38~ Aptal Aşık

2.7K 373 303
                                    

Lütfen beğenip yorum tapmayı unutmayın. İyi okumalar!

38. Bölüm Final\ 1. Kısım

Neden buradaydım? Neden hala Jungkook’un yanında duruyor, ona izin verdiğim gün sayısınca yanında kalmaya bu kadar inat ediyordum? Gerçekten içimde büyüyen sevgim, sonumun mutlu bitmeyeceğini bile bile beni burada tutmaya inat mı ediyordu? Ya da buradan ayrılmama konusunda bu kadar inadı gösteren ben miydim? 

Vücudum titriyordu. Titremesini durdurabilecekmişim gibi alt dudağımı ısırıp kafasını boynumda dinlendiren Jungkook’un saçlarını okşamaya devam ettim. Televizyon açıktı ve uzun süredir izliyor olmamıza rağmen ne anlattığını dahi bilmediğim bir film dönüyordu. İkimiz de koltuğa oturmuştuk ve sessizliğimizi korumaya yeminliymiş gibi, kısık sesli televizyon ve nefes seslerimiz hariç odada hiçbir sesin var olmasına izin vermiyorduk. 

Bunalımda gibiydim sanki. Biri gelip beni görse, tir tir titreyen vücudum yüzünden hipodermi geçirdiğimi bile düşünebilirlerdi. Tüm odanın üzerime geldiği düşüncesini aklımdan asla silemiyordum. İlk defa, Jungkook’a sarılıyor olmama rağmen kendimi bu derecede mutsuz hissediyordum. Belki de bunun nedeni bugün hiç uyuyamadığım içindi, belki de Jungkook’a verdiğim 14 günlük sürenin dün dolmuş olmasındandı. Gitmem gerektiğini sadece hissediyordum, bu konuda hiçbir şey yapmıyordum. Bu yapmak istemediğimle alakalı da değildi, yapamıyordum. Elimi Jungkook’un yumuşak tutamlarından çekmeye, sıkıca sarıldığım vücudunu bırakmaya, ondan bir nefes uzağa gitmeye yeltenemiyordum bile. 

Jungkook boynuma doğru derin bir nefes verip belime sarılı olan kollarını biraz daha sıkılaştırdı. “ Bugün benimle Yubin’i görmeye gelir misin?” 

Gerçekten, o an kendimi zorlukla tutmasaydım hıçkırarak ağlardım. Biri elini kalbimin üzerine koymuş, son gücüyle sıkıyormuşçasına boğan bir histi bu. Ağlamak, bana eziyet ettiğini söylemek istiyordum fakat o kadar aciz hale gelmiştim ki onun karşısında; geçin ağlamayı, itiraz etmeye bile çalışamazdım. 

Günlerdir boğazımı asla terk etmeden yumruya rağmen sertçe yutkundum. Boğazımdan aşağıya bir jilet iniyormuşçasına acıdı fakat bu acıya karşı hiçbir gücüm olmadığı için elimden hiçbir şey gelmedi. 

“ Gelirim,” dedim neredeyse çıkmayan sesimle. “ Sana demiştim değil mi? Senin benden istediğin her şeyi yaparım.”

“ Çünkü bana âşıksın,” diyerek devam etti Jungkook. Birkaç gündür onun ağzından çok sık duyduğum bu cümleyi onaylamayarak, sessiz kaldım. Tüm cümlelerim beni boğacakmış gibi sessiz kalmayı tercih ettiğim başka bir zamandı bu da. Her zaman çok konuşan biri olmamıştım fakat artık kelimelerim bana düşman, heceler küstü. Ağzımı açsam bile sesim çıkmayacaktı sanki.

Aramızda yine bir sessizlik oluştuğunda gözlerimi duvardaki saate çevirdim. Sabah altıydı saat. İkimiz de gece uyuyamamıştık bir süredir sık sık olduğu gibi. Jungkook ile uyuduğum uykular, en huzurlu olduğum zamanlar olmuştu benim için. Geceleri beni kovalayan kâbuslarım asla yanıma uğrayamıyor, huzurlu rüyalar tarafından sarmalanıyordum fakat artık bu lüksümü kaybetmiştim. Sanırım günlerdir uyuduğum saat en fazla 5 saatti, Jungkook ile uyuyor olmama rağmen. Gözümü kapattığım her an ya öldüğümü görüyordun ya da terk edildiğimi. Hangisinin daha kötü olduğuna karar vermek fazlasıyla zordu, üstelik ikisinden birinin bugün gerçekleşeceğini bildiğim halde aralarında seçim yapmaya çalışmak daha da zordu. 

“ Gerçekten beni affedecek misin Taehyung?” dedi Jungkook oldukça kısık bir sesle. Televizyondaki öpüşen çifte diktiğim boş bakışlarımın odağının düzelmesi için kırpıştırdım. Her kırpmamda göz kapaklarım iğnelerle doldurulmuş gibi gözlerime battı.

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin