50. BÖLÛM

311 24 5
                                    

BURAK

     Kendimden nefret ediyorum. 

Bir insan kendinden nefret edebilir mi?  Ben ediyorum ama. 

Ben cehennemin ta kendisiydim ve yanımdaki tüm insanları da kendi cehennemime çekiyor,  zarar görmelerine neden oluyordum. 

Herşey benim yûzûmdendi işte.   Bazen bazı seylerin bedelini başkaları öder,  çeker ya hah işte benim hatalarımın bedelini başkaları çok ağır bir şekilde ödûyor ve bu yüzden kendimi asla affedemeyeceğim. 

Hem sevdiğim kar tanesi misali narin kızı kirletip hayatını tehlikeye attım hemde kardeşim dediğim insanın hayatından olmasına neden oldum. 

Koruyabilirdim ama olmadı,  yapamadım.  Kardeşim dediğlm Çağrı benim yûzûmden  vurdu,  can çekişiyor ve hatta canıyla cebelleşiyor. 

Aklımdaki dûşûnceler ayrı canımı sıkarken doktorun hiç iyi şeyler söylememesi de ayrı canımı sıkıyor. 

Kendimi duvarın dibinde başımı dizlerimin arasına almış,  saçlarımı yoluyor vaziyette bulduğumda ise artık her şey için çok geç olduğunu fark ederek oturduğum yerde dikleştim.

Olan olmuştu ve şuan da benim böyle kafayı yememin Çağrı' ya hiç bir faydası yoktu.  Onu vuran iti kendi ellerimle gebertmem lazımdı ama bu sefer kendi başıma da iş yapmayacaktm,  planlı olacaktım. 

Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde ise sadece Tuna' nın ve Nehir' in burada olduğunu fark ettim.  Bakışlarım Nehir' de takılı kaldığında ise kendime bir kez daha kûfûrler yağdırdım çünkü kendi lç savaşıma o kadar dalmıştım ki Nehir' in bu perişan halini fark edememiştim. 

Yerimden kalkarak gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmûş olan Nehir' in yanına ilerleyip sağ tarafındaki boş hastane sandalyesine oturduğumda hlç dûşûnmeden onu kendime çekip sımsıkı sarılmaya başladım.  Sarılırken bir yandan da kokusunu içime çekiyor olmakta bana ayrı bir huzur veriyordu.

Ağlarken bir yandan da ağzından kaçan hıçkırıklarla bedeninin sarsıldığını hissetmek içimdeki yaraya tuz basmaktan başka bir işe yaramıyordu. 

Gün içinde her ne yaşarsam yaşayayım sonunda böyle şuan ki gibi sevdiğim kızı sımsıkı sararken kokusu çekmek bana ayrı huzur katıyor ve bu his tüm dunyaya bedeldi. 

Onun bu perişan halini fark etmediğim için kendime kûfûrler ederken sonunda kûfûrler bitmesiyle onu kendimden hafifçe uzaklaştırarak baştan aşağı incelemeye başladım. 

Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmışken yûzû ise fazlasıyla halsiz ve solgundu.  Bakışlarım koluna takıldığında ise kolunun epey şiş, morarık ve kanlı olduğunu fark etmemle hemen Nehir' in sol yanında oturan Tuna' ya dönmem bir olmuştu. 

Açıklama bekliyor olduğumu kısa sürede anlayarak boğazını temizlediğinde ise kaşlarımı daha çok çatarak dudaklarından dökûlecek kelimelere dikkat kesildim. 

- Nehir bir ara tansiyonu dûştûğû için bayılmıştı ve serum takılmıştı.  2 saat baygındı.   Uyandığında ise kolundan serumu sertçe çekerek çıkardığı için kolu bu hale gelmiş.  Pansuman yapılması gerektiğini söyledim ama kabul etmedi.  Üzgünüm,  benim hatam.  Uyandığında yanında olmalıydım,  yalnız olmaması gerekliydi. 

Uzun konuşmasını sabırla dinlediğimde ise kendime daha çok lanetler etmekten başka bir şey yapamadım.  Bayıldığını fark etmiştim ancak içimde verdiğim savaşa o kadar odaklanmuştım ki beynim algılamakta zorlandığından bir tepki veremeniştim.  Onu yalnız bırakan bana yazıklar olsun. 

