0.7

6K 420 806
                                    

Yeşil saçlı Yoongi'yi özleyenler? 😁❤😗

Çook uzun bir bölüm yazdım sizin için lütfen sizde bol bol yorum yapın ki bölümler daha kısa sürede gelsin. Yorumlar yazma isteği getiriyor bana 😗

Son olarak Jungkook'a yazdığım kitaba devam etmeyi düşünüyorum onu da kütüphanenize ekleyip destek olursaniz sevinirim yakında ona da bölüm atacağım 💖
Sizi seviyorum 😚

🌙 İYİ OKUMALAR 🌙

Saat neredeyse sabahın beşi olmuştu ve ben öğrendiğim gerçekler yüzünden daha doğrusu gün yüzüne çıkan yalanlar yüzünden kendimi bir bara atıp sakinleşene kadar içki içtikten sonra anca eve gelebilmiştim. İsmini bile gecenin sonlarında öğrendiğim Noah denen kadının söyledikleri her geçen saniye beynime işkence ederken eve gelip Suga ile kavga etmemek için kendimi zor tutmuştum. Başta Taehyung olmak üzere ikisine de o kadar sinirlenmiştim ki sakinleşmek için karşıma çıkan ilk bara kendimi atmıştım.

Zar zor anahtar deliğine yerleştirdiğim anahtarı yavaşça çevirip açılan kapıdan içeri girerken bir yandan da düşmemek için mücadele veriyordum. Ayağımdaki topukluları çıkarıp çantamla birlikte kapı girişine fırlattıktan sonra kapıyı kapatıp salona doğru ilerledim. Başımın dönmesinden ötürü çok fazla ayakta duramadığım için merdivene doğru ilerleyip ilk basamağına oturdum ve Suga'nın odasına çıkıp çıkmamayı düşündüm.

Evet her şey Taehyung'un başının altından çıkmıştı. Sırf onu eve kabul edeyim diye eşcinsel yalanını uydurmuştu ama Suga ile en son ettiğimiz o büyük kavga da Suga öyle bir üste çıkmıştı ki bunu düşünmek bile beni çıldırtmaya yetiyordu. Resmen beni homofobik olmakla suçlayıp kendisinden nefret ettiğimi, onu kabullenemediğimi söylemişti ve ondan özür bile dilemiştim. Kahretsin...

Birazda olsa yatışan sinirlerim aklımda dolanan düşüncelerle tekrar alevlendiğinde hızla ayağa kalkıp sağa sola yalpalayarak odaların olduğu kata çıktım. Kendi odama doğru ilerlerken Suga'nın odasıyla göz göze geldiğimde ayaklarıma engel olamayıp koşar adımlarla duvara tutuna tutuna ilerledim. Odanın tam önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve uyuduğunu düşünerek yavaşça odaya girdim ama yanılmıştım. Altında yere kadar değen gri bol eşofmanı ve eşofmanının altından görünen gri calvin klein marka boxerı dışında üzerinde hiçbir şey yoktu. Sırtı bana dönüktü ve bu saatte pencerenin hemen yanında olan yatağının üstüne oturmuş dışarıyı seyrediyordu.

Her ne kadar kapıyı yavaş açmış olsam da uyanık olduğu için kapının açıldığını fark etmesi zor olmamıştı. Refleksle kafasını kapıya doğru çevirdiğinde göz göze gelmiştik ve beni gördüğüne şaşırmış olacak ki hemen ayağa kalkıp bana doğru bir iki adım attı.

''Youra? İyi misin? Bir şey mi oldu?''

Sesi endişeli çıktığından 'Evet bir şey oldu! Yalanlarınızı öğrendim!' diye bağırıp çağırmak istesem de yapamadım ama beni nasıl oyuna getirdilerse aynısını onlara yapıp burunlarından fitil fitil getireceğim. Sadece şimdilik zamanı var.....

Sorduğu soruya aldırış etmeden kapıyı yavaşça kapatıp yatağının yanında ki kırmızı renkteki kadife tek kişilik koltuğa oturdum ve sargı ile sarılmış kolunu kaş göz işareti yaparak gösterdim.

"Kolun nasıl oldu?"

Sorduğum soruyla afallamış olacak ki konuşmak için ağzını aralayıp bir şey söyleyemeden hemen geri kapattı. Gecenin bir vakti hatta sabahın köründe gelip kolunun durumunu sormam garibine gitmiş olmalı ki bu çok normaldi ama açıkçası şuan ne yaptığımı bende bilmiyordum. Yavaş hareketlerle yanımda ki tek kişilik yatağına oturup bakışlarını bana çevirdiğinde başını beni onaylar şekilde salladı.

One Month /Min Yoongi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin