9~ İlk Gün

5.8K 778 432
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. Kontrol edecek zamanım olmadı. Yanlışım varsa affedin lütfen. VE ARKADAŞLAR CİDDEN YORUM YAPIN RİCA EDİYORUM. O KADAR YAZIYORUM AMA KİMSE YORUM YAPMIYOR! İyi okumalar!

9. Bölüm

Damarlarımda gezinen saf heyecan ve mutluluk dudak kenarlarımı kıvırmak için zorlasa da kendimi zorlukla zapt edip, üzerimdeki bakışlara aldırmadan hukuk fakültesinin kapısına ilk adımımı attım. Gökyüzünde yürüyormuş gibi hissettiğim gerçeği fazlasıyla dehşet vericiydi çünkü ben her zaman omuzlarında ağırlık nedeniyle sürünmeye alışmış biriydim. Oysaki şu an ayaklarım yere değmiyordu. Bu halimi Jiyeon'un da görmesini istesem de hastane dışarısına çıkması çok sağlıksızdı onun için. Hatta Bay Jeon doktor dışında herhangi birinin Jiyeon'un odasına girmesinin bile çok riskli olduğunu söylemişti. Yine de sorun değildi. Jiyeon ile sevincimi sonradan da paylaşmak benim için sorun olmazdı.

Bay Jeon'un bana aldığı onlarca ayakkabıdan biri olan ayağımdaki siyah ayakkabıları zemine her değdirdiğimde biraz daha dikleştiriyordum omuzlarımı. Üzerimdeki gözler ve kulağıma dolan şeyler bile moralimi bozamazdı bugün. Bu durum sadece bakışlarımı daha boş tutmam ve omuzlarımı daha da dikleştirip güçlü olduğumu etrafıma göstermemi sağlamamdan başka bir şey ifade etmiyordu benim için. Bay Jeon'un evlatlık aldığı ve üzerinde fantezilerini uyguladığı evlatlık olmak, buraya torpille girdiğimi bile umurumda değildi benim ki zaten torpille girdiğim konusu doğru olabilirdi. Burayı kendim de kazanabilecek olmama rağmen şu anda burada olmamı sağlayan kişi Bay Jeon'du. Fakat her zaman ben doğruyu bildiğim sürece etrafımda atılıp tutulan şeyleri umursamayan biri olmuştum.

Bay Jeon'un bana tarif ettiği gibi A-101 yazılı kapının önüne geldiğimde başımı dikleştirip kapıyı açtım. Kalbim güm güm atıyor, ağzım heyecandan kuruyordu fakat bunu asla yüzüme yansıtmıyordum. Gösterdiğim gerçekçi her duygunun insanların beni kullanabileceklerini düşünmeye iteceğinden emindim fakat hayır, ben hayatın acı yüzüyle çok erken tanışmış ve olgunlaşmak zorunda bırakılmış biri olarak insanların beni kullanmalarına asla izin vermezdim.

Kapıdan içeri adım attığım gibi kampüse geldiğimden beri üzerimde olan gözler sınıfta da bana yönlendirildiğinde gözlerimi amfide gezdirip nereye oturacağıma karar vermeye çalıştım. Gözümü orta sıralara dikip yürümeye başladığımda ne kadar kafam dik olsa da önünden geçtiğim amfiden önüme uzatılan ayağı görmüştüm. Merdivende attığım adım duraksarken gözlerimi önce takılıp düşmem için uzatılmış ayağa ardından da sağımdaki sırada oturup, bana yüzündeki saçma gülümseme ile bakan çocuğa çevirdim. Siyah saçları karışık ve mavi lens takılmış gözlerine göz kalemi sürmüştü. Burnunda garip bir yamukluk vardı. Yüksek ihtimalle hayatının herhangi bir zamanında burnuna sert bir yumruk yediği için yamulmuştu.

Bana hala meydan okuyan ve beni aşağılamaya çalıştığını belli eden bir gülümsemeyle bakıyor olan çocuğun yüzünün ortasına sert bir yumruk geçirme isteğimi zorlukla bastırdım. Yüzümde gram mimik oynatmadan önüme döndüm ve hala önümde duran bacağının üstüne bilerek sertçe basarak geçtiğimde çocuk sesli bir şekilde inledi. Gram umursamadan merdivende yukarı çıkıp ortalarda duran bir sıraya oturduğumda az önce benim düşmemi planlayan çocuğun " Hey, sen!" diyerek bana bağırdığını duydum.

Gerçekten, tek istediğim beladan uzak, Jackson'ı kendime âşık edip ardından öldürebileceğim, derslerime de yüklenebileceğim bir sene geçirmekti. Neden daha ilk günden birileri ile dalaşmak zorunda kalıyordum?

Kafamı kaldırmadan siyah çantamı sırtımdan indirip Bay Jeon'un satın aldığı kitaplardan " İş Hukuku" yazılı olanı çıkarıp önüme koydum.

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin