"I'm thinking a little more, usual things."
☆
İyi değildim ve her zamanki Skylar gibi davranmıyordum.
Pazar gününü evde hobilerimle ve hediyelerimle ilgilenerek geçirmemin ardından havuzda biraz oyanlamış, gece yarısına kadar da dizi izlemiştim. Gecem normal geçmişti, deliksiz bir uyku çekmiştim. Fakat bir sonraki gün işteyken her şey tuhaflaşmaya başlamıştı.
Stajyerlerimin de kutladığı doğum günümün ardından benim çok da ünlü olmamamdan ve çok dikkat çekmediğinden dolayı sıkılınca Twitter'da hayranlarla konuşmuştum. Onların tuhaf sorularına birkaç saatte bir cevap verirken bir hayran dövmelerinin yakından nasıl göründüğünü, dokununca nasıl hissettirdiğini sormuştu.
O an sadece sıradan bir arzu/ihtiyaç meselesi gibi değerlendirdiğim, bu nedenle kafama takmadığım gece aklıma gelmişti. Dengem orada bozulmuştu aslında, şimdi gözden geçirirken fark ediyordum.
Gökyüzünün batmasına yakın, nemli bir havada gökdelenin çatısında tek başıma sigara içerken dövmeleri, dokunuşları ve daha fazlası aklıma girmişti. Bir daha da hiç çıkmamıştı.
Zihnim yine tuhaf bir şekilde her detayı değil bazı vurucu anları kaydetmişti belleğime. Birincisi de o sorunun cevabıydı.
Neredeyse gövdesindeki bütün dövmeleri tek tek öptüğümü hatırlıyordum. Lekeli teni karakterine zıt düşse ve bu tuhaf hissettirse de bence gerçek Harry'e o zaman dokunmuştum.
Sorunun cevabını ise karmaşık bir kelime olarak verdim; çarptırılmış. Hissettiklerimi sözel zekam en iyi bu kelimeyle açıklamıştı işte.
Haftanın diğer günleri ise işe gitmek benim için bir işkence haline gelmişti. Hiçbir şeye tam olarak odaklanamıyor, kimseyi doğru düzgün dinlemiyordum. İlk 2 gün sigara içmek için çatıya çıkışlarımı artırarak kafamı dağıtmaya çalışsam da diğer 2 gün işten erken çıkmıştım.
Evde yaptığım şey ise kendime beyaz şarap koyup, gitardan favori şarkılarımı çalmaktı. Biraz kitap okuyor, biraz dizi ya da film izleyerek bir şekilde vaktimi yiyordum. Bir kaktüs bile almıştım! Adı ise Benjamin Button'dı.
Fakat cuma gecesi, gün bitimine 20 dakika kala kimsenin olmadığı havuzda yüzerken evimin kapısının çalınması ile bu sıkıcı rutinim değişmeye başlamıştı.
Eşyalarımı alıp eve geçtiğimde ve üzerime büyük beden uzun tişörtü geçirdiğimde kapıya doğru gidip açtım. Sıfır beklenti ile gittiğim kapının arkasında yüzünde kocaman bir gülümseme ile Tommy karşılamıştı beni.
- Sky, sergi açıyorum!
Bağırarak söylediği cümleden sonra bir anda eve girip beni büyük cüssesine çekti ve kollarını belime dolayıp kapının önünde havada döndürdü. Ben de gülmekten kendimi alamazken birkaç saniye sonra yere nihayet tepki verebildim.
- Ne zaman?
- Sabah erkenden Collin beni aradı ve Brian'ın Cumartesi günü için kabul ettiğini söyledi. Bütün gün dekorla falan uğraştıktan sonra buralarda bir yerde yemek yiyordum işte, sonra bir baktım numaran telefonumda. Sana geleyim dedim şansıma sen de evdeymişsin. Ah Tanrım, şükürler olsun!
Bana tekrar sarılırken kocaman gülümsedim. Tanıştığımız zaman bana sanat galerisi sahipleriyle aktif görüşmeler içerisinde olduğunu ve sergi açmak, insanlara fotoğraflarını anlatmak istediğini söylemişti.
Onun adına sevinmiştim.
- Bir dakika, Tom yarın cumartesi?
İçeri geçip mutfağa girdiğinde ada tezgaha yaslanıp bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑠𝑘𝑦𝑙𝑎𝑟 ☆ H.S
Fanfiction- bir zaman sonra aklına aniden geldiğimde şunları hatırla. suçluluktan bakamadığım zümrüt gözlerine son kez baktım. - sen benim kalbimi istedin ama ben sadece senin dövmelerini beğendim Edward. 💫 herkes tarafından sevilen, dünyaca ünlü ama bedeni...