16~ Meslektaş

6.2K 738 639
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

16. Bölüm

Bay Jeon ile yaptığımız garip konuşmadan sonra odama çekilmiş, iki saat kadar uyuyabilmiştim. Ardından uyandığımda saatin 6 olduğunu görmüştüm. Hava hala aydınlanmamış olsa da tekrar uyumamın imkânsız olduğunu bildiğim için her zamanki gibi telefonda oyalanmayı planlasam da bir süre sonra sıkılmam kaçınılmaz oldu. Çok uzun süre boyunca telefonumun olmamasından kaynaklı olsa gerek, en fazla bir saat ile telefonla ilgilendikten sonra sıkılmaya başlıyordum.

Telefonu yanıma koyup sıkıntıyla nefes verdim. Yapacak hiçbir şey yoktu ve canım çok fazla sıkılıyordu. O sırada bir anda aklıma düşen kahvaltı fikri ile uzun –gerçekten çok uzun- bir süredir kahvaltıyı evde yapmadığım aklına gelince mutfağa inmeye karar verdim. Normalde sabahları kahvaltıyı evde yapmıyor, Bay Jeon'un beni okula bırakırken herhangi bir fırından aldığı poğaça, simit gibi hamurlu yiyecekleri yiyordum. Fakat ilk defa içimde kahvaltı hazırlamak için bir istek oluşunca bunu reddetmeyip buzdolabını açtım. Doğruyu söylemek gerekirse çok sık yemek yaptığımı söyleyemezdim. Annemle babam ölmeden önce evimizde yaşayan hizmetli yemekleri yapardı. Erkenden uyandığım günler ona yardım ettiğim oluyordu sadece. Gerçi telefonda tarifi varken ne kadar kötü bir şeyler yapabilirdim ki?

Abartıya kaçmak istesem bile yapamayacağımı bildiğim için asla kullanmadığımız kahvaltılıkları masanın üzerine koydum. Ardından sosis kızartıp, tavada yumurta yaptım ve bir yandan da ekmek kızarttım. Kahve makinesinde kahveyi de hazırladıktan sonra hazır olan sofraya baktım. Tek yaptığım yağa sosis koymak ve yumurtayı kırmak olduğundan herhangi bir şeyi kötü yapmam imkânsızdı. Gerçi kötü olsa bile pek sorun değildi. Jiyeon'un hastanede kaldığı sırada hastanede öyle yemekler yemiştim ki, daha kötüsünün olacağına inanamıyordum bile.

Saatin 8 olduğunu gördüğümde normalde erkenden uyunan Bay Jeon'un hala uyanmamış olmasını garipsedim. Anladığım kadarıyla Bay Jeon'un da en az benim kadar uyku ile sorunu vardı. Her sabah duyduğum seslere göre saat 6 gibi kalkıyordu. Geceleri de odamın karşısında olan odasından tıkırtılar duyuyordum. Benim gibi kâbus gördüğü için uyumama ihtimali yüksek olsa da gece bile çalışıyor olma ihtimalini de düşünmüyor değildim. Bu kadar zengin olmasının şansa bağlı olduğunu sanmıyordum, öküz gibi çalıştığından da emindim.

Bir süre Bay Jeon'u beklemek amacıyla Jongin'in açtırdığı ve birkaç fotoğraf yüklediğim instagram hesabımda gezindi. Garip bir şekilde normalden hızlı bir şekilde yükselen takipçi sayım vardı. Bunun büyük ihtimalle okulda Bay Jeon sayesinde fazlasıyla tanınmamla ve Jackson'ın sadece 4 kişiyi takip ettiği 4 milyonluk takipçilik hesabı ile beni takip etmesiydi. Sadece üç fotoğraf yüklemiş olmama rağmen takipçi sayım 200 bin olmuştu bile. Zorla açtığım bir hesabın bu kadar göz önüne çıkması kesinlikle çok garipti.

Saat sekizi on geçmeye başladığında Bay Jeon'u beklemeden kahvaltıya başlama fikrini düşünmüş olsam da, ilk defa iyi bir insan olma isteği kalbimi tırmıklayınca, bıkkın bir nefes verip yaslandığım tezgâhtan vücudumu ayırdım ve üst kata çıktım. Üst katta toplam 4 tane oda vardı. Alt katta da sanırım odalar vardı fakat evi gezme işini hala tamamlamamıştım. Odamda banyo vardı ve odam, mutfak, salon, camekân dışında herhangi bir odaya girme gereği de duymamıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse bundan sonra duyacağımı da pek sanmıyordum.

Bay Jeon'un odasının kapısının önüne gelince elimi yumruk yapıp, biraz sert şekilde kapıya vurarak tıklattım. " Bay Jeon, kahvaltı hazırladım," dedikten sonra duraksadım. Cümlemin devamında ne diyeceğime emin olamayınca sessiz kalmayı tercih edip tekrar kapıya vurdum. Yaklaşık on saniye beklediğim halde kapı açılmadığında bıkkınlıkla nefes verdim. " Bay Jeon, hala uyuyor musunuz?"

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin