10

525 34 20
                                    

"you gotta leave before you get left."

Gözlerim iki adamın zıt renkteki gözlerinde mekik dokurken birbirlerinin kim olduklarını öğrenmek istediklerinin farkındaydım. Az sonra olacak gürültü şimdiden başımı ağrıtmaya başlamıştı. Migrenim vardı benim!

- Bana öyle bakmayı bırakın, tanıştıracağım.

Sorun şuydu ki şu an içerisinde bulunduğumuz şu anda ikisinin de hayatımda ne kalıcı bir yeri ne de sıfatı vardı. Ama dediklerime çok da takılacaklarını sanmıyordum.

- Elijah, erkek arkadaşım.

Zümrüt gözlü adama döndüğümde duymak istediği merakla bekleyen bakışlarını gördüm.

- Harry, yakın bir arkadaşım.

Elijah onun hakkında yıllardır devam eden hayranlığımı bilmiyordu. Bilmesinin de doğru olacağını düşünmüyordum.

- Ne zamandan beri arkadaşsınız?

Sorduğu soru şaşkın bakışlarımla esmer adama dönmeme sebep oldu.

- Ne zamandan beri bana hesap soruyorsun?

Kaşlarımı kaldırarak ona ukala bir bakış attım.

Sinirlendiğini hissediyordum. Onu bana aşık eden şey bu özgüvenim ve bilmişliğim olsa da kontrol edemediği zamanlarda sinir oluyordu.

- Bana cevap ver Skylar. Bu herif için mi bırakıyorsun beni?

Sert ve keskin ses tonu öfkemin yavaşça açığa çıkmasını sağlarken gözlerim kolumu sıkan eline kaydı. Artı olarak sinir kontrol sorunları da vardı.

Biliyorum, Elijah ile bir ilişki içinde olmak kendimi sınamaktan başka bir şey değildi.

Konuşacağım sırada gözümün ucuyla Harry'nin müdahele etmek için harekete geçtiğini fark ettim. Onu sol elimi kaldırarak durdurdum ve gözlerimi Elijah'ın gözlerine diktim.

- Elini çek Elijah.

Parmakları kolumu daha çok sıkarken gözlerimi kapatıp öfkemi geri itmeye ve sabrımı kazanmaya çalıştım. Canım acımaya başlamıştı fakat bunu dile getirerek onu mutlu etmeyecektim.

Elini sertçe kolumdan ayırdım ve hiç düşünmeden sağ gözüne yumruğumu geçirdim. Bana sinir sorunları olduğunu söylediğinde onu anlayışla karşılamıştım fakat eğer benimle devam etmek istiyorsa bana zarar vermeyeceği konusunda yemin ettirmiştim. Bu zamana kadar hiçbir şey yapmamıştı bana ama aldatılma düşüncesinin nasıl hissettirdiğini çok iyi bilirdim.

- Sana başlangıçta çizdiğim sınırları aştın ve her şeyin üstüne söyleyeceğim birkaç şey var. Tebrikler Elijah, artık hayatında ben yokum. Ayrılıyoruz, sana hayatta başarılar.

Sinirle arkamı döndüğümde elinde hala güller tutan, şaşkın bakışlı Harry'i görünce gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. Aptal gibi bir ayrılık sahnesini izlemişti.

Topuklu ayakkabılarım ayağımı sızlatırken güvenliğin beni görünce düğmesine bastığı asansöre bindim ve 20. Kata bastım.

- Sky!

Harry'nin şok etkisini atlatıp bana doğru geldiğini görünce kapı kapanma düğmesine bastım ve gözlerinin içine baktım.

- Defol git, Harry.

Dairemin kapısını açıp kendimi en doğru tabirle içeri attıktan sonra kapıyı kapattım ve çantamı rastgele bir yere fırlatıp sırtımı yasladım. Gözlerim yorgunlukla kapanırken el yordamı ile topuklu ayakkabılarımın bağını çözüp onları da fırlattım evin herhangi bir köşesine.

Yorulmuştum. Çok fazla hem de.

Elijah ile birlikte olmak sinir sistemime aylardır yapılan bir işkence gibiydi. Ona karşı güçlü kalmak, en az benim kadar değişik olan ruh hallerine karşı anlayışlı olabilmek bu hayattaki en büyük sınavımdı.

