Geceyi Vincent'ta geçireceğime dair ufak bir bilgi içeren mesajı Jenn'e attığımda tek yaptığı şaşırmış bir emoji yollamak olmuştu. Beş dakika sonra meraktan öleceğini ve onu aramam gerektiğini yazmıştı ama görmemiştim, o sırada meşguldüm. Aramamıştım, o da rahatsız etmemişti.
Bana bitmeyen geceyi gerçekten yaşatmıştı. Yorulmuyorum demişti, yorulmadığını ispatlamıştı. En fazla iki saat uyumuştum, o da benim kaslarım titremeye başladığı içindi. Güneş doğduktan saatler sonra kıyafetlerimi üzerime geçirebildim. Vincent yirmi dört saati daha bana ayır dedi ama temiz kıyafetler giymeliydim. Oflaya puflaya benimle birlikte aşağı indi. Kendi arabasına geçerken ben de buraya geldiğim arabaya bindim. Koltuğa kalçalarım değmeden önümü kesti, arabaya hızlıca bakış attı.
"Takas?" dediğinde kaşlarım kalktı, ne saçmalıyorsun der gibi başımı salladım. "Arabaları değiştirelim. Bunu alabilirsin."
Roadster'ı gösterince göz devirdim. Bacağımı bile içeri sokmama izin vermemişti. "Sen arabana aşıksın."
Omuz silkti. "Sen de aşıksın. Yani takası bir düşün derim."
Yüzüm ekşidi. "Sana anahtarları verdiğim an bunu yakarsın."
Ellerini bilemiyorum der gibi kaldırdı. "O saatten sonra karışamazsın, araba benim olacak."
Elimle yolu gösterdim. "İlerle Vincent. Önümü kapatıyorsun."
Ama gitmedi. "Yeterli gelmedi mi? Pekala, anahtarın yanında sana evi de vereceğim. Bunu ister misin? Hayır mı? Tamam, ön patilerimi de sunuyorum." Hırlayarak nefes aldığımda homurdanarak önüne döndü ve gaza bastı. Otoparktan çıkarken ona söyleniyordum ama aptal gibi sırıttığımın da farkındaydım. Yine de arabayı alamazdı, böyle bir şey yapmayacaktım.
Eve gidene kadar arkasından ayrılmadım çünkü yan yana gelince bu tekliflere devam edecekti. Bahçeye arkalı önlü girdik, benden önce indiği için kapımın yanına gelip sırıttı. "Kapa çeneni." dedim aşağı inerken.
"Bir şey demedim ki?" Yürürken dirseğimden yakaladı ve bahçenin ortasında beni durdurdu. Benim külüstür bu sabah geri gelmişti, yanında da Blaxton'ın motosikleti ve diğerleri vardı. Evin içi doluydu ama bu onu durdurmadı. Dudaklarıma eğildi ve fısıldadı. "Bu gece bende kalabilirsin. Temiz kıyafet bırakırsan eve dönmene de gerek kalmaz."
"Çok yapışkansın."
"Hayır, değilim. İstiyorsun ama bunu itiraf ettirmek için üstüne düşmem gerektiğini biliyorum. En az benim kadar kötüsün."
Gözlerimi kaldırdığımda sırıttı, dudaklarıma dudakları minicik dokundu. Pencereye baktım, Jenn oradaysa şu an düşüp bayılmış olmalıydı.
Bileğinden yakaladım ve onu verandaya çekiştirdim. Kapıyı açtığımda Jenn ve Blaxton'ı koltukta otururken buldum. Mutfakta Maya ve Hector vardı, kendilerine omlet yapıyorlardı. Kev tuvaletten çıkıp her zamanki gibi el salladı, göz altları mordu. Yine uyumamış gibi görünüyordu.
Jamie'yi gözlerim aradı. O da merdivenlerden indi. Elinde ceket vardı, üzerine meyve suyu dökülmüştü ve Jenn'in Seth'ten çaldığı ceketi izin almak ister gibi kaldırmıştı. Jenn başını sallayınca Jamie meyve suyuyla ıslanan tişörtünü çıkarıp Maya'nın başına fırlattı. Sanırım o dökmüştü. Ceketi giyerken Maya pişkin pişkin tebessüm etti.
"Günaydın alfaların alfası..." dedi Kev hayattan nefret ediyormuş gibi. Kendisini tekli koltuğa atıp kafasını arkaya bıraktı.
Kaşlarımı kaldırarak Vincent'a baktım, o da aklımı okumuş gibi bana döndü. Kev de bilmiyordu ve bu lakabı ne zamandır kullandığını merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
FantasíaKurtlar, şekil değiştirenler, büyücüler ve gölgeler... Anlaşmazlıklar sebebiyle hepsi ayrı yaşarken konseyin yaptığı bir açıklamayla hepsinin hayatı değişecektir artık. Birlikte yaşamayı ve anlaşmayı öğrenecektir bu ırklar. Konseyin gücünü reddede...