Açılış

11.9K 628 389
                                    

Merhaba, size şahane bir bölüm getirdim. TAM 23SAYFA!  o yüzden herkes OY vermeyi unutmasın olur muuu? 😍

UYARI: Cinsel içerikli sahnelerden rahatsız olacak olanlar varsa (geçen bölüm gibi) şimdiden uyarıyorum. 

Dİğer Yeni Bölüm de haftaya Cuma gelecek! Keyifli okumalar..💖

*-*-*-*-*

Öpüşmeleri aralık vermeden devam ederken çok tiz bir telefon sesi duyuldu birden. İkisi de başta bunu umursamadı ancak telefon o kadar acı acı çalıyordu ki kulaklarını mahvetmişti. Doruk kendini zorlukla o güzel dudaklardan ayırarak "Bak şuna." diye mırıldandı. 

"Of!"

Naz uzanarak çantasını eline aldı. Küçük çantayı sabırsızca açarak telefonu çıkardı içinden. Hey Allah'ım!

"Nehir arıyor."

"Açma o zaman." 

Açmadı da. Telefonu koltuğa bırakıp ellerini onun boynuna doladı Naz. Onu öpmekten hiç sıkılmazdı. Allah'ım o kadar güzel dudakları vardı ki.. Bir erkeğin bu kadar güzel dudakları olabileceği mümkün müydü ama Doruk bir başkaydı işte. Vakit kaybetmeden, sanki zamanla yarışırcasına öpüyordu o dudakları. Bedeninde kıvrılan ellerin verdiği heyecan, öpüşmenin verdiği tatlı hisle birleşince keyiflerine diyecek yoktu. 

Ancak telefon hiç susmadan çalmaya devam ediyordu. Naz, istemeye istemeye ayırdı dudaklarını ondan. Gözleri kapalı adamın alnına yasladı alnını. "Cevap verene kadar susmaz."

"Offff.. Aç."

Naz, bu kez biraz daha uzanarak telefonu aldı koltuktan. Az önce sinirle daha ileri atmıştı. Açmadan önce nefesini kontrol etti. "Efendim Nehir ne oldu?"

"Düştüm."

"Ne?"

"Merdivenlerden yuvarlandım ya. Yakındaysanız beni hastaneye götürün, canım çok acıyor."

"Nasıl düştün?" diye sordu genç kadın da şaşırarak. Doruk da "Düşmüş mü?" diye sordu. Ona eliyle bir dakika işareti yaptı. 

"Son dört beş basamakta salağın biri çarptı, elimde bardakla düştüm. Allah'tan batmadı hiçbir yerime ama bileğim çok acıyor. Birkaç kişi yardım etti bana, kenarda oturuyorum ama gel al beni lütfen. Canım yanıyor çok, kırılmamıştır umarım."

"İnşallah. Bekle tamam, geliyoruz."

Doruk ona ciddi misin sen bakışı attıktan sonra telefonu kapatan Naz da "Ne yapayım şimdi?" diye sordu. "Belki de kırılmıştır ayağı bilemeyiz ki. Öyle mi bırakalım onu?"

"Hayır da-"

Naz güzel bir öpücük kondurdu onun dudaklarına. Diline gelen tattan memnun kalarak kendini geri çektiğinde de "Lütfen bir şey söyleme." diye mırıldandı. Sonra ne halde olduğunu hatırlayarak biraz utandı ve kendini kaldırıp yan koltuğa bıraktı. Açılan eteğini örttü. Dağılmış saçlarını arabadaki aynaya bakarak düzelttikten sonra elbisesini düzeltti bir kere daha. 

O bunları yaparken de Doruk onu izliyordu. İnsanın yaptığı her şey mi güzel olurdu? Her hareketi zarif ve arzu doluydu. Bilmeden insan nasıl bu kadar hoş olabilirdi aklı almıyordu. 

"Gidelim mi?"

"Sen in, ben geliyorum." dedi Doruk da. Kasıklarındaki sertlik hala daha yerli yerindeydi ve açıkçası onun pantolonundan belli olması pek hoş olmazdı. İnsan içine de böyle çıkılmazdı.

Naz neden olduğunu o an anlamasa da bir şey demedi. Arabadan indi. Telefonunu eline alıp çantasını kapadı. Nehir'in numarasını çevirdi. Onun tam olarak nerede olduğunu öğrendi. 

Dost AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin