Gif'e bakıp kalp krizi geçirmemek mi? İmkansız 😍😗
Bu bölüm diğer bölümlerimden daha kısa oldu ama 3-4 saatte anca bu kadar yazabildim. Çalıştığım için bir tek pazar günlerim boş oluyor onda da her pazar yazamıyorum maalesef. Bundan sonra belki daha erken bölüm gelebilir ama bölümler kısa olabilir haberiniz olsun 😗🐥
*Bölümü düzenlemeden atıyorum. Düzenlemeye vaktim yok üzgünüm 🐹
Zaten bölüm kısa bari yorum yapında keyfim yerine gelsin be 😁❤
🌙 İYİ OKUMALAR 🌙
Telefon suratıma kapandığında korku dolu gözlerle yanımda ki bedene baktım ve yaşadığım şok yüzünden kısık çıkan sesimle "Arabayı durdur!" Dedim. Namjoon bir saniyeliğine bakışlarını yoldan çekip anlamaz bakışlarla baktığında "Ne oldu?" Diye sordu ama bunu açıklayacak zamanımın olduğunu sanmıyordum. Zaten patron kimseye haber vermeden tek başıma gelmem için beni tembihledi. Bu yüzden açıklama yapmadan, sesimi yükselterek "Durdur arabayı!" Diye tekrarladım.
Namjoon bu sefer sorgulamadan fren yapıp arabayı kimsenin olmadığı kuytu köşe bir yerde durdurduğunda çabucak arabadan inip Namjoon'un kapısına doğru koştum. Ardından kapıyı aceleyle açtığım da "İnmen lazım." Deyip bir cevap beklemeden kolundan tutup inmesi için acele ettirdim. Yüzüme 'Neler oluyor?' Bakışları atsa da görmezden gelerek "Sen bizimkilerden birinin arabasıyla gidersin." Deyip arabanın kapısını hızla kapattım.
Kapıyı açmak için hamlede bulunduğun da ondan önce davranıp bütün kapıları kitledim. Kapıyı bir iki zorlayışın ardından açamayacağını anladığında cama vurup "Youra" diye seslendi. "Nereye gideceksin?" Ona üzgünüm bakışları attığım da arabayı çalıştırıp son gazla arabayı şirkete sürmeye başladım. Bir yandan, ne yaptığımı öğrendiklerin de başta Suga olmak üzere diğerlerinin ne kadar kızacağını düşünüyordum ama Tae'yi riske atamazdım. Onu kurtarmam gereken bir durumdaydı ve patron sadece benim gelmemi istemişti. Kim olsa aynı şeyi yapacağından bunu düşünmemeye çalışarak yoluma baktım.
Yol boyunca çalan telefonumu umursamayıp çok hızlı sürdüğüm için kısa sürede geldiğim şirkete adım atmak için arabadan indiğim de kapısına doğru koşmaya başladım. Aklımda olan tek kişi Tae'di ve tek düşündüğüm onun nasıl olduğu. Şaşırtıcı bir şekilde kapıda korumaları göremediğim için fırsatten istifade oyalanmadan şirkete adım attım ve patronun olduğu kata çıkmak için merdivene koştum. İlk basamağa adım attığımda çalan telefonumu sessize almak için ekrana baktım ama gizli numaradan aranıyor olmak beni bir anlığına duraksattı.
Merakıma yenik düşük aramaya cevap verdiğimde telefonu kulağıma yaklaştırıp "Alo" dedim. Telefonda ki hiç beklemeden konuşmaya başladığın da bunun Tae'nin sesi olduğunu anladım. "Youra neredesin?" Endişeli çıkan sesi beni korkuturken kısık çıkan sesimle "Şirketteyim." Diye cevapladım. Merakla ondan gelecek cevabı beklerken bir anda "Kahretsin!" Diye bağırdı. "Hemen oradan çıkmalısın Youra. Ben şirkette patronun yanında değilim. Telefonumu odasında düşürmüşüm, seni tuzağa çekmeye çalışıyorlar. "
Duyduklarım karşısında bu sefer kahretsin diyen ben oldum. Tae ne patronun eline düşmüştü ne de zor durumdaydı. Ben sadece küçük bir oyunun içine düşmüştüm. Telefonu rastgele cebime koyup hiç zaman kaybetmeden şirketten çıkmak için arkamı döndüğüm de beni görmeseler de bu tarafa gelen takım elbiseli adamları görmemle olduğum yerde donakaldım. Ne yapacağımı düşünürken eli ağzıma kapanam ve beni kendine doğru çeken bedenle irkilip ondan kaçmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Month /Min Yoongi
Fanfiction(Küfür ve erotik içerikler vardır. Rahatsız olacaklar okumasın!) Asıl işleri araba hırsızlığı olan ve birbirleri arasında kıyasıya rekabet yaşayan iki düşman takım düşünün... Bu iki takım arasında ki aşk, ihanet ve kavgalar bütün hayatlarını değişti...