NEHİR
Boynumun şiddetli ağrısıyla gözlerimi aralamak zorunda kaldığımda dudaklarımdan istemsizce bir inleme de firar etmişti.
Boynumun tutulduğunu anladığımda yattığım pozisyonun da hiç rahat olmadığını ancak fark edebilmiştim. Sahi ben neden böyle yan yatmıştım ki?
Burak ile birlikte uyuduğumuz aklıma geldiğinde bakışlarım da yan tarafıma kaymış ancak beni karşılayan kocaman bir boşluk olmuştu.
Acaba Çağrı' ya mı bir şey oldu diye dûşûnmeden edemedim, Burak' ın benl tek başıma bırakıp gitmesinin de başka bir açıklaması olamazdı.
Halâ uyku mahmurluğunu ûzerimden atamamışken ayaklarımı sedyeden sarkıtıp ayakkabılarımı terlik şeklinde giydiğimde yavaşça kalkarak biraz açılmak adına yûzûmû yıkamak için lavaboya yöneldim.
Sonunda biraz olsun kendime gelebildiğimde ise lavabodan ve odadan çıkarak Çağrı' nın kaldığı odaya yöneldim.
Koridorun sessizliği benl şaşırtırken herkes nerede diye dûşûnmekten kafayı yiyecektim. Bir anda Çağrı' nın odasının yanında ki kapısı aralık odadan sesler geldiğinde her ne kadar yanlış olduğunu bilsemde içimdeki meraka yenik düşerek kulagımı kapıya dayayarak dinlemeye başladım.
- Cihan ve Ufuk' un ortak mekanında bir flash varmış ve o dosyada önemli bilgiler varmış. Ne olduğunu bilmiyorum ama onu bitirecek şeyler olduğuna eminim. O flashı almalıyız intikam için.
Nefesimi tutmuş bir şekilde Efsun' un dediklerini dinlediğimde istemsizce içimde bir hırs oluşmuştu.
- Şimdi bir planımız yok. Düşünüp iyi bir plan yapalım. Bir hafta yeterli bence.
Burak' ın sözleri kulaklarımı doldurduğunda bir haftanın uzunluğundan sinirim epey bozulmuşken tekrar odaya dönmeye karar verdim.
Yani bir hafta fazlaydı, onlar Çağrı' yı vurmuşken bir hafta boyunca ellerini kollarını sallayarak rahat rahat dolaşacaklar mıydı? Aklım almıyordu, gidip mekanı şimdi basıp flashı alsalar yada en iyisi ikisini de öldûrseler bence daha iyi olurdu.
Çağrı' yı gerçekten özlûyordum, onun o çocukse neşesini özlûyordum. Evet birlikte çok fazla vakit geçirmemiş olsakta onu sevecek kadar birlikte zaman geçirmiştik ve şimdi de yokluğu fazlasıyla hissediliyordu bende.
O hak etmiyordu bunları. Orada vurulması, ölmesi yada kaçırılması gereken bendim çünkü zaten saldırıyı yapanlarında amacı buydu.
İnsanlar neden hep hak etmedikleri şeyleri yaşarlar ki?
Şu umut denen şey aslında Pandora' nın kutusunda ki unutulan, en altta kalan ve en büyük kötûlûktû aslında ama biz bunun farkına varamıyorduk. Şimdiye kadar herşeyin dûzeleceğine ve mutlu olacağıma karşın umudumu kaybetmemiştim ama bu umut benl sadece daha çok yıpratmaktan başka blr işe de yaramıyordu. Umut ediyorum ve bekliyorum ama elde ettiğim tek şey ise olayların daha da sarpa sarması, işte umut denen illet insanları tûketmekten, bitirmekten ve hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir işe yaramıyor. Umut;
Şaşkın bir şekilde onları dinlemeyi bırakıp tekrar odaya döndûğûmde sedyeye oturmuş ve gözlerim yerde tek bir noktaya odaklı bir şekilde binlerce dûşûnceyi beynimden kovmakla meşguldüm.
Sonunda pes edip elimi yûzûmû yıkamak için ayağa kalktığımda konsolun üzerinde gördüğüm şey ile donup kalmış ve tekrardan daha yeni arındığım dûşûncelere boğulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )
General FictionNehir'in çok gûzel olan hayatı bir anda karanlıklaşır, bir daha tamamen aydınlanmamak üzere. Herşey bitti derken karşısına çıkan Burak zaten bir anda karanlıklaşan hayatı sadece küçük bir ışık, umut açarak geri kalan kısmı dahada karanlık hâle ge...