"I guess that's why he chose to spend my life."
☆
Sahne arkasına geldiğimizde büyük bir telaş içinde çalışan turne ekibiyle karşılaşmıştık. Ne kadar telaşlı olsalar da son konser olduğundan organize çalışma şekilleri ikimizi de hayran bırakmıştı. Jeff bizi sadece sahne arkasına getirmiş fakat kulise kadar asistanı Jessica eşlik etmişti. Ben gergin hissetmesem bile Carmen gibi detaycı birinin bile rahatsız hissetmesini engelleyecek kadar nazik ve özverililerdi.
Ne kadar çabalarsam çabalayayım ne Carmen kadar ne de tüm bu insanlar kadar nazik olamıyordum. Bu üniversitede üzerime işlenmiş bir lanetti. İnsanlar bütün gerçekliğini kaybetmiş, bütün tavırları ve duyguları sahte gelmeye başlamıştı. Daha sonrası ise beklendikti; kimseye karşı eskisi kadar sıcak ve nazik yaklaşamamıştım.
- Hey!
Yine geçmişi düşünürken Harry'nin kulisinde gezinen gözlerim onun sesiyle kapıya dönerken odaya girdiğini gördüm. Bize yaklaşmadan önce aynanın önündeki deri koltuğa bol işlemeli ceketini ve mikrofonunu bıraktı. Epey terli ve yorgun görünüyordu.
Carmen onunla tanışmak için ayağa kalkınca ben de arkadaşımı yalnız bırakmamak için yanında durdum.
- Merhaba, ben Carmen, sen de meşhur Edward olmalısın.
Harry'nin ikinci ismine karşı çok hayranlık duymadığını biliyordum ama bu da Carmen'in huylarından biriydi işte. Eğer bir insan kendisi ile ilgili bir şeyi sevmiyorsa Carmen bunun üzerine gider, bir şekilde onda "eksik" olan parçasını ona kazandırırdı.
Bu da desteklediği "kendin ol" felsefesinin bir parçasıydı işte.
- Bütün konser boyunca sizi izledim ve sanırım en iyi dans eden ve en yüksek sesle söyleyenler sizdiniz. Eğlendiniz mi?
İkimiz de onaylarken Carmen birkaç bir şey daha ekledi.
- Daha önce müziğinle çok ilgilenmemiştim fakat tahmin ettiğimden daha da iyi çıktı. Favori şarkım 'carolina' değil bu arada, 'kiwi'. Ayrıca-
Konuşurken sürekli el jestleri kullandığından omuzunun altına sıkıştırdığı küçük çantasındaki telefonu çalmaya başlayınca konuşması yarıda kesilmek zorunda kaldı. Telefonunu çıkarıp kimin aradığına bakınca kardeşi Savannah olduğunu gördü ve tekrar Harry'e ve bana baktı.
- Üzgünüm bunu açmam gerek.
O büyük kuliste bizden birkaç adım uzağa giderken tekrar önüme döndüğümde Harry ile göz göze geldim.
- Epey konuşkan ve sosyal birine benziyor, en yakın arkadaşın mı?
- Evet, emin ol o çenesinden nasibi en çok ben alıyorum. Tanışalı yaklaşık 5 sene oluyor, sabır taşımın oluşmasında en büyük katkıya sahip.
İğnelemelerime karşı kulaklarımı içten bir kıkırtı doldurunca bu elimde olmadan beni de gülümsetti. Zümrüt gözler birkaç salise içinde hizasını hafifçe kıvrılan ince dudaklarıma kaydırırken ben hala gözlerine bakıyordum. Eğer Carmen telefonu kapatıp anında yanımıza gelmeseydi ne olurdu tahmin edebiliyordum. Ama onu durdurabilir miydim? Neden bunu düşünüyordum ki?
- Sky çok özür dilerim bebeğim, acilen Savannah'nın yanına gitmem gerek. Dışarı çıkacağımızı biliyordum ama başka bir zaman yaparız olur mu? Borcum olsun.
- Sorun değil, tek başıma da eğlenebilirim.
- O zaman ben kaçıyorum, görüşürüz ve kariyerinde başarılar Harry.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑠𝑘𝑦𝑙𝑎𝑟 ☆ H.S
Fanfiction- bir zaman sonra aklına aniden geldiğimde şunları hatırla. suçluluktan bakamadığım zümrüt gözlerine son kez baktım. - sen benim kalbimi istedin ama ben sadece senin dövmelerini beğendim Edward. 💫 herkes tarafından sevilen, dünyaca ünlü ama bedeni...