11. BÖLÜM ∫ KİNE BULANAN KALPLER

426 49 11
                                    

11. BÖLÜM: KİNE BULANAN KALPLER

Sürgüne gönderilen birinin geri gelebilmesi için affedilmesi gerekirdi. Ve burada ona af çıkaracak iki kişi vardı. Ya lord Patrick yapmıştı, ya da göç etmeden önce annem. İkisinin de haklı sebepleri vardı ve bunların başında Amy'nin öz kızları olması geliyordu. Şu an için hangisinin sürgününü bitirdiğini bilmiyordum ama annem diye tahmin ediyordum. Çünkü öleceğini anlamıştı ve ailesinin bir arada yaşamasını istemiş olabilirdi.

Ona bunun için kızamazdım, hakkım yoktu bir kere. Ancak Amy'nin buraya gelerek her şeye baştan başlamasını bekliyorsa hayal kırıklığına uğrayacaktı. Yaşadığı süre boyunca benden bir an olsun nefretini esirgememiş birinden bahsediyorduk. Kin tutan biriydi Amy, kim bilir neler düşünmüştü buradan ayrı kaldığı süre boyunca. Kafasında yaşayan şeytanların ona oldukça ilgisini çeken fikirler sunduğu, şu anda gözüme soktuğu gülümsemesinden belli oluyordu.

Burada ikimiz birden barınamazdık.

Amy yüzüne melek gülümsemesini takındı ve adımlarını buraya doğru atmaya başladı. O buraya gelirken ardından gelen iki kişiye bakma fırsatım olmuştu ve bunlardan biri Amy'nin nişanlısıydı. Diğer atın üzerindeki şahsı tanımıyordum ancak tanışacağımız bir vakit bulacağımı sanmıyordum. Amy babamın sandalyesini hafifçe çekerek önüne geçti. Kafasını benim tarafımdaki sözcüye çevirdi ama gözleri bana değmemekte oldukça ısrarcıydı.

"Babam hiç geldi mi?" diye sorduğu sorusuna karşılık sözcü konuşmaya başladı. "Hayır efendim. Kutlama başladığından bu yana hiç görülmedi." dediğinde Amy'nin yüzünde duyduklarından memnun olmuş bir ifade oluştu. Az sonra da kafasını önüne çevirdi ve onu merakla izleyen kalabalığın sesini duyabileceği yükseklikte konuşmaya başladı. "Merhaba çok sevgili Nehiraltı sakinleri! Biliyorsunuz ki geçtiğimiz haftalarda bir yanlış anlaşılma yüzünden kısa süreli bir tatile çıkarılmıştım. Sizlerin istediği gibi bende geri dönmeyi çok istiyordum ve aramızdan ayrılan biricik annem benim geri dönüş iznimi verdi. Şimdi burada ve hayatta olduğuma göre Nehiraltı'nın yeni leydisini -yani beni- daha fazla özlememeniz için olabildiğince hızlı geldim." dediğinde kalabalıktan fısıldaşmalar yükseldi, Amy ise çıkardığı kaosu keyifle izliyordu. Konuşmasına devam etti.

"Ah, böyle yapmayın lütfen. Kız kardeşim de benim kadar olamasa da eminim iyi üstlenirdi leydi rolünü ancak hepiniz bu ailenin büyük kızı olduğumu unutmuş gibi davranıyorsunuz." Yüzünde üzgün bir gülümseme oluştu ve eliyle beni gösterdi. "Neyse, bir sonraki haber. Kız kardeşimle kararlaştırdığımız üzere onun daha iyi bir eğitim görmesi için Arges'ın yurduna gitmesini uygun gördük. Böylelikle altın öğrenci ünvanını daha kolay kapabileceğini umuyorum." dedi ve yüzünden eksik etmediği sahte gülümsemesini tekrar takındı. Kaşlarımın çatılmaması için büyük bir uğraş verdim. Beni sürgün ediyordu, nasıl hissettiğini anlamam için buradan sürüyordu ve bir daha gelmeme izin vermeyecekti. Zorlukla yutkundum ama daha kötü şeyler beklediğimden şaşırmadım desem yalan olurdu.

"Kutlama bitmiştir. Yarın daha güzeliyle karşılanmak istiyorum. Hem geri dönmeme hem de leydi olmamın şerefine." dedi ve ellerini birbirine vurarak iki kez çırptı. Emri alan hizmetliler dört bir elden birlik olarak ortalığı toplamaya giriştiler. Sanki birkaç gün önce hiç beni öldürmeye çalışmamış ve bunu bilmiyorlarmış gibi davranmaları sinirime dokunmuştu. Amy elini dirseğime sardı ve sıkıcı kavrayarak canımın acımasını önemsemeden beni curcunadan uzağa çekti. Anneminkine benzeyen ancak zerre kadar anlamından uzak olan nefret dolu sarı gözlerini gözlerime dikti. "Yarın sabah ışıklarıyla buradan gidiyorsun. Sakın bir kahramanlık yapayım deme, bu sefer yalnızca sürgünle sınırlı kalmazsın! Bir daha buraya dönemeyeceğini anladığını varsayıyorum." dedi ve itici bir şekilde dişlerini göstererek gülümsedi.

CLAMOR EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin