Otobüs camına başımı yaslarken her zamanki gibi müzik dinliyordum. Sanırım otobüs yolculukları en sevdiğim şeylerden biriydi bu hayatta. Tabi tıka basa dolu değilse.
Taehyung'un yaşadığı bölgeye geldiğimde otobüsden indim ve mahalleye giriş yaptım. İki haftadır cumartesi ve pazar günleri okulda ders işliyoruz adı altında Taehyung'un evine geliyor, ondan özel ders alıyordum. Yalan söylemek beni tedirgin etse de onunla olmak için başka çarem yoktu. Üstelik bu süreçte Taehyung'la iyice yakınlaşmış, arkadaş gibi olmuştuk.
Bir kaç blok ötede Taehyung'un evinin olduğunu bilerek yürürken duvar dibindeki bir çift dikkatimi çekti. Yavaşlayarak dikkatimi o tarafa verdiğimde çocuğun Seokjin olduğunu görmek kaşlarımı çatmama neden oldu. Bir sevgilisi vardı ve bana söylememiş miydi? Ya da belki de sadece arkadaşıdır.
Kızın yüzünü görmek için deli olduğum sırada başındaki şapkayı gözünün önüne kadar indirmiş kız kafasını çevirdi. Profilden gördüğüm yüzü beynim algıladığında gözlerim şokla açıldı. Bu kadın, Kim Jisoo'dan başkası değildi.
Seokjin, Jisoo'nun anlattığı bir şeyi dinlerken gözleri saliselik bir zaman diliminde gözlerimle çakıştıktan sonra tekrar Jisoo'ya döndü. Ancak gördüğü kişiyi sonradan idrak etmiş olacak ki, büyüttüğü gözleri tekrar beni buldu. Daha fazla orda kalmamaya karar vererek yoluma devam ettim. Bunu Seokjin'le sonra konuşacaktım.
Mahallenin en uç noktasındaki apartmana yürürken içim içimi yiyordu. Seokjin ve Jisoo birlikte miydi? O halde Jisoo Taehyung'u aldatıyor olmalıydı.
Binanın önüne geldiğimde evin numarasını tuşladım. Biraz çaldıktan sonra "Gel." diye kalın bir ses duyuldu, ardından kapının açıldığını belli eden bir ses yükseldi. Beklemeden kapıyı açtım ve yolda ayakkabılarımın bağcıklarını çözerken ikinci kata çıktım.
Kapıyı açık gördüğümde Taehyung'un benim için açık bıraktığını anlayarak hızla içeri girdim. Bu bölgeye ilk geldiğimde binaları karıştırarak bir blok ötedeki bir eve gitmiştim ve kapı açılmayınca Taehyung'u aramıştım. O ise yaklaşık on beş dakika bana evin yolunu anlatmaya çalışmıştı. Şansıma ilk gittiğim evde kimse yoktu da rezil olmamıştım.
Ayakkabılarımı bir çırpıda çıkardığımda mutfaktan çıkan Taehyung'u fark ettim. Bir elinde kahve bardağı varken kaşlarını kaldırarak bana el salladı. Bu haline gülümseyerek onun peşinden salona girdim. "Kahve ister misin?" diye sorduğunda "Hayır." diye cevap verdim. Nedense başkalarının evinde bir şey yemeye ya da içmeye utanırdım.
Taehyung, "Hemen geliyor." diyerek tekrar mutfağa gittiğinde bu haline gülümsedim. Ancak aklıma aşağıda gördüğüm görüntü gelirken yüzüm düşünceli bir hal almıştı. Jisoo nasıl olurdu da bu kadar mükemmel bir adama ihanet edebilirdi ki?
Taehyung getirdiği ikinci kahve bardağını önüme bıraktıktan sonra her zaman oturduğu yeri es geçerek önümdeki sandalyeye oturdu. Ben ise Taehyung'un ağzını yoklamaya karar vermiştim. "Bayan Kim nerede?" diye sorduğumda Taehyung bir yudum aldığı kahveyi kendinden uzaklaştırarak "Jisoo mu? Markete gitti, ihtiyacı olan bir şey varmış." dedi masum bir ifadeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER'S KITTEN¹ • Taennie
FanfictionHiç ummadığımız kişiler birden bire hayatımızın merkezine yerleşir. Ve ben, hayatımın merkezine yerleştirdiğim adamla bir başkasının duyguları arasında sıkışıp kalmış, yolumu bulamamıştım. Yolumu bulmaya çalışırken yine o adam bana ışık olmayı başar...