12~ Buluşma

5.8K 728 566
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

12. Bölüm

Elimdeki kahve bardağını dudaklarıma götürürken dikkatli bakışlarım kısıldı. Jackson da kahvesini içerken benim bu dikkatli bakışlarımda hiç de rahatsız oluyor gibi durmuyordu. Hatta arada yanında oturan arkadaşıyla olan konuşmasını kesip bana dönüyor ve gülümseyip tekrar arkadaşına dönüyordu. Ona diktiğim gözlerimi utanıp çekmiyordum da. Biraz fazla arsız davranıyordum belki de fakat Jackson'ı gözlemleme işimi kenara bırakmayacaktım.

Bana sırılsıklam aşık olmak zorundaydı.

Bu süreçte normalde yapmaktan utanacağım şeyleri yapmaktan dahi çekilmeyeceğime dair kendime söz vermiştim. Zaten yüzümde bir gülümseme ile gezebiliyorsam her şeyi yapabilirdim artık. Gerçekten, gülümsemeye karşı olan nefretim gün geçtikçe artıyordu çünkü bu sahte gülümsemeyi asla silemiyordum. Oynadığım " Ailesindeki herkesi kaybettiği halde ayakta durmaya çalışan, neşeli fakat duygusal evlatlık," imajını sürdürmek istiyorsam bu gülümsemeyi asla yüzümden indiremezdim.

Bu rol kesinlikle bana hiç uymuyordu.

" Sen ne diyorsun bu konuda Taehyung?" Gözlerimi kırpıştırıp Jackson'ın yüzünde olan bakışlarımı çekip bana seslenen kıza döndüm. Okula ilk geldiğim gün gördüğüm mavi saçlı kızdı. Jackson ile aynı grupta olduğunu görmüş olsam da bugün kafede oturmaya başladığımız sırada beni o gün gördüğünü hatırlattığında onu tanımıştım. Normalde insanları hatırlamakta zorluk çeken biri değildim fakat o gün Bay Jeon'a – ya da canım (!) babama- o kadar sinirliydim ki orada bulunan kişileri dahi unutmuştum. Eh, Bay Jeon'un aniden babam olmasına karşı olan sinirimin diğer şeylerin önüne geçmesi çok da garip değildi. Kesinlikle beni şaşırtmakta ve sinirlendirmekte üzerine yoktu.

" Üzgünüm," dedim mavi saçlı kıza. Adı sanırım Siyeon'du. Önü kısa arkası fazlasıyla uzun mavi saçlarını küt kestirmişti, hafif tombul bir suratı ve çok güzel bir sesi vardı. Konservatuar öğrencisi olduğunu öğrenmiştim konuşma arasında. " Dediğini duymamışı. Tekrarlayabilir misin?"

Siyeon gözlerini kısıp güldü. " Jackson'dan gözlerini alamadığın için beni duymaman çok normal," dedi imayla. Normalde " Sana ne?" diyerek göz devirmem gerekirdi fakat amacımı kendime hatırlattığım için normalde hiç yapmayacağım bir ifadeye büründüm. Utangaç bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirip bana sırıtarak bakan Jackson'a ufak bir bakış attım. Fakat hemen ardından utanmışım gibi hızlıca tekrar Siyeon'a döndüm. Masada oturan Jackson'ın arkadaşları kahkaha attığında ofladım.

" Ne-ne alaka? Dalmışım sadece," dedim bilerek kekelerken fakat rolümü harika oynadığımdan emindim. Kahkahalar yükseldiğinde içimdeki kahkaha atan drama kraliçesi alayla gülümsedi. Belki de hukuk yerine oyunculuk okumalıydım. Harcanıyordum resmen.

Siyeon imalı sırıtmasını büyüttü. " Hepimiz inandık şu an," dedi kıkırdayarak. Ona tekrar itiraz edeceğim sırada masaya aniden vurulan el ile herkes irkildi. Bu çıkışı beklediğim için sinsi sırıtmamı içime atıp saf bakışlarımı Seolhee'ye çevirdim. Bembeyaz olan yüzü kızarmıştı ve kahverengi gözleri sinirle kısılmıştı. Bana öfkeyle bakarken ne olduğunu anlamamışım gibi gözlerimi kırpıştırıp saf saf yüzüne bakmaya devam ettim.

" Bir sorun mu var?" dedi Jaebum Seolhee'ye. Seolhee ona birkaç saniye dik dik baksa da aniden gülümsedi ve masanın üstüne sertçe indirdiği elini kucağına koydu. Sahte olmak sorun değildi, sonuçta ben de şu an tam anlamıyla sahteydim fakat rol yapıyorsan da en azından belli etmemen gerekmez miydi?

" Ah elim çarptı sadece," dedi yüzündeki nazik bir gülümsemeyle. Elinin bu şekilde çarpmasının hepimiz imkânsız olduğunu bilsek de kimse bir yorum yapmamaya karar verdi. 6 kişi oturduğumuz masada kimse Seolhee'nin bu davranışını o kadar normal karşılamıştı ki bunu normalde de yaptığından emin olmuştum. İlgileri üzerinde tutmaya alışkın biri olduğu belliydi. Aslında dışarıdan bakıldığında da böyle biri olduğunun nedeni açıkça belliydi. Seolhee gerçekten güzel bir kızdı. Yüksek ihtimalle bulunduğu alanlarda göz kamaştıran kişi olmaya alışmıştı. Bunu garip karşılamadım. Eğer bu kadar duygusuz biri haline gelmeseydim Seolhee ile vakit geçirmek için uğraşırdım. Gerçi uğraşmayabilirdim de. Aşırı egolu insanlarla yatmak dahi pek zevk verici olmazdı.

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin