34~ Sevgili

4.3K 617 361
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 

Medya şarkısı: Billie Eilish- No Time To Die

34. Bölüm

Yeontan'ın kafasını robotik hareketlerle okşarken tüm dikkatimi verdiğim filmde hiçbir ayrıntını kaçırmak istemediğim için asla gözlerimi kaçırmıyordum. Yeontan'ın da bu dikkatimi özellikle bozmak istemiyormuş gibi hiçbir şekilde sesi çıkmıyor ve kucağımdaki durumunu değiştirmiyordu. Altıma giydiğim şort, koltukta bacaklarımı bağdaş kurarak oturmam nedeniyle biraz daha yukarı sıyrılmıştı ve Yeontan'ın tüyleri bacağımda hafif bir kaşınma hissi oluşturuyordu. Dibi gelen sarı saçlarımın karman çorman olduğuna emin olsam da pek de umurumda sayılmazdı.

" Bu cüce çok sinir bozucu değil mi sence de Yeontan?" dedim gözlerimi sinirle kısarken. " Cüce kralı olacak bir de ama sürekli düşünmeden karar veriyor." Yeontan çok sesli olmayacak bir şekilde havlayarak karşılık verdiğinde dediğimi anlamış ve bana onay vermiş gibi kıkırdadım. Tekrar bakışlarımı dikkatle izlediğim filme çevirdim. Ejderhayı öldürdüğü ve cücelere yardım ettiği için başından beri favori karakterim olan karakterin saçlarının ne kadar güzel olduğunu düşündüğüm sırada koltuğun tam yan tarafı aşağıya doğru çöktü. İrkilerek yana döndüğümde Jungkook ile karşılaştım.

Bugün işe gittiği için evde tektim ve uzun süredir film izliyordum. Saat kaç olmuştu bilmiyordum fakat Hobbit serisinin üçüncü filmini izlediğime göre çoktan akşam olmuş olmalıydı. Filme o kadar odaklanmıştım ki Jungkook'un geldiğini bile duymamıştım. Her zaman giydiği takım elbisesinin ceketini çıkarmıştı ve lacivert renkli gömleğinin üstten üç düğmesi ve kollarındaki düğmeleri açmıştı. Normalde hep aşırı düzenli duran saçları dağılmıştı ve daha birkaç dakika önce saçlarını beğendiğim söylediğim karakterin saçlarından bile daha çok kıvrık duruyordu. Kıvırcık saç sevgim kabardığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Sırtını koltuğa yaslayıp yorgun bir edayla kafasını bana doğru çevirdi.

Gözleri fazlasıyla yorgun bakıyordu. Odada televizyonda oynamaya devam eden film harici bir ses oluşmayınca ilk ben konuştum. " Hoş geldin," dedim sakin bir sesle. " Geldiğini hiç duymamışım. Ne zaman geldin?"

Jungkook hafifçe tebessüm edip gözlerini dikkatle yüzümde gezdirdi. " Çok fazla olmadı geleli. Çok odaklandığın için fark etmemişsindir." Kafamı sallayarak onu onayladığım sırada Yeontan havlayarak kucağımdan indi. Bakışlarım refleksle Yeontan'ın kalktığı bacaklarıma kaydığında fazlasıyla açıkta duran esmer bacaklarım nedeniyle bacaklarımı düz bir hale getirdim. Jungkook'tan utandığımı söyleyemezdim fakat şortumun bol olması nedeniyle neredeyse uyluklarımın tamamını gösteriyordu.

" Çok yorgunum," diyen Jungkook ile tekrar bakışlarımı ona çevirdim. Yorulduğunu zaten aşırı dağılmış halinden kolaylıkla anlamıştım. " Ve çok uykum var," diye devam etti cümlesine.

" Uyumak ister misin?" dedim yanımdaki kumanda ile filmi kapatırken. Sonunda ne olacağını aşırı merak ediyor olsam da şu an Jungkook ile ilgilenmem gerekirdi. Sevgiliydik sonuçta.

Evet, baya baya Jungkook ile sevgiliydik. Geçen günkü yemekten önce ettiği teklifi kabul etmiş ve iki haftadan kalan on bir günü onunla sevgili olarak geçirmeye karar vermiştim. Bir şey kaybetmezdim, üstelik bir süredir dışarı çıkmak için zaman kollayan duygularıma da izin vermek istiyordum. Belki de bu hissettiğim geçici bir hevesti ve Jungkook ile sevgili olunca, ona karşı olan bu hislerimi kaybedecektim.

Drama Kraliçesi ufak bir kıkırtı bırakıp konuştu. " Yalanın da bu derece mantıksızını ilk defa görüyorum."

" Evet, uyuyalım," diyen Jungkook ile dağılan zihnimi tekrar ona yönlendirdim. Ardından ayaklandığında koltuktan kalkmadığım için uzun bir süre boyunca ayakta duran bedenine baktım. O da benim ayağa kalkmadığımı fark edince koltuğun kenarına bıraktığı ceketini alırken bana döndü. " Neden hala oturuyorsun, kalksana."

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin