39. Bölüm

10.7K 1.1K 312
                                    

Yedinci güne girerken Mia aramıştı. Kaleye döndüğünü ve hemen geri çıkabileceğini söyledi. Seth'i tam çıkarken haberdar etmesini istemiştim, ondan önce de Riley'nin odasındaki o duvar kağıdını ona söktürmüştüm. İçinde bir bellek bulunca Mia telefonda kekelemişti.

Onların gelmesini evde volta atarak bekliyordum. Koltuklarım dolduğu için büyücüler yere oturmuştu. Bütün kurtlar buradaydı, Bruce dünyanın en kötü arabasıyla evime gelmişti. Malikaneden çıktığını belli etme dediğim için en güvenli yolu seçmiş ve bir külüstür bulmuştu.

Vincent'la apayrı köşelerde oturuyorlardı, ikisi de burada olmaktan memnun değildi ama Bruce şaşkındı.

Mia beni aradığında Raphael'e kayıtları atmıştım, onunla konuşmuştum. Hiç tepki vermemiş ve soğukkanlılıkla diğer kaydı beklemek gerektiğini söylemişti. Beklentim boşa çıkabileceği için çok fazla umutlanmamamı, daha kırıcı olabileceğini de çaktırmadan eklemişti.

Mia aceleyle içeri girmişti, Seth ise kapının önündeki arabaları gördüğü için temkinliydi. İkisi de kalabalığı görünce şüphelendi, özellikle Bruce'un burada oturuyor olması onları meraklandırdı. Laptopumu ortaya koydum ve onlara ilk önce Riley'nin ilk kayıtlarını izlettim. Mia, laptopun karşısına çökmüştü, Riley'nin suratını izliyordu. Kurtlar ve büyücüler sadece sesleri duyuyordu. Seth başta Mia'nın yanında oturuyor olsa da Riley'nin bizimle konuştuğu kaydı açtığımızda ayaklandı. Sadece ilk videoları ona bakarak izleyebilmişti. Riley çığlık atar gibi bağırıp ağlamaya başladığında kendisini mutfağa attı ama oradan ekrana bir anlığına baktığını gördüm.

Bruce hiç tepki vermeden dinliyordu, büyücüler sadece benim suratıma odaklıydı. Seth içeriden diğer videoyu oynat diye bağırana kadar kimse Mia'nın elinde tuttuğu belleği hatırlamadı. Jenn bilgisayara uzandı. Laptopun karşısında, Mia ve Jenn'in arasında oturuyordum. Seth mutfaktan sonunda çıkmıştı ve arkamızda ayakta dikiliyordu.

Video başladığında Jenn kendisini geri attı, elimi tuttu.

Bu... yeniydi. Çok yeni.

Riley o küçük depoda değildi. Dışarıdaydı. Telefonundan çekmişti, bir ormanın içindeydi. Gözleri kıpkırmızıydı, ağlamaktan şişmişti ama videoyu toparlandığı an çekmişe benziyordu.

"Ne halde olduğunu biliyorum." diyerek söze başladı, kameraya bakamadı. "İçten içe öldüğünü de görüyorum Jane. Beni arıyorsun, bulamıyorsun. Söz veriyorum acın geçecek, yerine daha büyüğünü koyacağımı biliyorum ama artık beni bulmanı istiyorum." Gözlerini yukarı kaldırdı, kendisini sıkıyordu. "Çok yoruldum."

Jenn elimi tutuyordu, Mia bacağımı sıkıyordu, Seth ise omzumu parmaklarıyla kavramıştı.

Riley'nin şiddetli nefes alışları bitene kadar onu izledik. Tekrar kameraya odaklandı. "Bir sikim söylemiyorlar. Onların gözünde, ben kaleye ihanet eden bir piçim ve aynısını onlara da yapabilirim. Ama Axxon'a düzenlemek istediğim suikasttan bahsedince tekrar bana inanmaya başladılar. Zaman gösterecek, seçilmiş olanın bir açığını bulacağım dedim. Benim görüştüğüm kişiler bu topluluğun önemsiz yüzleri. Hatta onlar bile benim gibi aptal, cahil. Ne döndüğünü bildiklerini sanmıyorum. Onların isimlerini öğrenemedim Jane. Konsey neden bu kadar önemli, ne istiyorlar anlayamıyorum."

Çevresine bakındı, birkaç adım atıp otları hışırdattı. Bulamadım dediği an zaten omuzlarım çökmüştü, Jenn nefesini tutup ona hiçbir işe yaramadığını söylemişti.

Fakat Riley birkaç adımdan sonra durdu. "Birkaç şey duydum ama bir araya getiremiyorum. Bağımsızlarla bizi ayıran duvardan bahsediyorlar. Diğer taraf deyip duruyorlar ve o taraf ancak duvarın arkası olabilir. Bu adamlar bağımsızlarla çalışıyor olmalı ama neden? Bağımsızlar konseyi reddetti ama konsey onların öteki taraftaki hayatına karışmıyor. Acaba birlikte yol aldığım, yüzlerini bile görmediğim adamlar bağımsızların içinden mi çıktı diye düşünüyorum ama öyle olsaydı, o koca duvardan geçen birilerinin olduğunu bilirdik." Gözlerini yumdu, başını iki yana salladı. "Gerçekten bilir miydik? Duvarı kontrol etmiyoruz ki. Kimse geçmiyor, kimse içeri de girmeye çalışmıyor. Anlaşma bu şekildeydi. Bağımsızlar konseyi yok etmek istiyorsa çok doğru bir yol izlediler. Sen Bruce'u o gün öldürseydin konseyi dolaylı yoldan yok etmiş olacaktın. O savaşı kimse durduramazdı."

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin