14.bölüm

18.1K 795 34
                                    

Instagram:dolunaayyz

Bugün istanbula geri dönmüştük. Bu duruma her ne kadar üzülsemde bizim hayatımız buradaydı. "Allahım hiçbir yerim tutmuyor sonunda geldik yarabbim. Bir daha o böcekli sinekli arılı yere gitmem ben!" Mervenin bu söylenmelerine göz devirip sessiz kalmayı seçtim. Deniz ile ege ilerde konuşurken kuzey abim direk bizim bavulları alıp eve gitmişti. Uykusunu seven bir öküzdü benim abim. Merve de gittiğinde emre ile tek kalmıştık emreye dönüp gülümsedim.

"Teşekkür ederim."
Kaşlarını havaya kaldırarak gülümsedi. Gülümsemeni yerim!
"Ne için?"

"Bizide rizeye götürdüğün için. Hep gitmek istemiştim çok eğlendim, çok güzel yermiş."
Heyecanla söylediğim şey üzerin saçlarımı karıştırıp gülümsedi. Abi kardeş saçlarımdan ne istiyorsunuz yahu.
"Teşekkür etme edilecek bir şey yapmadım. Asıl ben sana teşekkür ederim. Hoş, sade bir teşekkür neye yararsa." Dediği şey üzerine bu sefer kaşlarını çatan taraf ben olmuştum. "Sen niye bana teşekkür ediyorsun?"

"Benim yüzümden vuruldun. O pislik seni vurdu. Ama mavi bir daha öyle bir şey olursa sakın, sakın! Önüme geçmeyeceksin! Duydun mu!"
Bu adam beni çıldırtacaktı!
Sinirle burnunun dibine girip tıslarcasına konuştum.

"Bana bak emre abi! Bana bir daha sakın köpeğe emir verir gibi emir verme! Emin ol bana emir verildiğinde inadına yaptığımı iyi bilirsin ve şunu sakın unutma! Bir daha olsa yine önüne atlarım anladın mı! Yine yaparım, sakın beni hafife alma! Sakın!"

Hırsla arkamı döndüm. Ağırıma gidiyordu artık. Ona bas bas bağırıp seni seviyorum, senin başına bir şey gelse ben ölürüm diyememek.

"Deni! Yürü eve!"

Sinir küpü gibi evde dolaşmış tüm gün temizlik yapmıştım. Yapmayada devam ediyordum. Deniz ne kadar yardım etmek istesede oklavayla odasına kovalamıştım. O da beni rahat bıraksın canım.
Kuzey abim delirdiğimi görüp sessizce odasına kapanarak bana bulaşmamayı tercih ederek en doğru kararı vermişti. Mutfağa girdiğimde sinirimin bir nebze de olsa indiğini düşündüm.
Salon, oturma odası, lavabo, hepsini yapmıştım.
Bir tek odam kalmıştı. Yemekleri ocağa koyup onları da halledecektim.

Tatlı olarak emrenin sevdiği irmik helvası yapmıştım. Ama tabiki de ona vermeyecektim.

Yemekleri ocağa koyup altını kıstığımda onlar pişene kadar odamı halledecektim. Odama geçip perdeleri sonuna kadar açtım. Odama azcık güneş girsin. Elimde ki bezle camı bir güzel silerken emreye olan hırsımı alırmışcasına bastırıyordum.
"Mavi."
Melek teyzenin sesini duyduğumda ona döndüm. Emrenin camını açmış bana sesleniyordu.
"Efendim teyzem?"

"Kuzum ne oldu sana pek bir sinirlisin?" Gözlerim diğer camdan gizlice bizi dinleyen emreye çarptı. Sanki hiç gözükmüyor!

"Bir şey yok teyzem ev bir haftadır havasızdı, hem temizlikte görmedi. İçim rahat etmedi dedim toptan bir elden geçireyim."
Gözlerini kısıp beni süzerek başını onaylamazca salladı.

"Yok anam yok tanıyorum ben seni, sen sinirlendin kendini temizliğe vurdun."

"Aslında doğru biraz öyle oldu artık evde nasıl sinir küpü gibi dolaşıyorsam korkudan ne kuzey abim ne de deniz odadan çıktı."
Şen kahkahasını atıp bana döndü. Bu kadının güzelliği ayrı kahkahası ayrı güzeldi. 
"Ne dedin kız çocuklarıma?"
Omuz silkerek cama doğru yaslandım.
"Aman ne diyeceğim onlara canım, hiç yani."
Ne demiştim ki canım sadece çamaşır suyuyla sizi çitilerim demiştim hepsi bu.

"Ay allah seni ne yapmasın. Güzel kızım benim evin hakkından nasıl da gelmiş."
Omuzlarını kaldırarak bana gururla bakarken onun bu haline gülümseyerek bakmıştım.
"Akşam bize çaya gelin olur mu güzelim?"
Ah hayır emreyi görmek istemiyordum.
"Teyzem başka gün geliriz şimdi yol yorgunular ikizler felan."

Gecenin Ay'ı/mahalle klasiği ~tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin