14

481 33 8
                                    

"take care of yourself."

Sabah çok klasik uyanmıştım aslında. Baş ağrım ve mide bulantım vardı, bunlar akşamdan kalma olduğumu ele veren belirtilerdi. Gözlerimi açmadan yatağımda doğruluğumda beynimin içindeki kaktüsün dikenlerinin tek tek battığını hissettim.

- Ah, böyle baş ağrısını sikeyim.

Göz kapaklarımı açtığım an karşılaştığım şeyler dün üzerimdeki şort ve tişört olunca kendi üzerime baktım. Sadece iç çamaşırlarım vardı. Kulübe ya da bara gitmemiştim, bu da demek oluyordu ki evimde sadece seks için burada olan bir adam olamazdı.

Ağrımı ve bulantımı umursayamadan aniden arkamı dönünce Harry'nin huzurlu bir uykuda olduğunu belli eden güzel yüzünü gördüm. Düzenli nefes alış-verişleri kulağıma dolarken bir anlığına yüzümdeki gerginliğin ve beynimin içindeki kaktüsün yok olduğunu hissettim.

Ama bir dakika, onun da üzeri çıplaktı. Onunla yatmamıştım değil mi?

Yorgun bir biçimde yatağımdan kalkıp giyinme odama girerken bir yandan da dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Sınırım 2 bardaktı, ben de 2. Bardağa kadar neredeyse her şeyi hatırlardım. Şimdi de birkaç bir şey vardı hafızamda.

Öylece müzik dinleyip ağlarken Twitter'da yanlışlıkla bir twiti beğendiğimi hatırlıyordum. Nasıl bir twit olduğu yoktu. Harry'nin evime geldiğini hatırlıyordum. Neden olduğu yoktu. Yüzümde gezinen sıcak nefesini hatırlıyordum. Ağlayarak kustuğumu hatırlıyordum. Ve buradan sonrası yoktu, öncesi de böyle kopuk bir filmin sahneleri gibi git gel anılardı.

Beynimi avucuma alıp mıncıklamak ve çöpe atmak istiyordum.

Üzerime rastgele bir gecelik geçirdikten sonra saçlarımı yarım bir topuz yapmış, ilaç içmek için odamdan çıkıp mutfağa geçtim. Televizyonun üstündeki çiçeklerden bir arka planı olan büyük saate bakınca öğlen 12.00'ye yaklaştığını gördüm. Tahmin edilebilir bir saatti.

İçtiğim ağrı kesicinin ardından kahve makinesini 2 bardaklık miktarda çalıştırıp salona ilerledim. İçerisi tam bir savaş alanı gibi görünüyordu.

Orta sehpanın üzerinde telefonum, boş bir sigara paketi, kadehler, Jane Austen'a ait favorim olan birkaç kitap, aynı zamanda Uğultulu Tepeler, ses sistemi kumandası, saç tokalarım, kalem ve kağıt bile vardı. Kanepelerin üzerindeki minderler dağılmıştı ve televizyonda Love Island vardı.

Gözlerimi devirip onları birkaç dakika içerisinde toplamamın ardından hazır olan kahvemi doldurup çantamdan yeni bir paket sigara aldım. Salonun havuza çıkan kapısını evin havalanması için açık bırakıp orta sehpadaki küllüğü aldım ve kanepeye oturdum. Dün gece karaciğerime ne kadar zarar vermiş olmam beni güne sigara ve ağrı kesici ile başlatmaktan alı koymamıştı.

Sakin bir gün geçirmek amacıyla her yeri toplasam bile asla ellemediğim, büyük ihtimal sessizde olan telefonumla bakıştığımız gergin dakikalar içinde dün akşam Harry'e neler demiş olabileceğimi düşünüyordum. Birlikte geçirdiğimiz ve neden beni bu kadar umursadığını anlamadığım bir hafta içerisinde onun hakkında çok fazla düşünmemiştim ama sarhoş kafamla gerçek düşüncelerimi hiç düşünmeden söylemiş olabilirdim.

- Günaydın.

Sağımdan gelen boğuk ve çatlak ses ile gözlerim şeffaf fakat çeşitli çıkartmalar olan telefon kılıfımdan Harry'e döndü. Ve şükür ki üzerinde kıyafetleri vardı. Çünkü olmasaydı gövdesinde dövmelerine nasıl bir tepki verirdim tahmin edemiyordum. Tek bildiğim şey hayranı olduğum andan beri eğreltiotu dövmelerine ne kadar dokunmak istediğimdi.

𝑠𝑘𝑦𝑙𝑎𝑟 ☆ H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin