"goodnight Skylar."
☆
Harry'nin beni tam anlamıyla stalklarken bu olayın gizli yapıldığını bilmediği için Elijah'ın çalıp benim söylediğim gönderiyi alenen beğenmesi ile kendini bütün hayranlarına ifşa etmesi üzerinden birkaç saat geçmişti. Elijah gitmiş, gözyaşlarım dinmişti. Öğlen de uyanmamın etkisiyle bütün Kaliforniya güneşini kendime zaman ayırmak için kullanmış, negatif enerjiyi benden uzaklaştıracak onlarca şey yapmıştım.
Fakat bu öz bakım turum güneş batmasına yakın yemek yaparken çalan kapıyla bölünmüştü. Birini beklemiyordum fakat arkadaşlarım -özellikle de Carmen- çat kapı gelmeyi sevdiğinden çok da tuhaf karşılamamıştım.
Fakat kapıyı açtığımda karşılaştığım gözler Harry'e ait olan zümrüt gözlerdi.
- Hey.
- Hey. İçeri gelebilir miyim?
- Elbette, ben de şimdi yemeği hazırlamayı bitirmek üzereydim. Aç mısın?
Kapının kenarına geçip ona yol verirken başıyla onaylarken ellerindekileri bana uzattı. O an gözlerine bakmaktan ikisinin de dolu olduğunu fark etmemiştim.
- Bunlar senin için, dün gece için bir teşekkür babında düşün.
Uzattığı kırmızı ve beyaz gülleri koklayıp birkaç adım sağımdaki ada tezgaha bıraktıktan sonra bana tanıdık gelen karton çantanın içindeki şişeyi çıkardım. Şarap olduğunu görünce ukala bir şekilde sırıttım. Beyaz şarap şişesinin etiketi üstündekileri okumamdan sonra ne olduğunu kavramam birkaç saniyemi almıştı. Etkilenmiş bakışlarımı tepkimi izleyen Harry'e kaldırdım.
- Wow, bir şarap tiryakisine dünyanın en pahalı üçüncü şarabını hediye etmek. Ne diyebilirim ki? Etkilendim Styles. Asıl şimdi ilgimi çektin.
Yemeğe bakmak için ona arkamı dönüp mutfağa ilerlerken elimdeki 2007 Montrachet'i suya koymaya gerek duymadığım güllerin yanına bıraktım. O ada tezgahın arkasındaki bar taburelerinden birine otururken dün gece ona tarif ettiğim yerden iki kadeh çıkarıp önüne koydum. O şarabı beklemediğim bir profesyonellik ile açarken fırındaki yaprak kesilmiş eti çıkarıp tezgaha bıraktım.
- Biliyor musun Edward? Zamanlaman harika aslında, ben de bu gece İngiliz yemekleri pişirmeye karar vermiştim.
Henüz haşlanalı birkaç dakika olan sebzelerden biraz biraz etin yanına koyup çatal, kaşık ve bıçak ile Harry'nin önüne bıraktım.
- Pazar Kızartmanın tadını çıkar.
O yemeğe başlarken henüz hala sıcak olan fırına ada tezgahın altında muhafaza ettiğim, biçimlendirilmiş Yorkshire pudinglerini yerleştirdim. Ben de kendime yemek alıp yanına yerleştiğimde ilk lokmasını almak için beni beklediğinden ona döndüm. Çatalın ucundaki sebzeleri ve eti ağzı atınca yüzündeki büyük gülümseme ile ben de gülümsedim.
- Çok özlemişim ve harika olmuş. Ellerine sağlık.
- Afiyet olsun.
Bir yerde İngilizleri mutfak konusunda memnun etmek zordur diye okumuştum. Evet Harry gerçekten beğendiyse bu benim için büyük bir başarı sayılırdı.
Kadehin dibinde birikmiş ve parlıyor gibi gözüken pahalı şarap ile nihayetinde dudaklarımı kavuşturduğumda gelen tadın yoğunluğu ile yutmakta zorlandım ilk başta, ama ağzımın içinde gezdirdikçe denediğim bütün beyaz şaraplarda aradığım tadı bulmuş gibiydim.
- Nasıl?
Harry'nin sorusu ile yanağıma dayadığım soğuk kadehi çektim ve gözlerimi açıp ona baktım. O da tepkimden memnun kalmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑠𝑘𝑦𝑙𝑎𝑟 ☆ H.S
Fanfiction- bir zaman sonra aklına aniden geldiğimde şunları hatırla. suçluluktan bakamadığım zümrüt gözlerine son kez baktım. - sen benim kalbimi istedin ama ben sadece senin dövmelerini beğendim Edward. 💫 herkes tarafından sevilen, dünyaca ünlü ama bedeni...