10. Bölüm

8.5K 744 310
                                    

Göknil Rona

Mustafa ile ettiğim dans bedenimin yay gibi gerilmesine neden oldu. Bu gece için hayal ettiğim kesinlikle bu değildi. Gündüz Kıvanç'a söylediğim gibi kendisinden bir beklentim yoktu. Bu gece beni ailesine sevgilim olarak takdim etmesini ne kadar beklemiyorsam, Kıvanç'ın bir nişanlısı olmasını da o kadar beklemiyordum. Dans ettiğim adama baktım, ne yapıyordum ben? Bir anlık sinir, bir anlık öfke bana neler yaptırıyordu? Sırf sinir uğruna şu an hiç tanımadığım bir insanla dans ediyordum, ki ben yıllardır gittiğim gece kulüplerinde bile böyle saçmalıklar yapmamıştım. Sahi Kıvanç'a hissettiğim ama bir ad koyamadığım hisler, kıskançlıkla birleşince nelere sebebiyet veriyordu?

'Kıskançlık demeyelim ona biz Göknil. Sen hazmedemedin.'

Evet hazmedemedim. Hazmedemediğim ise beni seçmemesi değildi. Benimle olmak istememesi hiç değildi. Hazmedemediğim yalan söylemesiydi. Hayatında bir kadın varken beni kullanmasıydı. Bana bilmedende olsa bir kadının canını yaktırmasıydı. Şimdi Melis bilseydi aramızda geçenleri canı yanmaz mıydı? Ben bu aldatma oyununa istemesemde alet olmuştum ve Kıvanç er ya da geç bunun hesabını bana verecekti.

Bezgince "Bu kadar yeterli mi?" diye sordum. Gerginliğim yüzünden sevdiğim dans eyleminden bile zevk alamıyorum. Mustafa nazikçe başını sallayıp beni onaylarken, pistte birbirimizden ayrıldığımız anda orkestra, doğum günü müziği çalmaya başladı.

İyi ki doğdun Kıvanç, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Kıvanç!

Şapşal gibi bir inat uğruna dansa kalkmasaydım, defolup evime gitmiş olsaydım şu anda tamda pistin ortasında Kıvanç ile birlikte doğum günü pastasının önünde boy gösteriyor olmazdım. Kıvanç, alkışlar eşliğinde pastasının mumlarını üfledi. Doğum günü için iletilen iyi dilekleri kabul ederken, hediye yerine herkes sözleşmiş gibi vakfa bağış yapmıştı. En sonunda sıra orada olduğum için benim kutlamama geldi. Salaklığımdan, ortamdan uzaklaşmayı akıl edemediğim için yüz yüze kaldığımızda herkesin bakışları altında ister istemez elimi kendisine doğru uzatıp, tebrik etmek zorunda kaldım.

"Nişanlınızla birlikte, sağlıklı uzun bir ömür diliyorum Kıvanç Bey."

Benim yüzümde alaycı bir gülüş belirdi. Ki bu içimin yangınını dışa vuruş şeklimdi. Kıvanç'ın yüz ifadesi ise taş kesilmiş gibiydi. Çenesi öyle bir kasılmıştı ki ya da kendisini o kadar çok sıkıyordu ki içimde çenesini tutup çekme isteği doğdu. Hoş aynı zamanda elimi de acı verecek şekilde sıkıyordu. Sanki her şeyin sorumlusu benmişim gibi... Parmaklarım birbirine geçer gibi acıyınca elimi elinden çektim. Daha önceleri eline değdiğimde vücuduma elektrik akımı yayılırken şimdi azap yayılıyordu. Vicdanımı cayır cayır yakan bir azap... Göz hizama Melis girdiğinde Kıvanç'a sarılışını izledim. Kıvanç'ın, Melis'in sırtına dolanan ellerini... Sanki böyle içine sokarcasına değildi de geri çevirmemek adına sarılıyor gibiydi...

'Kendine pay çıkarma Göknil. İkili ilişkilerden anlıyor olsaydın, bugün stepne konumunda olmazdın.'

İç sesimi duyunca, bakışlarımı malum çiftten çektim. Hızlı adımlarla kokteyl masama geri döndüğümde, Mustafa ardımda belirdi. Artık gitmek istiyordum. Ne olursa olsun sadece gitmek istiyordum. Bu sebepten ötürü veda faslına geçmek adına elimi Mustafa'ya uzattım.

"Tanıştığımıza memnun oldum Mustafa Bey. İyi geceler diliyorum," diyerek hafifçe tebessüm ettim.

Mustafa Bey gülümsememe karşılık vererek; "Seni bir daha nasıl bulabilirim?" diye sorunca tek kaşım havaya kalktı.

"Gündoğan hukuk bürosunda çalışıyorum," dedim bozuntuya vermemek adına. "Yardımcı olabileceğim bir şey olursa oradan ulaşabilirsiniz." Nedense telefonumu vermek istemedim. Beynim sağlıklı düşünmeyi bu gecelik bırakmıştı ve ben hayatımda bir hata daha istemiyordum.

TUTULMA | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin