dakika boyunca Murat'ın pişman olup kapıyı açmasını bekledim ancak açmadı. Daha fazla dayanamıyordum. Beni bu halde buraya zorla getirip , bunu yapmasını aklım almıyordu içimdeki öfkeye engel olamadım.
"Murat aç şu kapıyı , donmak üzereyim." Diye bağırdım. Kapıyı bir iki kez çaldım ancak içeriden çıt çıkmadı. Giderek daha da öfkelenmeye başladım.
"Şizofren olduğunu biliyorsun değil mi ? Çift kişiliklisin sen , bana ilacımı getirip hasta halimle dışarıda bırakıcak kadar vicdansızsın ! Aç şu kapıyı." Derken kapıyı sertçe yumruklamaya başladım. Öfkeden delirmek üzereydim.Bir süre daha hınçla kapıyı yumrukladım ancak açmamakta kararlıydı.
Kulaklarımın ve burnumun kopmak üzere olduğunu hissediyordum.Çıplak bacaklarımın beni taşımaya dermanı kalmamış gibiydi. Öyle titriyordum ki kendimi artık zapt edemiyordum.
Öfke dolu girişimim sonuç vermeyince başka bişeyler düşünmeye başladım. Adamı sinirlendirip kapıya atılmıştım . Hala hakaret ediyordum ve bu akıl işi değildi. Kapıyı açası varsada muhtemelen az önceki duyduklarından sonra oda gitmişti. En iyisi vicdanına oynamaktı. Her ne kadar beni bu halde kapıya atarak vicdansız olduğunu göstersede burdan yürümek mantıklıydı.
"Murat." Dedim ağlamaklı bir sesle. "Bak gerçekten çok kötüyüm artık. Hastayım zaten , hiç mi acımıyorsun bana. Zatürre olacağım." Bir süre bekledim ancak yine içeriden çıt çıkmıyordu. Tekrar kapıyı çaldım.
"Murat diyorum , bak özür dilerim tamam mı? Biraz kızdırmak istedim sadece seni. İnanıyorum ki ben sana." Huyuna gitmekte kararlıydım ancak bir türlü kapı açılmıyordu.Artık dizlerimin beni taşıyamayacağını anladım. Kapıya yaslanıp dizlerimin üzerine çökmüştüm. Vicdanına oynamakta işe yaramamıştı. Beni öldürecek kadar sinirlenmiş miydi yani. Nasıl dayanabiliyordu burda bu halde olmama.
"Murat." Dedim artık daha kısık çıkan sesimle. "Hadi lütfen aç. Bak açarsan battaniyenin içine girebilirsin. Ölmek istemiyorum." Dedim. Ancak birden dediğime kendimde şaşırdım. Adamın vicdanından sonra libidosuna oynamaya ne ara karar vermiştim. Hele de Murat gibi bir adamın libidosuna oynamak! Hemen kendime gelmeliydim. Öleceksemde edebimle ölmeliydim. Zaten kapıyı yine açmamıştı. Sanırım cidden ölmemi istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehra.
Genel KurguDoğu Anadolu'ya bağlı Kaledağ köyünde , dedesi ve kardeşiyle yaşayan Zehra'nın hayatı, bir gece ansızın onlara sığınan yaralı bir askerle değişir. 5 yıl sonra kaderin tekrar bir araya getirdiği Zehra ve Murat'ın hikayesi İstanbul'da devam eder . Ka...