Kulaklarımda Billie Eilish'in naif sesi okul yolunda ilerlerken beynim hiçbir şey düşünmemeye ant içmiş gibiydi. Benden beklenmedik bir şekilde boş boş dışarıyı izlemekle yetiniyordum.
Dün Taehyung'dan ayrıldıktan sonra dedemlere giderek babamla buluşmuştum. Akşama kadar orda kalıp eve döndüğümüzde inmeden torpidodan telefonumu almıştım. Babam da bunu görmesine rağmen bir şey dememişti. Bu gün okul çıkışı Lisa ile birlikte telefonu tamirciye götürecektik. Sanırım kendi paramın gitmesi babamın o mesajları görmesinden daha iyiydi.
Okula vardığımızda servisten indim ve yüzüme boş bir ifade yerleştirerek okulun bahçesine girdim. Burası böyle bir yerdi işte. İlla soğuk ve mesafeli olman gerekiyordu, yoksa tepene çıkarlardı. Ha bir de derslerde kusursuz olmak gerekirdi. Ancak böyle saygı kazanabilirdin.
Sınıfıma girdiğimde direkt sırama yürüdüm ve çantamla montumu bıraktım. Arkamı döndüğümde Mark'la selamlaşarak kapının önüne çıktım. Jungkook daha gelmemişti. Onunla da uzun zamandır konuşmamıştık.
Biraz sonra koridorun başında Chaeyoung göründü. Moonbyul ve Yong Sun direkt Chaeyoung'a koşarken ben de boş boş izlemekle yetinmiştim. O ikisinin Chaeyoung'u sevdiği falan yoktu, sadece ona yaranmaya çalışıyorlardı. Sebebi ise büyük ihtimalle Chaeyoung'un Taeyong ve Jaehyun'la arkadaş olmasıydı. Ama ben nedense Chaeyoung'u Lisa'yı sevdiğim kadar sevemiyordum. Galiba ısınamıyordum. Hep bir mesafe vardı. Mesela ona sarılmazdım ama Lisa'yı sarılarak boğabilirdim.
Chaeyoung kızlardan ayrıldıktan sonra bana bakarak "Sen bir gelsene." dedi sert bir sesle. Şaşkınlıkla yanına gittiğimde "Dün ne oldu?" diye sormasını beklemiyordum tabii. Kaşlarımı çatarak "Anlamadım?" dedim sorarcasına. "Bay Min bu ikisi sana bir şey dedikten sonra moralinin bozulduğunu söyledi. Ne söyledi bunlar sana? Gidip hesaplarını göreyim." Bahsettiği kişiler Moonbyul ve Yong Sun'dan başkası değildi.
Tam ağzımı açıp cevap verecekken yanımızda beliren Namjoon öğretmen "Jennie, sınıfa." dedi otoriter sesiyle. Benim için de bir kurtuluş olduğu için anında kafamı sallayarak sınıfa girdim. Benim ardımdan Namjoon öğretmen de içeri girmişti. Maalesef dersimiz Kore diliydi.
Ders bitiminde Chaeyoung'la karşılaşmamak için sınıftan çıkmamaya karar vermiştim. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Yong Sun da kimseye söyleme diye tembihlemişti.
"Pışt, Jen!"
Birinin bana seslendiğini duyduğumda kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Jungkook yüzündeki her zamanki muzip ifadesiyle bana bakıyordu. Siyah saçlarının uçlarını maviye boyatmıştı ve bu ona gerçekten yakışıyordu.
Sınıfın öbür ucundaki sırasından kalkarak Moonbyul'un yerine otudu. Yani tam karşıma. Ciddi bir sesle "Sana söylemem gereken bir şey var." dediğinde dikkat kesildim.
"Ben birinden hoşlanıyorum."
Gözlerimi irice açarak "Ne?" diye cırladığımda kafasını yerden kaldırarak telaşla "Yavaş!" demişti. Bu sefer sesimi alçaltarak "Kim?" diye sorduğumda dudağını ısırdı. "Lisa. Lisa'dan hoşlanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER'S KITTEN¹ • Taennie
FanfictionHiç ummadığımız kişiler birden bire hayatımızın merkezine yerleşir. Ve ben, hayatımın merkezine yerleştirdiğim adamla bir başkasının duyguları arasında sıkışıp kalmış, yolumu bulamamıştım. Yolumu bulmaya çalışırken yine o adam bana ışık olmayı başar...