Suga parmağında antileri çeviriyor jskdkskdkd
Bu bölüm ağzıma sıçacaksınız ama kurgu böyle arkadaşlar, üzgünüm ❣
Yorumlar giderek azalıyor 😧 Yorum dilenicem artık sjjdjs ❣
🌙 İYİ OKUMALAR 🌙
Hepimiz silah sesini duyar duymaz sesin geldiği yöne doğru sanki olimpiyat yarışındaki bir koşucunun hızında koşmaya başladık. Tam olarak ne düşünüyordum bilmiyorum. Silah sesini duymak aklımda bir çok kötü düşüncenin belirmesine neden olsa da hiçbir şey net değildi kafamda. Havuzun yanından geçip oturduğumuz şezlongları arkamızda bıraktığımızda küçük çam ağaçlarının çevrelediği alana üstlerinden atlayarak geçtik. Etrafımıza hızla göz gezdirirken önce yerde öylece oturan Tae'ye ardından yerdeki tabanca görüş alanıma kısa süre içinde girdi. Hareket etmeden duran beden kalbimin atışını giderek hızlandırırken ''V!'' diye seslendim.
Tae'nin yanına koşarken diğerleri de benimle birlikte koşmaya başladılar. O sırada Tae başını arkaya çevirdiğinde onun acı bakışları benimse korku dolu bakışlarım bir anlığına birbirine değdi. Aramızdaki mesafe sanki her adımımda daha da uzuyormuş gibi gelirken bir yandan da yol sanki ayağımın altından kayıyordu. Şuan vücudum birçok duyguyu aynı anda yaşıyordu ama en belirgini ve en fazlası korkuydu. Kaybetme korkusu. Onun olmadığı bir dünyayı daha önce hiç düşünmemiştim.
Sonunda aramızdaki mesafe kapandığında hızla onun gibi yere oturdum ve panik içinde hem ellerimle hemde gözlerimle bütün vücudunu kontrol etmeye başladım. Ellerimi önce göğsünde, ardından karnında gezdirirken burnumu çekmemle ağladığımı yeni fark ettim. Yinede ara vermeden Tae'yi kontrol etmeye devam ederken etraftakiler de bir cevap beklercesine korku içerisinde bana bakıyordu. Aklımı kaçırmış gibi kimseyle konuşmadan kontrol ettiğim yerlere tekrar tekrar bakmaya çalıştığımda Tae hızla bileklerimden tutarak beni hafif sarstı. ''Gözlerime bak! İyim, vurulmadım.''
İnanmaz bakışlarım hala Tae'nin vücudunda gezinmeye devam ettiğinde Suga biraz daha yaklaşarak aramızda ilk konuşan kişi oldu. ''Silah sesini duyunca...'' cümlesini devam ettirmeyip sessizliğe büründüğünde Tae ne düşündüğümüzü anlamış olacak ki derin bir nefes alıp verdi. ''Tabanca bir anda yere düştü ve patladı.'' Yaptığı açıklama birazda olsa rahatlamama sebep olurken bileklerimi tuttuğu ellerinden çekip hızla üzerine atladım ve boynuna sıkıca sarıldım. Aklımdan, aklımızdan neler neler geçmişti ve yaşadığım korku asla tarif edilemez bir duyguydu. Tae'yi kaybetme düşüncesi bile beni aklımı kaçırmama neden olurken birde onu kaybetmek hayatımın en kötü şeyi olurdu.
Sıkıca sardığım beden kollarını bana doladığında bir eliyle de saçlarımı usulca okşamaya başladı ve dudaklarını kulağıma yaklaştırıp fısıltıyla konuştu. ''Seni bırakıp gideceğimi nasıl düşünürsün?'' sorduğu soruya karşı başımı bilmiyorum dercesine sallarken yüzümü onun omzuna dahada çok gömdüm. Her geçen saniye ona daha sıkı sarıldığım için mi bilmiyorum, Tae yavaşça geri çekilip benimle birlikte ayağa kalktı ve yerde silahı almak için eğilirken konuştu. ''Şüpheli bakışlarınıza bir son verseniz. Kendimi öldürecek kadar kafayı yemedim.'' Onun kendine zarar verdiğini düşündüğümüze dair bir şey söylemesek de tepkilerimizden ve bakışlarımızdan az çok anlamıştı.
''Odama çıkıp uyumak istiyorum artık.'' Tae elinde tuttuğu silahı beline sıkıştırıp ilerlerken bende peşine takıldım. Kendine zarar vermemiş olsa da, ya da öyle bir düşüncesi olmasa da onu bu gece yalnız bırakmak istemiyorum. Sonuçta çok zor dakikalar geçirmişti ve eski anıları bir tokat gibi tekrar yüzüne çarpmıştı. Bu yüzden onu en iyi anlayacak kişi bendim, çünkü defalarca kez bu durumu yaşayan biriyim. Diğerleri de sessiz adımlarla bizi takip ederken kimse konuşmamaya ve ses çıkarmamaya özen gösteriyor gibiydi. Belki de böyle olması Tae için daha iyidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Month /Min Yoongi
Fanfiction(Küfür ve erotik içerikler vardır. Rahatsız olacaklar okumasın!) Asıl işleri araba hırsızlığı olan ve birbirleri arasında kıyasıya rekabet yaşayan iki düşman takım düşünün... Bu iki takım arasında ki aşk, ihanet ve kavgalar bütün hayatlarını değişti...