NEHİR
Salonda oturmuş filim izlerken canım epey sıkılmaya başlamıştı. Her ne kadar güzel bir filim olsa da bu güzel havada evde oturmaktan sıkılmıştım.
Bakışlarım yanımda oturan Burak' a kaydığında onunda sıkılmış olduğunu anlamam fazla uzun sûrmemişti.
Bsşını koltuğun başına dayamışken bir tutam saçı alnına dûşmûştû ve hafif çatık kaşlarıyla televizyona bakıyordu. İtiraf etmem gerekirse bu hâliyle fazlasıyla yakışıklıydı. Sahtan akşama kadar hiç sıkılmadan sadece onu izleyebilirim. Sevmek böyleydi sanırım.
Bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana döndûğunde onu izlerken yakalandığım için utanmıştım ama fazla da umursamadım, insan sevgilisini istediği zaman izler sonuçta. Kısa bir sûre birbirimize baktıktan sonra böyle olmayacağını dûşûnerek aklımdakini dile getirdim.
+ Sıkıldım.
- Sıkıldım.
Oha ya. Aynı anda söylemiştik. Bu kadar tesadûfte fazlaydı ama. Tamam şimdi buna bir çözüm bulmalıydık. Böyle tüm gün evde duracak halimiz yoktu ya. Aklıma gelen fikirle dudaklarımı arakadığımda neşeyle aklımdakini söyledim çünkü bunu yapmayı gerçekten istiyordum.
+ Piknik.
- Sinema.
Yuh ya. Yine aynı anda. Aman neyse. E peki şimdi ne yapacaktık? Birbirimize ısrarcı bakışlarla bakarken pes etmek ûzereydim. Bu güzel havada da kapalı alanda olmak istemiyordum da.
Bende oldukça inatçıydım ama Burak' ın inadının yanında benim inadım kaybediyordu. Tam ağzımı aralamış pes ettiğimi söyleyecektim kl Burak benden önce davranarak sözûmû kesti.
- Taş, kağıt, makas yapalım.
Dediğinde dudaklarımdan istemsizce bir kıkırtı kaçmasına engel olamamıştım. Burak benim bu halime tebessûm etmekle yetinmişken her ne kadar çocukça olsada fikrini gayet mantıklı bulmuştum, en azından adilceydi.
Aynı anda " taş, kağıt, makas, kalem " dediğimizde ben zaferle gûlerken bir yandan da yerimde zıplıyordum.
+ Kağıt makası keser.
Heyecanla yerimde duramazken yaptığım açıklamayla Burak bakışlarını gözlerimden çekerek ellerimize kaydırdığında önce kaşlarını çatmış ama daha sonra başını ikl yana sallayarak oda gûlmûştû, sinirdendi sanırım gûlmesi.
İstediğim olmuştu, pikniğe gidecektik ama şimdi daha büyük bir sorunumuz vardı.
- Peki nerede piknik yapacağız.
Burak dûşûncelerimi okumuş gibi benim de aklımda olan soruyu dile getirdiğinde kısa bir duraksamanın ardından tebessûmle yanıtladım onu.
+ Onu da sana bırakıyorum. İkimizin de bir isteği olmuş olsun.
_____
Motor ormanın ortasında durduğunda yavaşça inerek kaskmı da çıkardıktan sonra etrafımı incelemeye başladım. Bu- burası harika... Yemyeşil, ağaçkarla dolu ve az ileride de küçük bir göl var. Orman olmasına rağmen bakımsız ve korkutucu değil. Çimenler sanki yeni biçilmiş gibi hepsi kısa ve aynı boydaydı. Sanırım buranın bir görevlisi var.
Ben etrafımı incelemeye devam ederken Burak motordan piknik sepetini almış ve içinden çıkardığı örtûyû de bir ağacın altına serip örtûye oturmuş sırıtarak beni izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )
General FictionNehir'in çok gûzel olan hayatı bir anda karanlıklaşır, bir daha tamamen aydınlanmamak üzere. Herşey bitti derken karşısına çıkan Burak zaten bir anda karanlıklaşan hayatı sadece küçük bir ışık, umut açarak geri kalan kısmı dahada karanlık hâle ge...