13.bölüm

18K 831 35
                                    

Instagram:dolunaayyz

Deniz

Dilim lâl olmuştu sanki. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Ellerim yaprak gibi titrerken duyduklarımın bir hayal olmamasını diledim. Beni seviyordu!
Ege beni seviyordu, ama yine de küçücük bir oyundan zarar gelmezdi. Kaşlarımı çatıp kollarından ittirdim. Bu tepkime üzülerek bakmıştı. Oyy kıyamam ya.
"Nasıl böyle şeyler düşünürsün ege! Biz kardeşiz, hem benim sevdiğim aşık olduğum birisi var. Sen de tanıyorsun onu!"
Dediğimde gülmemek için kendimi sıkıyordum.

Ege kaşlarını çatıp "kim lan o." diyince onu kendisine anlatmaya başladım.
"Bir kere çok komik, serseri ama çok merhametli. Bir kalbi var herkesi içine alacak kadar büyük, bana sarıldığında kendimi huzurun içinde hissediyorum. Onun o sıcacık göğsünde uyumak, mavi gözlerine doyarak bakmak istiyorum. O yumuşacık saçlarını sevmek istiyorum, çünkü onu çok seviyorum." Gözlerindeki hüznü gördüğünde kalbimin sızladığını hissettim. Hâlâ anlamamıştı kendisinin olduğunu. Yanıma gelip elleriyle yüzümü kavradı.

"Portakal çiçeğim, benim güzel gözlüm, bahar kokulum. Kim? Kim bu kadar yakın olduğum o şerefsiz." Ah kendine küfür ediyordu.
Kaşlarımı çatıp ellerini indirdim. Ellerimle onu ittirip bağırmaya başladım.
"Onun hakkında böyle konuşamazsın tamam mı?!"
Sinirle gözlerime baktığında yutkunmadan edememiştim. Bu sefer gerçekten sinirlenmişti.
"Ne demek lan onun hakkında böyle konuşamazsın! Kim o kim!"
İşte bu tepkiyi beklemiyordum. Yanına gidip dibinde durdum.

"O şerefsiz dediğin adam varya, benim sevdiğim adam, gözlerine kurban olduğum adam. O adam sensin ege karahan."
Derin nefes alıp gözlerinin içine bakmaya devam ettim. İlk önce kaşlarını çatarak bana bakmıştı, sonra ise gözleri kocaman olmuş bir şekilde şaşkın şaşkın gülümseyerek kendini gösterdi. Gülümseyip başımla onu onayladığımda beni kucağına alıp döndürmeye başlamasıyla. Kahkaha atıp kollarımı ona sardım.
"Ege yavaş, dur düşeceğiz!"

Kucağından indirip beni bırakmasını beklerken sarılınca kollarımı sıkıca ona sardım.
"Şimdi sen beni gerçekten seviyor musun?" İnanmıyormuşçasına konuşmasıyla gülümseyerek başımı salladım.
"Evet ben seni çok seviyorum ege. Hemde çok."

"Ben deseni çok seviyorum portakal çiçeğim."
Bu romantik anımızı telefon sesi bozduğunda ege telefonunu cebinden çıkartıp aramayı cevapladı.
"Eminim şuan inşallah ki romantik anınız vardır o anı isteyerek bölüyorum ama, oğlum neredesiniz lan kuzey abimi oyalayana kadar canım çıktı hadi çabuk eve geçin biz de geliyoruz hadi!"
Telefonu suratımıza kapattığında ege ile birbirimize bakıp gülmeye başladık. Deli kız yaa

Ege telefonu cebine koyup elimi tuttu.
"Gel sevgilim gidelim kuzey abim biraz daha geç kalırsak ikimizi de tahtalı köye yollayacak." Dediğinde ben sevgilim de takılı kalmıştım.
"Gidelim bakalım sevgilim."
Bir süre gülümseyerek bana bakıp önüne döndü.
Umarım hep böyle mutlu oluruz allahım.

Mavi

"Mavi deniz iyi mi?" Ay şimdi kafayı yiyecektim. Hemen size olayı anlatayım, deniz hasta ege onu doktora götürdü diye bir yalan atmıştım.
Nereden girdiysem şu işe! Kuzey abi sürekli denizleri sorarken eve geçtiklerini söylemiştim.
"Mavi deniz nasılmış?"

"İyi abiciğim iyi! Şimdi eve geçmişler biz de gidiyoruz zaten arabadayız." Sakin kalmaya çalışarak bin kere soruduğu soruyu cevaplarken sırıtarak ona baktım.
"Kızım niye biriniz daha gitmedi denizle?
Mavi sen denizi tek bırakmazdın siz bir şey mi çeviriyorsunuz."

"Ay abi ben nereden biliyim of! Senin arkandan ne iş çevireceğim, hayatta çevirmem! Bir de hiç bilmediğim bir yerde, hayır yani anlamıyorum kızın midesi bulandı acile gittiler bu yani. Allah allah sana yalan borcum mu var benim yeter da! Yeter" Kesinlikle yalan söyleyip arkandan iş çevirmiyordum.

Gecenin Ay'ı/mahalle klasiği ~tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin