Göknil Rona
Deli gibi kullandığım arabamın hızını bir kademe düşürüp, telefonumdan Eda'yı arayıp sesi arabanın içine verdim.
"Efendim kuzum?"
Akıl almam gerektiği için hızlıca "Neredesin?" diye soludum. Tabi inşallah Eda'nın bana verecek kadar aklı vardır.
Eda "Muayenehanedeyim kuzum. Bir şey mi oldu?" dediğinde, sesi oldukça şüpheli çıkmıştı ve sonuna kadar da haklıydı.
"Yarım saate oradayım. Gelince konuşuruz," diyerek çağrıyı yüzüne kapadım daha doğrusu kapatmak zorunda kaldım. Yani önümdeki araç aniden durunca çarpmamak adına direksiyonu sıkıca tutayım derken, aramayı da kapatmış bulunmuştum. Ani yaşadığım minik çaplı kaza tehlikesinden sonra daha dikkatli yol almaya devam ettim. Eda'ya söylediğim gibi yarım saat sonra elimde yol üstünden aldığım bir şişe boza ile muayenehanenin önündeydim. İçeri girdiğimde Müzeyyen elindeki telefonunda sosyal medya platformlarını hatim etmekle meşguldü. "Selam Muzo," diyerek ayar olduğunu bile bile ona taktığım lakap ile seslendim. Pek severdim Muzo'yu ben. Şişe dibi gözlükleri ve yüzündeki çilleriyle adeta benim çirkin Bety'imdi.
"Ooo Gökova Hanımcığım hoş geldiniz," diyerek sandalyesinden usulca kalkma zahmetinde bulundu.
"Hoş bulduk, hoş bulduk," dememle bir sarmala döndük.
Biz kucaklaştığımız anda ise Eda meraklı bir halde odasından çıktı. "Göknil?" demesiyle, başımı hafifçe Eda'ya çevirdiğimde yaptığımız telefon konuşmasından sonra fazlasıyla paniğe sebebiyet verdiğimi fark ettim. Eda'ya usulca gülümseyip, Muzo'dan iki adet karton bardak rica ettim. Eda'nın odasına geçtiğimde, Eda ters giden bir şeyler olduğunun farkındaydı. "Ne bu böyle be?" dedi, aldığım bozaya atıfta bulunarak. "Şarapçılara mı özendin? Gazeteye de sardırsaydın keşke!"
Muzo'dan aldığım karton bardaklara oturduğum yerden bozalarımızı doldururken "Otur şuraya, karşıma. Soracaklarım var," dedim. Başını sallayarak merak içerisinde karşımdaki koltuğa çöktü. Bardağını, önümüzdeki sehpada önüne doğru itekledim. İkiletmeden aldı eline. O da dünden razıydı da elimde herhangi bir şişe görünce boşuna bana şarapçı mısın diye takılıyordu. "Anlat. Normal sevgili nasıl olunuyor?" diye sordum ama sanırım Eda üç aylık ömrüm kaldı dememi beklerdi de bunu beklemezdi. Surat ifadesi karşısında yeni bir cisim görüyormuşçasına şaşkındı. Hoş, yeni bir cisim görüyordu. O da sevgili olmanın ne demek olduğunu sorgulayan Göknil idi. İkimizde şaşkındık. Ben neyi nasıl yapacağımı bilememenin şaşkınlığını yaşarken, Eda bu konuya nasıl geldiğimin şaşkınlığını yaşıyordu.
"Normal sevgili derken?" Sonunda sorduğum soruyu idrak ederek konuşmaya başladığında hala konuyu anlamadığını belli ediyordu.
Bozamdan bir yudum alırken omuzlarımı silktim. "Normal sevgili işte... Nedir? Nasıl olunur? Birlikte neler yaparlar? Ya da birbirilerinin hayatlarına ne kadar müdahale ederler?" Ellerimi iki yana açtım. "Bilmiyorum işte!" dediğimde sesim isyan dolu çıktı. "Ve bu bilmediklerim Kıvanç ile olan ilişkimi baltalıyor!"
Ben konuştukça, Eda'nın duyduklarından ötürü gözbebekleri büyüdü. Bozasından benim gibi hızlıca bir yudum alıp, bardağını sehpaya koydu ve "Bir dakika. Bir dakika. Bana neler oluyor anlatır mısın?" diye şakıdı. Eda'nın şaşkın sorularına sesli bir nefes verdim. Acaba direk Kıvanç'a ben yapamıyorum. Ben böyleyim. İşine gelirse mi deseydim?
'De! De, de sonra Depresyondayım, unutuldum. Sevgilimden ayrıldım çok yalnızım diye ağlamalarını çekelim birde senin zırıl zırıl!'
"Benim evde ifade verdiğimiz günden beri Kıvanç ile yüz yüze hiç görüşemedik," diyerek anlatmaya koyuldum. "Sanki babamın karşına geçip en yakın zamanda evleneceğiz diyen, bana yüzük takan o değilmiş gibi." Eda, kaşları çatık bir şekilde beni dinlemeye devam etti. "Çok fazla özlediğimi hissettim. O kadar çok alışmışım ki varlığına, benimle aynı evde yaşamasına..." Başımı iki yana sallarken, derin bir nefes aldım. "Neyse bugün işim erken bitince holdinge gideyim de göreyim dedim. Sanki benden kaçmak ister gibiydi bu geçtiğimiz iki hafta boyunca." İçime dolan kederle omuzlarım düştü. "Holdingin önüne geldiğimde Kıvanç'ta dışarı çıkıyordu, karşılaştık. Ben, birlikte bir şeyler yaparız diye düşünürken arkasından benim boyum kadar bacak boyu olan sarışın bir tane hanım abla çıktı," söylemimle Eda'nın kaşları havalandı. "Kıvanç, ağız kenarıyla yemeğe gidiyoruz sende gelmek ister misin dedi ama beni kadınla tanıştırmadı aksine kadının yanımıza gelmesine izin bile vermedi. Arabasının kapılarını açtı ve 'Bin sen. Geliyorum,' dedi kadına!" Sıkıntıyla yüzümü sıvazladım. "Neyse işte sonra da ben habersiz gittiğim için özür diledim. O da bana 'Normal sevgililer gibi iletişimde olsak, birbirimizden haberimiz olsa, sevgilimin bana sürpriz yapmak isteyeceğini düşünebilirdim,' gibi laf sokarcasına bir şeyler geveledi ağzında. Bu kadar oradan götüme baka baka dönüp sana geldim." Bardağımdaki bozamı bitirip hızla yenisini doldurdum. "Şimdi bana normal sevgili nasıl oluyor anlat bakalım? Senden başka düzenli ilişkisi olan kimse gelmedi aklıma," dedikten sonra anlatmanın verdiği hafiflikle arkama yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA | TAMAMLANDI
Roman d'amourBaşlangıç : 07.10.2019 Final : 20.11.2020 Bugüne kadar okuduğunuz tüm hikayeleri unutun. Şayet kötü erkek ile saf, ezilen, her şeye eyvallah kadının aşkını okumak istiyorsanız yanlış yerdesiniz. Çünkü bu bir güçlü kadın hikayesi. Genç bir kadının, g...