Chaeyoung tam karşımızda durarak gözlerini kıstı ve, "Bensiz geliyorsunuz, öyle mi?" dedi kırgın bir tonda. Lisa anında "Seni bulamadık." diyerek onu yumuşatmaya çalıştığında Chaeyoung kalan son boş sandalyeye oturarak bize, daha doğrusu Lisa ve Jungkook'a baktı. "Bay Kim bir kaç güne geliyormuş." dediğinde Lisa ve Jungkook'dan heyecan dolu nidalar yükselmişti.
Gözlerimi devirerek "Amma abarttınız." dediğimde Chaeyoung'un bakışları bana döndü. "Valla ben çok sevmem ama yine de özlemişim."
Adamı tanımadığım ve aralarındaki ilişkiyi bilmediğim için sessiz kalmayı tercih ettim.
Eve vardığımda akşam olmuştu bile. Kimseye görünmeden odama çıktım ve çantamı yere atarken kendimi de yatağa attım. O sırada aşağıdan bir takım bağırışmalar gelmeye başlamıştı. Her zamanki halleri olduğunu düşünüp umursamayacakken annemin tiz çığlığı kulaklarımda yankılandı. Bedenim korkuyla kasılırken değil aşağı inmek, yerimden doğrulmaya bile cesaret edememiştim.
"SEN BANA NASIL EL KALDIRIRSIN!" diye bağıran annem durumu kavramama neden olmuştu. Gözlerim dolarken babam da ona bağırmaya başlayınca daha fazla tutamadığım gözyaşlarım süzülmeye başladı. Seslerini duymamak için kulaklığımı taktım ve rastgele bir şarkı açtım. Ondan önce ise kapımı kilitledim ne olur ne olmaz diye.
Yatakla bütünleşmiş bir halde bir birini takip eden şarkıları dinlerken babamdan nefret etmekte ne kadar haklı olduğumu düşündüm. Böyle bir adamdan kim nefret etmezdi ki? Ondan kurtulacağım gün için sabırsızlanıyordum.
Birazdan şarkıyı durdurdum ve bağırışmaların kestiğini anladım. Babamın evi terk etmiş olmasını dilerken kulaklıklarımı çıkardım ve doğruldum. Hiç ses gelmiyordu. Belki de gitmişti. Susadığımı hissettim, ancak aşağı inmeyi bırak odadan başımı çıkaracak cesaretim yoktu. O yüzden boğazımdaki kuruluğu boşvermeye çalıştım ve pijamalarımı giyerek hızla yatağa girdim. Kendi odam bile olsa ortalıkta durursam babamın beni de döveceğini düşünüyordum ve bu beni hızlı hareket etmeye teşvik ediyordu. Gözlerimi kapattım ve bu berbat günün bitmesi için uykuya dalmayı bekledim.
Sabah uyandığımda aynı şekilde hiç ses çıkarmadan okul formamı giyindim ve çantamı tek omzuma takarak odamdan çıktım. Aşağı indim ve görebileceğim harabeden korkarak etrafa bakmadan dışarı çıktım. Kısa süreliğine de olsa kurtulmuştum.
Okula giriş yaptığımda bir kaç kişinin gözü bana değse de tekrar işlerine dönmüşlerdi. Dikkat toplamayı sevmezdim.
Sınıftan içeri girdiğimde ise üzerime biri atlamıştı. Tahmin etmek zor değil, değil mi? Evet, Jungkook.
Kendini benden ayırdığında sırıtarak bana bakmaya devam etti. İkinci bir saldırı gerçekleştiğinde ise bunun Lisa olduğunu anlamam zor olmadı. O da kendini benden ayırdığında Jungkook gibi sırıtmağa başladı. Şu anki görüntüleri çok komik olsa da ciddi kalmaya zorladım kendimi.
"Noldu?" diye sordum onlara anlamayarak bakarken.
Jungkook söze başladı. "Şu tarih hocasıyla konuştum ve..."
"YARIN GELİYORMUŞ!"
Lisa, Jungkook'un sözünü tamamlamasına izin vermezken ikisi de bu durumu umursamıyordu.
Dediklerini idrak ettiğimde onlara baygın bir şekilde bakmaya başladım. Hala onlarla aynı heyecanı paylaşmadığımı anlamıyorlardı.
♣️
Biraz boş bir bölüm oldu farkındayım ama geçiş bölümü gibi bir şeydi. Hem çok uzun tutup sizi de sıkmak istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER'S KITTEN¹ • Taennie
FanfictionHiç ummadığımız kişiler birden bire hayatımızın merkezine yerleşir. Ve ben, hayatımın merkezine yerleştirdiğim adamla bir başkasının duyguları arasında sıkışıp kalmış, yolumu bulamamıştım. Yolumu bulmaya çalışırken yine o adam bana ışık olmayı başar...