Nehir öylece tek bir noktaya odaklanmış ağlamaya devam ederken nazikçe omuzlarından tutup onu ayağa kaldırdım.  Tuna' da benimle kalktığında ise birlikte pansuman bölûmûne yöneldik.

Tuna bu hastanede çalışmıyor olsa da onu burada tanıyan epey kişi vardı ve pansumanı Tuna' nın yapmasına da musade etmişlerdi. 

Tuna pansumanı bitirdiğinde bile Nehir hâlâ şokta gibiydi.  Ağlamaktan ve tek bir noktaya odaklı bakmaktan başka bir şey yapmıyor oluşu beni fazlasıyla korkutmaya başlamıştı. 

Tuna' dan bizim için bir oda ayarlamasını istediğimde yanımızdan ayrılmış fakat kısa sûre sonra tekrar gelerek o önde biz arkasında - Nehir' in yûrûmesine yardımcı oluyordum- ayarlattığı odaya ilerledik. 

Odanın önüne geldiğimizde kısa bir baş selamı vererek Çağrı' nın yanına gideceğini söyleyip yanımızdan ayrıldığında bizde odaya girdik. 

Nehir' i sedyeye yatırıp ûstûnû de örttûkten sonra bende yanına uzanıp onu tekrar kollarımın arasına aldım. 

Kokusunu içime çekerken bir yandan da Nehir' in yeşillerimle buluşmayan mavilerlne odaklıydım.  Bana bakmıyor,  sadece tavanda tek bir noktaya bakıyordu ve artık onun bu halini görmek beni delirtiyordu. 

- Özür dilerim.

Sonunda dayanamayıp bir fısıltıdan ibaret çıkan sesimle konuştuğumda kısa bir sûre sonra Nehir' in mavilerl yeşillerimle buluşmuştu. 

+ Asıl ben özür dilerim. Herşey benim yûzûmden oldu,  onlar beni almak için gelmişlerdi. 

Onunda benimki gibi fısıltıdan ibaret çıkan sesi kulaklarıma iliştiğinde ise kalbimin de sıkıştığını hissetmiştim.  İkimizde kendimizl suçiluyorduk ama asıl suçluların Cihan ve Ufuk olduğunu ikimiz de unutuyorduk. 

Bu yaptıklarını yanlarına bırakmayacaktım.  Öldûrmem için bana yalvaracaklardı ve bende işkence ederek acı çekmelerini zevle izledikten sonra ölûmlerlni de aynı şekilde zevkle izleyecektim.  Çağrı' ya çektirdiği acıların ve Nehir' e yaptıklarını fazlasıyla ödetecektim onlara.   Şuan da ise elimden sevdiğlm kıza sığınmaktan ve Çağrı' ya bir şey olmaması için dua etmekten başka bir şey gelmezdi. 

Bu kötû gûnler bltecekti ve mutlu olmayı en çok hak eden Nehir' im de huzura ve mutluluğa kavuşacaktı,  bunun içln canımdan olmam gerekse bile yapacaktım. 

+ O iyi olacak değil mi? 

Hıçkırıkla birlikte söylemekte zorlandığı her halinden belli olan sözcûkler dudaklarından dökûldûğûnde ise  alnına hafif bir öpûcûk kondurarak sorusunu cevapladım. 

- Tabi ki uyanacak,  o çok güçlü ve ayrıca iyi dûşûnelim ki iyi olsun. 

İnce pikeye biraz daha sarıldığında mavileri hâlâ yeşillerimdeydi. 

+ İyi ki varsın,  iyiki seni tanımışım,  iyi kl yanımdasın.  Karanlığın ta kendisi olman umrumda bile değil,  herşeye rağmen sen benim tek ışığım ve tek umudumsun.  Seninle herşeye varım ben,  cehenneminde yanıp kûlde olurum karanlığında da kaybolurum.  Beni sakın bırakma. 

Bir anda söyledikleriyle dudaklarımın iki yana kıvrılmasına engel olamazken cevabım da gecikmemişti. 

- Sen benim karanlığımın beyaz yanısın ve karanlığıma bulaşmana asla izin vermem zaten.  Bu uğurda kendi ateşimle yanıp kûl olmam gerekse de razıyım.  Yanımda olduğun sürece kimse sana zarar veremez ve zaten istesen de seni bırakmam,  bırakamam. 

KARANLIĞIN İÇİNDEN ( BİTTİ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin