5~ Votka

6.5K 812 332
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

5. Bölüm

Zorluklara karşı göğüs germek benim için artık çok da garip bir şey olmaktan çıkmıştı. Başıma herhangi bir sorun geldiğinde şaşırmıyor, bu sorunun altından nasıl kalkacağımı o saniye içerisinde düşünmeye başlıyordum. Artık o kadar çok alışmıştım ki hayatımın akışını kötü şeylerin yönetmesine, afallamıyordum bile. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğu büyük bir tartışma konusu olsa da bu durumun iyi bir yönünün olduğunu söyleyebilirim. Küçücük bir iyilik bile gözlerimde bir kurtarıcı, ele geçirilemez bir zafer gibi görünürdü bana. Sokakta yaşayan küçük bir çocuğun avuçlarının arasına verilen küçük, son model bir oyuncak araba veya çok şirin bir oyuncak bebek gibiydi bu ufak iyilikler benim için.

Bay Jeon Jiyeon'un tedavisini devam ettirebilmesi için onu Min Hastanesine yatırdığından beri içime sığmayan mutluluk ve yüzüme yerleşmek için fırsat kollayan gülüşte tam olarak bu nedenden kaynaklıydı. Yıllar sonrasında Jiyeon'un düzgün bir yerde tedavi görecek olması yeterince mükemmel değilmiş gibi uygun ilikte bulunmuştu ve Jiyeon yarın tedavi olacaktı. O kadar mutluydum ki, Bay Jeon'un elini öpüp ona sonsuz saygımı sunmamak için kendimi zor tutuyordum. Bunu karşılıksız yapmadığının farkında olsam da kendimi durduramıyordum.

Saat akşam on birdi. Çalıştığım bar tıka basa doluydu ve içecek yetiştirmek için o kadar hızlı çalışıyordum ki, beni izleyen herhangi biri bardağa ne ara içkiyi döktüğümü bile anlayamazdı. Uzun süredir burada çalışıyor olmam da bu konuda olan bilgimi arttırmış, daha da seri hareket edebilmemi sağlamıştı.

Jongin'in söylediğine göre her gün görev –adam öldürmeye görev demek biraz garipti doğrusu- verilmeyecekti bana. Doğrusu her gün verilmeyecek olmasına şaşırmıyordum çünkü sadece bir kişiyi öldürmemle bile o kadar çok para geçmişti ki elime, her gün olsaydı kesinlikle Bay Jeon fakir kalır ve sokaklarda yaşamaya başlardı. Gerçi Bay Jeon'un sadece ilk gün gittiğimde gördüğüm evi bile benim en az 20-30 cinayetimden alacağım paraya eş olmalıydı. Nasıl bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse ben Bay Jeon'un kim olduğunu bilmiyordum. Mafya babası gibi duruyor olsa da klişe bir hikâyenin içinde değildik ve Bay Jeon'da da mafya babası kılığı yoktu. Büyük ihtimalle farklı bir işi daha vardı fakat pek de ilgilenmiyordum. Paramı almam ve kardeşime bakmam benim için yeterliydi. Daha fazla ayrıntı bilmek de işime yaramayacaktı.

" Taehyung," diyen Yoohyeon'a kafamı çevirdim. Gri saçlarını tepeden bir topuz yapmıştı ama kenarlardan çıkan saçları ter nedeniyle alnına ve yüzünün kenarlarına yapışmıştı. Hızlı hızlı nefes aldığı için aralık olan dudaklarının arasındaki tavşan dişleri görünüyordu ve mavi lens taktığı gözleri yorgunlukla kapanıp duruyordu. " İki margarita ve bir sangria." Kafamı sallayarak onu onayladım. O sırada hazırladığım içinde tekila ve limon olan tepsiyi ona uzattığımda hızla elimden alıp neredeyse koşar adımlarla uzaklaştı. Tezgahın altından bardak aldığım sırada tezgahın önünden başka bir ses duyuldu.

" Votka." Eğildiğim tezgahtan elimde bardaklarla kalktığımda Bay Jeon'a saniyelik bir bakış atıp margarita şişesine uzandım.

" Birkaç dakika bekleyin lütfen." Bay Jeon'dan herhangi bir ses gelmediğinde ona bakmadan hızlıca Yoohyeon'un söylediklerini hazırlayıp tepsiye koydum. Yoohyeon yine tek nefes içinde yanıma geldiğinde tepsiyi uzattım. Yoohyeon tepsiyi almak yerine elinde tuttuğu tepsiyi tezgâhta uzan bir yere koydu ve yüz üstü bir şekilde tezgâha uzandı.

" Tanrım, canımı almak istiyorsan lütfen bunun yorgunluktan olmasına neden olma," diye söylenip kafasını tezgâhtan kaldırdı ve benim kenarı kıvrılmış dudağıma yüzünü kırıştırarak baktı. " Bacaklarımı hissetmeyi uzun süre önce bıraktım sanırım."

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin