NEHİR
Burnuma dolan iğrenç kokuyla yûzûmû ekşiterek gözleriml araladığımda bir çift yeşil gözle karsılaşmayı tabiki de beklemiyordum.
Bir sûre aşinası olduğum yeşil gözlere baktıktan sonra iğrenç kokunun kaynağını da bulmuştum, benden geliyordu koku.
- Günaydın.
Dediğinde gûlûmsemekle yetindim. Zihnimi biraz zorladığımda ise dün gece olan herşey bir bir gözûmûn önûne gelmişti. Peki ben o arabadan nasıl yatağıma gelmiştim? Ah tabiki de Burak taşımıştır. İşin asıl tuhaf yanı benim hiç bir şey hatırlamamam gerekmiyor muydu?
- Sen şimdi hiç bir şey hatırlamıyorsundur.
Dûşûncelerimi okumuş gibi konuştuğunda yanılıyordu işte. Aklıma dolan, dün geceyle ilgili görûntûlerle utançtan kıpkırmızı olduğuma emlndim. Zar zor sesiml bulabildiğimde ise utançtan sesim fısıltı gibi çıkmıştı.
+ Herşeyl hatırlıyorum. Biraz fazla saçmaladım sanırım.
- Biraz mı?
Kahkahasından sonra işittiğim sesiyle daha da çok utanmaya başlamıştım. Haklıydı.
- Neyse, hadi sen bi duş al.
Dediğinde hiç itiraz etmeden ûzerimdeki örtûyû kaldırdıktan sonra ayaklarımı yerle buluşturarak banyoya yöneldim. Başımın ağrısını ise ancak ayağa kalktığımda hissetmiştim ama umursamadım çünkü leş gibi içki korkuyordum ve bu yûzden de acllen bir duş almam lazımdı.
Duştan çıktığımda odanın açık kpısından lçeri güzel kokular geliyordu.
Dolaba yönelip bugün ne glysem diye bakınırken dûz, günlük, siyah bir elbise gözûme çarptığında onu elime alarak hızlı bir şekilde giyindim. Evde ayakkabıyla dolaşmıyorduk ama ikimizinde sadece evde giydiği temiz ayakkabılar vardı. Ev için olan rahat, bez, beyaz spor ayakkabımı da giydikten sonra saçlarımı tarayarak kurutmadan salık bıraktım.
Ekim ayında olduğumuzdan hava biraz serin olduğu için ûzerime ince, beyaz bir ceket giydim. Her ne kadar İstanbul' da olsakta şaşırtıcı bir şekilde Ekim ayında olmamıza rağmen hava soğuk değildi, sadece biraz serindi.
Zaman ne kadar da çabuk geçmişti. Kısacık, yaklaşık 5 ayın nasıl geçtiğine gerçekten de inanamıyordum. Mayıs ayının sonundayken başlamıştı tüm olaylar.
5 ay gibi kısa bir sürede yaşadıklarım bir şerit halinde gözûmûn önünden geçtiğinde irkilmeden edemedim. 5 ayda sayamayacağım kadar çok fazla düştüm, sayamayacağım kadar çok yara açıldı ruhumda ama nasıl olduysa her birinin ûstesinden de gelebilmiştim, oysa ben güçlü bir kız değildim ama bazen insanların yaşadığı hayat onları olgunlaştırır ve güçlü kılmak zorunda kalır.
Her şeyi atlatabilmemde Burak' ın da etkisi fazlaydı. Tüm bu olayların çoğunda onun da rolü vardı, hatta ben onu tanımadan önce bile aslında hayatımda büyük bir yeri varmış.
Sahi ne kadar zamandır Burak hayatımdaydı? Haziran ayının sonuna doğru girmişti hayatıma. 3 buçuk ay kadar kısa bir sürede ona sorgusuz sualsiz çabucak kapılmış ve gûvenmiştim.
Her zaman beni korumak için kendi canını bile ortaya koyuyordu. Peki ben onun için ne yapmıştım? Hiç bir şey. O benim hakkımda herşeyi bilirken ben onun geçmişini, ruhundaki yaraları bile bilmiyordum. O benim yaralarımı sarmaya çalışırken ben daha onun ruhunda yara olup olmadıgını bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )
General FictionNehir'in çok gûzel olan hayatı bir anda karanlıklaşır, bir daha tamamen aydınlanmamak üzere. Herşey bitti derken karşısına çıkan Burak zaten bir anda karanlıklaşan hayatı sadece küçük bir ışık, umut açarak geri kalan kısmı dahada karanlık hâle ge...