36.bölüm

9.2K 457 69
                                    

Instagram:dolunaayyz

Bedenim kaskatı kesilmiş bir şekilde aşık olduğum kahvelere bakıyordum. Bakışları bana yapmadım diyordu. O yapmazdı, o bir karıncayı bile incitemezdi ki.
Herkes götüremezsiniz derken ben öylece ona bakıyordum, daha doğrusu birbirimize bakıyorduk. Göz yaşlarımı silen el ile ağladığımı anladım.
Alınlarımızı birbirine yaslayıp bana baktı.

"Sakın ağlama miniğim, sana yemin ederim ben bir şey yapmadım." Hıçkırarak boynuna sarıldım.
"Biliyorum sen yapmadın biliyorum. Kurtaracağım seni, yemin ederim kurtaracağım."
Belimi sımsıkı tutmuş bana sarılıyordu. İkimizde birbirimizi bırakmak istemiyorduk. Bu bir veda sarılması mıydı?
"Hiçbir şey yapmayacaksın mavi. Sakın başını belaya sokma."

"Gitme, ne olur gitme. Ben sensiz yapmam gitme."

"Yapma meleğim, geleceğim söz veriyorum geleceğim."
Polisin sesiyle ayrılmak zorunda kaldık.
"Gitme vakti lütfen zorlaştırmayın."
Kızlar koluma girmiş bana destek olurken ben emrenin ellerine takılan kelepçeye bakıyordum.
Tam evden çıkacakları zaman dayanamayıp emreye arkasından sarıldım.
"Lütfen götürmeyin o bir şey yapmadı, yapmaz gitmesin lütfen."

Ege ve kuzey abim beni kollarımdan tutmuş uzaklaştırmaya çalışıyordular.
"Bırakın beni! O bir şey yapmadı, onu böyle alıp götüremezsiniz. Bırakın dedim! Emre gitme emre!" Polisler emreyi arabaya bindirmişti. Emre başı dik bir şekilde karşıya bakıyordu. Bilerek bize bakmıyordu işte, araba çalışıp ilerlemeye başladığında arkasından koştum. Yetişemedim.
En sonunda yere çakılmıştım. Koşarak yanıma gelip bana sarıldıklarında benim hâlâ aklımda emre vardı.

Başımın dönmesiyle kendimi karanlığa bıraktım. Son hatırladığım şey bizimkilerin bağırışıydı.
"Mavi!"

Başımı giren ağrı ile gözlerimi açtım. Burası neden bu kadar iğrenç kokuyordu? Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde hastanede olduğumu anladım. Ayağa kalkacaktım ki kolumda ki serum buna engel olmuştu. Saçmalık! Benim emrenin yanında olmam lazımdı. Kapının açılmasıyla bakışlarım oraya döndü.
"Mavi uyandın mı nasılsın?"
Bizimkilerin gelip yanıma dizilmesiyle tek tek onlara bakıp gülmeye başladım. Gülmem sonunda kahkahaya dönmüştü. Hepsi bana şuan eminim deli gözüyle bakıyordu.

Merveye dönüp konuştum,
"Harikayım merve, hayatımın içine edildi, sevdiğim adam tutuklandı, harikayım cidden."
Hepsi üzgün gözlerle bana bakıyordu. Onları umursamadan serumu çıkardım.
"Abiciğim ne yapıyorsun daha bitmemişti. Allah korusun bak bir şey olucak mavi yat şuraya lütfen."
Kuzey abimin dedikleriyle bakışlarım ona döndü.
"Ne önemi var! Bu mu bana iyi gelecek? Benim ilacım emre!"

"Siz neden buradasınız onun yanında olmalıyız hadi gidelim lütfen."
Gözleri dolu dolu bana bakıyordular.
Anlamaz gözlerle onlara baktım.
"Ne? Ne oluyor? Ne oldu bir şey mi oldu?"
Ege yanıma yavaşça oturup elimi tuttu.
"Mavi, abimi yarın nöbetçi mahkemeye çıkaracaklarmış, yani bırakmıyorlar."
Kalbime bıçak saplamışlar gibi hissetmiştim.
"Nasıl ya, onun hiçbir suçu yok! Olamaz öyle bir şey, olmaz, hayır."

Gözlerim dolu dolu şaka demesini bekliyordum.
Her şeyimiz çok güzel giderken bulutların üstündeyken yere çok sert bir şekilde çakılmıştık.
İşte şimdi her şey mahkemede belli olucaktı.

_________

Dünden beri kendime gelemiyordum. Her şey kabus gibi geliyordu. Uyanmak istiyordum ama uyanamıyordum. Emre yapmazdı, biliyorum yapmazdı. Düşmanı bile olsa zarar vermezdi. Mahkeme salonunda oturmuş emrenin gelmesini bekliyorduk. Yanımdan ayrılalı tam 9 saat 26 dakika 4 saniye 2 salise olmuştu. Kimseyle konuşmuyordum. İyi gelmiyordu konuşmak.
Daha çok berbat ediyordu, yanımda olan hareketlilikle bakışlarım oraya döndü.

Gecenin Ay'ı/mahalle klasiği ~tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin