Gözlerinin önünde

6.3K 452 289
                                    

Canlarım size çoook uzun bir bölüm getirdim. Tam 37 sayfa! Yazdığım en uzun bölüm olabilir. Onun için ""LÜTFEN OY VERELİM"" olur mu? :)  Finale son 3! Şarkımız da çok güzel, tam bu bölümü anlatıyor.

DİĞER YB Ay sonu işlerim yüzünden 11 ARALIK CUMA gelecek. O vakte kadar merakınızı gidermek için KESİTler paylaşacağım İnstagram sayfamızda. "casablancaninkaleminden". 

Keyifli okumalar! 

💕💕💕💕💕💕

 Doruk için hayatta her şey Naz'dan ibaretti. Bu çocukluklarından beridir böyle olmuştu. Birlikte ilk kelimeleri ettiklerinde, ilk düşüşlerinde, ilk okuma yazma öğrendiklerinde, ilk aşklarında ve kaybedişlerinde. Onun için her şey Naz'la beraber yapılırdı. Onsuz bir adım attığını bile düşünemezdi Doruk bu yüzden. 

Fakat şimdi bunun gerçek olabileceğini görüyordu. Görüyor ve elinden fazlasını yapmak zorunda olduğunu da biliyordu. 

Ercan Atay onu ondan almıştı. Ve bu yaptığı en büyük hataydı. Hayatına mal olacak bir hata. 

Onu o birkaç dakika da  deli gibi koca restoranda arasa da ne olduğunu çabuk kavramıştı bünyesi. Fakat başına kurşun gibi saplanmış bir ağrı, öfkesiyle birleşiyor, onu patlamaya hazır bir volkan haline getiriyordu. Güvenlik görevlileri, polis, karakol ve ifadeler derken buradan hiçbir şey çıkmayacağını biliyordu elbette. Orada daha fazla kalamazdı bu yüzden. Üstelik Naz'ın anne ve babası haberi duydukları an yıkılmıştı, annesinin ne halde olduğunu görmek dahi istemezken, babasının öfkeli bakışlarını üzerinde hissetmekte kolay değildi.

Karakoldan çıktı. Gideceği yer belliydi. O iti bulup hangi delikte saklanıyorsa oraya tıkacaktı. 

"Doruk!"

Omzuna sertçe dokunan elin sahibi onu durdurdu. Sesin kime ait olduğunu biliyordu elbet fakat yüzleşecek cesareti yoktu. Kendini her türlü tepkiye alıştırmak zorundaydı. Utancı ilk defa bedeninde bu kadar acı bir şekilde hissetti. 

Levent amcasının ona öfkeyle bakan bakışlarını gördü. Karşılaşmak isteyeceği son manzaraydı bu. Kendini berbat hissetti. 

"Şimdi seni neden ona layık görmediğimi anladın mı?" 

Her türlü sözü duymayı hak ediyordu, her şeyi duymayı bekliyordu fakat bu... bunu beklemiyordu. Haklılığına karşın tek kelime edemezdi. Edemeyeceğini bildiğindendi üzüntüsü. Hiçbir şey demedi ona. Arkasını dönüp gitti.

Cep telefonunu çıkararak arabasına binse de ne yapacağını unuttu bir an için. İşittiği söz o kadar dokundu ki ona şu an adını sorsalar söyleyemezdi. Kısacık bir an için kendine izin verdi. Fakat adamın dediğini zihninin gerisine erteledi ve o öfkesinin tekrar galip gelmesini sağladı. 

Aklına Naz'ın ne durumda olduğu, çaresiz mi, aç mı susuz mu yoksa yaralı mı olduğunu da getirmeyecekti. Yoksa yıkılırdı, biliyordu. O aşağılık herif Naz'ı kaçırarak kendi ayağına sıkmıştı. Onu öldürecekti, her bir parçasını bölecek, acı çektirerek kan kusturacaktı.  

Arabasını yola soktuktan sonra o itin peşine düştü. Amcasıyla birlik olan o şerefsizi bulacaktı önce. Bir şeyler bildiğinden emindi. O bir piyondu, kolayca gözden çıkarılabilirdi fakat işe yaradığını biliyordu. Evinde olacak kadar aptal değildi fakat bunu düşündüğünü zannederek orada da olabilirdi. Önce onun evine gitti. Kapıda güvenlikle ufak bir sürtüşme yaşasa da evine girdi. Orada değildi. Bildiği diğer adreslere baktı. Gecenin bir saatinde gidebileceği her yere bakıyordu. Saatler ilerlerken bir sonuç elde edememek onu kızdırsa da aklına gelen şeyle durdu.

Dost AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin