Günler bir birini kovalıyordu. Yoongi ile bir kaç kez daha mesajlaşmıştık. Doğru olmadığını biliyordum, ama duramıyordum da.
Kendimde fark ettiğim bir şey vardı. Taehyung'a olan hislerim sabitti, bunu kimse değiştiremezdi. Yoongi bile. Öte yandan yaşım gereği olsa gerek, bana yakın davranan erkekleri anlayamadığım bir şekilde aklımdan çıkaramıyordum. Demek ki bu durum Yoongi'ye özel değilmiş.
Şu an derste oturmuş Taehyung'u izlerken ise bir adamın ne kadar mükemmel olabileceğini düşünüyordum. Sanırım Jisoo hayattaki bütün şansını Taehyung gibi bir adamı elde ederek tüketmişti.
Sınavlar yaklaşıyordu. Matematik, tarih ve coğrafyadan sınav olacaktık. Matematiğim pek iyi değildi, o yüzden sürekli Yoongi ile dip dibeydik. Öte yandan vakit buldukca ders bahanesiyle Taehyung'un yanına koşuyordum. Öyle ki yakında adam beni görünce kaçmaya başlayacaktı.
Önümdeki kitabın sayfalarının kenarlarıyla oynarken Taehyung ile göz göze geldik. Bana yüzünde küçük bir tebessümle baktığında gidip yüzünü avuçlamak ve o güzel gülümsemesine yakından bakmamak için kendimi zor tutmuştum.
Mark'ın ısrarları sonucu en öndeki sıramdan kalkarak arka köşeye geçmiştim. Önümdeki sırada Moonbyul, onun önünde ise Yong Sun oturuyordu. Moonbyul harıl harıl önündeki kitabı karıştırırken Yong Sun, Doyoung ile sohbet etmekle meşguldu.
Aniden Yong Sun'un bana seslendiğini duyunca her ne kadar istemesem de Taehyung'la göz kontağımı kesmiştim. "Yah, Jennie-ssi. Sana söylemem gereken önemli bir şey var. Sonraki derste beni dinle."
"Ne?" diye bir tepki vermiştim. Başımı belaya sokabilecek hiçbir şey yoktu, Yoongi dışında. Peki, ne olabilirdi Yong Sun'un söyleyeceği şey?
"Yah, Yong Sun-ssi! Neden bahsediyorsun?" diyerek dikkatini çekmeye çalıştığımda Moonbyul araya girdi. "Yong Sun-ah, sen böyle söyleyince kız nasıl yerinde dursun şimdi?" diyerek kıkırdamaya başladığında kaşlarımı kaldırdım. Bana mı öyle geliyordu yoksa Moonbyul'un bana olan tavırları değişiyor muydu?
Yong Sun bize dönüp "Ya, sonra söyleyeceğim işte!" diye söylendikten sonra Doyoung ile sohbetine devam etti.
Gözlerimi devirerek dikkatimi Taehyung'a verdiğimde kaşlarını çatmış bana baktığını gördüm. Dudaklarını oynatarak ne oldu dediğinde bir şey yok dercesine kafamı iki yana salladım.
Zilin çalmasıyla hızlıca yerimden kalktım ve sınıfın ortasına yürüdüm. Taehyung ile küçük bir diyalog bile bütün gün enerji ile dolmama yetiyordu. O yüzden ders biter bitmez hızlıca yerimden kalkar ve sınıftan ayrılmaya hazırlanırken karşısına çıkardım.
Masasının üzerindeki telefonunu ve not defterini alarak kapıya yürümeye başladığında karşısında beni bulmuştu. Ellerimi eteğimin ceplerinden çıkararak önümde bağlayıp gülümsedim. O da gülümsedikten sonra "Kolun nasıl oldu? Acımıyor, değil mi?" diye sordu. Beni merak etmesi içimde bir şeyleri harekete geçirirken cevap vermeye çalıştım. "Yok, acımıyor. Sayenizde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER'S KITTEN¹ • Taennie
FanfictionHiç ummadığımız kişiler birden bire hayatımızın merkezine yerleşir. Ve ben, hayatımın merkezine yerleştirdiğim adamla bir başkasının duyguları arasında sıkışıp kalmış, yolumu bulamamıştım. Yolumu bulmaya çalışırken yine o adam bana ışık olmayı başar...