Ona bir şans verebilmek, hayatımda bir yer edinmesine göz yumabilmek bile benim için zorlayıcı olsa da o her seferinde her şeyi daha çok batırmıştı. Tek çıkış yolu ayrılmaktı.

Ben de istemezdim elbette aylardır emek verdiğim ilişkiyi kestirip atmayı ama bu kendi sağlığım içindi. Kendimi neredeyse hiç düşünmediğim bu ilişkide bu seferlik düşünmüştüm ve sonuç pek de iç açıcı değildi.

Arkamdaki kapı tıklatılınca sırtımı ayırdım ve arkamı dönüp delikten baktım. Elbette Harry'di. Kapıyı açmadan ve diğer komşularımı da umursamadan bağırdım.

- Sana defol git dedim!

- Ama gitmedim!

Anlımı tükenmiş bir şekilde kapıya yaslayıp ofladım. Son günlerde hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu.

- Neden sadece yalnız bırakmıyorsun ki?

- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun!

Kulaklarımı dolduran cümlesi bir anda gözlerimi açmama ve dikleşmeme neden olurken dediği şey ne kadar doğru olsa da inkar etme yoluna gittim.

- Ne saçmalıyorsun Harry? Ben her zaman yalnızım.

Birkaç saniye sessizlik oldu. Daha sonra sesini daha kısık ve yakından duydum.

- Hadi artık Skylar, daha fazla direnme.

Kapıyı açacağımı anladığımda önce arkamı dönüp derin bir nefes aldım. Boğazımdaki yumruyu yuttuğumdan ve gözlerimdeki yaşları geri ittiğime emin olduktan sonra tekrar beyaz dış kapıya döndüm.

Beni çözdüğünü fark ettiğimden yüzüne bakmadan kapıyı açık bırakıp salona ilerledim. O da arkamdan gelip çiçekleri ada tezgaha bırakırken beyaz kanepeye oturmuş, bacaklarımla bağdaş kurmuştum. O da yanıma oturunca arkama yaslandım.

- İyi misin?

Kulağıma ulaşan cümle bir anlığına komik geldi. Bunu gerçekten soruyor muydu?

- Sence?

Bakışlarını düşünmek için bir anlığına benden çekti.

- Çok da harika diyemem.

Ellerimi dizlerime koyarken yumruk attığım sol elim sızlayınca dudaklarımın arasından acı dolu bir inilti döküldü. Bu Harry'nin dikkatini çekerken gözlerim kızaran eklemlerime kaydı. Tahminimden daha çok hasar almıştım.

Harry birkaç saniye sonra elinde buz torbası ve ilk yardım çantası ile önüme diz çökünce elimi uzattım ve ilgilenmesine izin verdim. Buzu her temas ettirdiğinde inliyordum ve o da yüzünü buruşturuyordu.

Pansuman yaptıktan sonra sargı bezini ince bir tabaka halinde sardı ve getirdiği ekipmanları yerine kaldırdı. Başımı kanepeye yaslayıp gözlerimi kapatırken Harry'nin arkamdaki mutfakta bir şeyler yaptığını duydum. Birkaç saniye sonra yanımda bir çöküntü oluşunca gözlerimi açtım. Elindeki iki kadehten birini bana uzatınca sağ elimle aldım ve dudaklarıma götürüp beyaz şaraptan ilk yudumu aldım. Kendi aldığı pahalı şarabı getirmişti.

- Sert kız olmak yoruyor ama dünya böyle işliyor.

Elimdeki kadehi önümdeki cam sehpaya bıraktım ve aklımdan geçen şeyi yapmaya karar verdim. Onun elindeki bardağı da alıp benimkinin yanına bıraktım ve sırtından itip arkasına yaslanmasını sağladım. O beni dikkatli bir şekilde izlerken bacaklarımı kanepenin üzerine çıkarıp başımı dizlerine bıraktım. Arkamdaki parmaklarını bulup saçlarımın üzerine okşaması için bırakırken gözlerimi kapatmadan önce mırıldandım.

- Terk edilmeden önce terk etmen gerek.

𝑠𝑘𝑦𝑙𝑎𝑟 ☆ H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin